İSTİHBARAT RAPORLARIMI ETKİLİ OLDU?

İSTİHBARAT RAPORLARIMI ETKİLİ OLDU?

“Gün gelir elbette döner bu devran, Yıkılır zulmün son kaleleri…” belkide olur... Devlet görüyordur... İşitiyordur... Dinliyor veya okuyordur...

“Sivas Cumhuriyet Üniversitesi’nde Haftanın Usulsüzlüğü” yazı serimizle başladığımız ve Rektörlük seçimlerine yakın bir zamanda “Kimi Zalim Kimi Hakim” köşemizle devam ettiğimiz yazı serimizi, 1 Temmuz’da Alim Yıldız kadrosunun gönderileceğini belirttiğimiz “YALLAH” başlıklı yazımızda sonlandırmış ve rektörlük seçimlerinin sonuçlarını beklemeye koyulmuştuk.
Alim Yıldız döneminde nepotizm, mobbing, usulsüzlük, kamu zararları, hava paraları, irtikap vb. birçok konu Sivas kamuoyunda gündem oluşturmuş ve bazıları mahkemelere taşınmıştı. Bu usulsüzlüklerin bir kısmı adli ve idari makamlarca incelenirken, büyük bir kısmı görmezden gelindi. Her ne kadar görmezden gelinse de, bazı makamlarca takip edildiği aşikâr. Nitekim rektörlük atamalarındaki gecikmenin ve farklı isimlerin art arda ifade edilmesinin arkasındaki sır perdesinin de bu olduğu düşünülüyor. Bir kısım çevreler, AK Parti’nin Sivas’ta yerel seçimleri kaybetmesinde dahi Alim Yıldız’ın etkisinin olduğunu söylüyor. Ayrıca akademik ve idari çevrelerce, Cumhuriyet Üniversitesi tarihindeki en kötü yönetimin de bu yönetim olduğu defalarca ifade edilmişti.
Tüm bunlar göz önüne alındığında, Alim Yıldız yönetiminden hiç kimsenin rektör olarak atanmayacağı belliydi. Peki ya rektör kim olacaktı?
26 Mayıs tarihli, “Yeni Rektör Adayları, Kimi Zalim Kimi Hakim” köşemizde, rektör adaylığını ilk açıklayan isimlerden olan İlhan Çetin, Ahmet Yılmaz ve Ertan Buyruk’tan söz ederken, yine aynı yazının son paragrafında bu isimler dışında iktisat ve hukuk kökenli yeni rektör adaylarının da isimlerini duymak istediğimizi belirtmiştik. 
Sivas’ta yeni üniversite hastanesinin birkaç yıla kadar faaliyete başlayacak olması sebebiyle  TIP kökenli bir rektör ataması beklenmekteydi. Yalnız üniversitede oluşan kamu zararları, hukuksuz ve usulsüz ihaleler, özel bütçeye dahil olması gerekirken burs- bağış adı altında üniversite vakfına ve çeşitli özel hesaplara devşirilen milyonlarca liranın takibi gibi birçok husus göz önüne alındığında ve dahi son yıllardaki liyakatsiz yönetim anlayışı da değerlendirildiğinde, iktisadi bilimler ve yönetim bilimleri alanında deneyim sahibi bir isme ihtiyaç olduğu da görülüyordu. Tüm bu liyakatsizlikleri sonlandıracak ve Cumhuriyet Üniversitesi’nin yereldeki imajını yeniden toparlayabilecek bir isim aranıyordu. Ayrıca bu ismin şebekeleşmiş rant çetelerinin güdümünde olmayan, kontrol edilmesi zor bir isim de olması gerekiyordu. Tüm bu ihtiyaçlar nezdinde arayışlar sürerken, YÖK raporları, yerel siyasi raporlar, torpil arayışları, nepotizm üçgenleri ve daha nice aksiyona şahit olundu. Tüm bu aksiyonların yarattığı karmaşaya son veren gücün ne olduğu ve yerelde şaşkınlıkla karşılanan atamanın arkasında kimlerin olduğu da merak edilen bir husus olarak karşımızda durmaktadır.
Alim Yıldız ve yönetiminin usulsüzlükleri adli makamlarca detaylandırılmasa da, istihbarat raporlarında detaylandırılacağı kesindi. Yıllarca işlenen usulsüzlüklerin ve bu usulsüzlüklere karışan isimlerin incelenmesi, kamunun kaynaklarının hangi isimlere ve oluşumlara aktarıldığının tespit edilmesi devlet açısından önem arz eden bir husustur. Birçok rektör adayının adının masaya konulup kaldırılması ve en ağır kurum dosyasının masaya gelmesinin ardından yeni rektörün Prof. Dr. Ahmet ŞENGÖNÜL olması da olası bir durumdur.
Elbette Prof. Dr. Ahmet ŞENGÖNÜL’ü destekleyen ve arkasında duran isimler vardır. Fakat burada sorulması gereken asıl soru, neden Prof. Dr. Ahmet ŞENGÖNÜL atanmıştır sorusu değildir. Asıl soru, bir takım kesimlerce adı hararetle anılan isimlerin adının neden hararetle anıldığıdır. Bir başka sorulması gereken soru, diğer isimlerin de neden atanamadığıdır. Haricen sorulması icap eden bir başka soru da, daha göreve dahi başlamamış ve icraatlarını henüz görmediğimiz Sayın Prof. Dr. Ahmet ŞENGÖNÜL’den rahatsız olan isimlerin neden rahatsız olduğudur. Bu sorular zaman içerisinde cevaplarını bulacaktır.
Biz, atandığı dönem itibarıyla, Cumhuriyet Üniversitesi’nin kurumsal yapısının bozulmasından kaynaklı zor bir göreve getirildiğini düşündüğümüz Sayın Prof. Dr. Ahmet ŞENGÖNÜL’e rektörlük görevinde başarılar diliyoruz. Bu atamanın hem kendisi hem de üniversitemiz adına hayırlar getirmesini temenni ediyoruz.
Bir iktisatçı olmasının Sivas Cumhuriyet Üniversitesi açısından büyük bir kazanım olabileceği görüşündeyiz. Cumhuriyet Üniversitesi’nin kaynaklarının doğru bir şekilde değerlendirilmesi, usulsüzlüklerin önüne geçilmesi, kamu kaynaklarının israfının engellenmesi, kamuya ait olanın kamuda kalması, üniversiteyi sömüren isimlerin azledilmesi gibi hususlarda başarılı olabileceğini düşünüyoruz.
Prof. Dr. Ahmet ŞENGÖNÜL hocanın rektörlüğü döneminde, Alim Yıldız dönemindeki isimlerin tamamıyla yolların ayrılacağını, Kamu Yönetimi ve Tıp Fakültesi’nde bulunan değerli isimlerle güçlü bir kadro kurulacağını ve Alim Yıldız dönemindeki usulsüzlüklerde başat rol oynayan hukuk müşaviri ve bazı daire başkanlarına da yol verileceği kanaatindeyiz.
Değerli Okuyucularımız, Alim Yıldız dönemindeki isimlerin görevlerinin sona ermesine müteakip haklarında açılabilecek soruşturmaları takip edecek ve buradan sizlerle paylaşmaya devam edeceğiz.
Ne demişti şair,
“Gün gelir elbette döner bu devran,
Yıkılır zulmün son kaleleri…”



Anahtar Kelimeler: İSTİHBARAT RAPORLARIMI ETKİLİ ?