İLK YÜZYILIN ARDINDAN CUMHURİYET

İLK YÜZYILIN ARDINDAN CUMHURİYET

12 Cumhurbaşkanı... Hiç biri ne zengin, ne aristokrat, ne elittir... Bu 12 Cumhurbaşkanı halkın içinden çıkmış ya memur kökenli ya da halk adamı olarak tarihte yerini almışlardır. Doğru ve Yanlışları ile...

Günümüz itibariyle yönetim şeklimiz cumhuriyetin ilk yüzyılı kimlere makam ve mevkiler sundu? Saltanat devam etseydi halleri nice olurdu? Kim tanır, kim bilirdi, onca değerli siyasetçimizi? Selanikli yetim, Osmanlı Subayı Mustafa Kemal'i, Kayserili torna ustasının oğlu Abdullah Gül'ü, Şirket-i Hayriye'de çalışmaya başlayan uzunca bir süre gemi kaptanlığı ve vapur şoförlüğü yapan  birinin oğlu olan Recep Tayyip Erdoğan'ı. Tanıyabilirmiydik acaba?

Halkın kendi kendini idaresi diye kısaca tanımlanan cumhuriyet ve onun demokrasi anlayışı ilk yüzyılında herkese bir şekilde fırsat verdi. Hiç kimsenin cumhuriyet elitleri diyerek başlayan süslü cümlelerle; Mustafa Kemal ve çevresini eleştirmeye ve onları yerin dibine batırmaya hakkı yoktur.Tek parti döneminin yanlışları ile rejimi eleştirmek, rejim, ülke ve Türklük düşmanları ile saf tutmak  akıl tutulmasıdır ancak.

Cumhuriyet rejimi asli kurucu unsur olan bu milletin her evladına, etnisitesine, inancına, cinsiyetine bakmaksızın; siyaset yapma, vekil olma, bürokrat olma gibi fırsatlar vermiştir. Kimi saiklerce beğenilmeyen bu rejim; şeriatçısından ateistine, koministinden milliyetçisine, liberalinden kapitalistine, Türk-kürt-laz- çerkez ayırmadan herkese bir şekilde ülkenin kaderini belirleyecek olan yönetim kademelerinde  yer vermiştir. Her gelenin bir hesaplaşma kültürüne dönüştürdüğü Cumhuriyetimiz tüm dinamikleri ile her şeye ve herkese rağmen dimdik ayaktadır. Gücünü saf ve temiz Türk halkının irfanından alan Türkiye Cumhuriyeti Devleti sonsuza kadar payidar kalacaktır. Geçmişinde kimi zamanlar örselense de  bundan şüphemiz yoktur.

Cumhuriyetimizin ilk yüzyılının yöneticileri ile ilgili birşeyler yazmadan önce halkın kazanımlarına da dikkat çekmekte fayda var. Arap Baharı ve BOP ile öğrendik ki haritası değiştirilmek istenen ülkelerde halk insan yerine konulmamış ve vatandaş olarak hak sahibi olamamışlar. Ülkemize mülteci olarak gelenlerin asıl vatanlarında hiç bir hak sahibi olamadıklarını ve bir kimlik sahibi olamadıklarını bildik öğrendik. Oysa Türkiye Cumhuriyeti Devleti (ilk yıllarda azınlıklar dışında) kurucu unsur olan milletinin her bir ferdine; inanç, etnisite, cinsiyet ayrımı yapmadan; seçme, seçilme, eğitim, çalışma, mal edinme, ticaret yapma, seyahat etme özgürlükleri yanında vatandaşlık bağı ile bağlı herkese TC Pasaportu vermiştir.

Bu açıklamalar ışığında özet olarak yöneticilerimizin profiline bakalım. Cumhurbaşkanlarımız Özal'a kadar asker kökenli bir bakıma devlet memurlarıdır. Bugüne kadarki 12 Cumhurbaşkanından hiç biri; zengin, aristokrat, elit olmayıp, ya memur kökenli ya halkın içinden çıkmış insanlardı.

Çok partili dönem ile renklenen demokrasi tarihimiz, aslında ilk aristokrat, aileden zengin, toprak ağası Menderes ailesi ile tanıştırdı Türk halkını. Daha sonraları Demokrasi şehidi ilan edilen Menderes kronolojik sıradaki ilk elit siyasetçidir desek yeridir. Tek parti döneminin sonlarında başlayan; dış borçlanma yükünü artıran, Marshall yardımları ile milli sanayimize kilit vuran, uçak fabrikaları gibi savunma sanayii kuruluşlarımıza kilit vuran Menderes.

Başbakanlarımız arasında yönetici profil klasiğini bozan az önce bahsettiğimiz Menderes ile Tansu Çiller olmuştur. Tansu Çiller de Menderes gibi aileden zengin elit takımındandı. Başbakanlarımıza Türk halkının taktığı isim ve lakaplara bakarak cumhuriyetin ve demokrasinin gerçekten iyi bir tercih olduğu ortaya çıkar. Demirel için Çoban Sülü, Ecevit için Karaoğlan, Erbakan'ın dindarlığına itafen Erbakan Hoca, Erdoğan için Reis gibi yakıştırmalar; onların halk içinden çıkmış siyasetçiler olduğunun ve halk tarafından  sevilmeyi, sahiplenmeyi ifade ediyordu aslında.

Millet olarak Cumhuriyetin ilk yüzyılında halk rejimi olduğunu ispatladık. Bundan sonra siyasilerimize ve Türk milletinin üzerine düşen bunu geliştirmek, çıtayı yükseklere taşımaktır. Türk Milletinin; aile, sülale gibi saltanat kavramlarından uzak, fırsat eşitliği tanınan bir anlayışla idare edilmesi ülküsünden taviz vermemeliyiz.



Anahtar Kelimeler: YÜZYILIN ARDINDAN CUMHURİYET