Akşam çocuğumla ders çalışırken son dönemlerde eğitimde yeni bir davranışın yerleşmeye başladığını fark ettim. O da ?İlgili anne - baba? kavramıdır. Ben de ilgili anne baba kavramının dışına çıkmamak için bayağı çaba sarf ettiğimin farkına vardım.
Okullar, öğretmenler hep ?İlgili anne baba?istiyorlar. Her toplantıda ilgili aileyle ilgisiz ailenin farkı vurgu yapılıyor. ilgili ailelerin çocuklarının çok daha başarılı oldukları ilgilenmeyen ailelerin çocuklarının ise geride kaldıkları üzerine basa basa ifade ediliyor.
Peki, nedir ?ilgili anne baba? ve hangi davranışları gösterir? Hangi davranışları ile bütün eğitim camiasının takdirini kazanır bu anne babalar?
Olay şöyle: İlgili anne baba namıyla iyice anılmaya başlayan yeni ebeveyn tipi özellikle annelerden, annler içinde de ev hanımı olan annelerden oluşuyor. Bu anneler evdeki zorunlu meşgalesinin dışındaki zamanının tamamını çocuğuyla ve okulla geçiriyor.
Çocuğunu elinden tutup okula götürüyor. İmkân bulursa öğretmeniyle görüşüyor. Okul idaresine iletilecek bir hususu varsa onu iletiyor, tekrar eve gidip çocuğunun okuldan çıkmasını bekliyor. Çocuk okuldan çıkmadan bir müddet önce okula geliyor ve beklemeye başlıyor, daha sonradan çocuğa alıp tekrar eve götürüyor.?Eve götürüyor? kısmına takılmak istemiyorum çünkü bu gayet insani bir davranıştır. Çocuğun çantasının ağır olması, evin uzak olması, havanın kararması gibi etkenler var onun asıl vurgulamak istediğim husus başka.
Benim hafta içerisindeki ?ilgili anne baba? tanımının dışına çıkmamak için sarf ettiğim mesai yaklaşık şu şekilde.
Akşam saat 7 civarında eve gelip yemek yedikten sonra mesaiye tekrar başlıyorum. Çocuğumun ödevlerine yardımcı olurken farkettim ki dersi tekrar anlatıyorum. Bu durum birkaç saat sürüyor ve onun sonunda da uyuyup-uyanıp tekrar sabah mesaisine başlıyorum.
Yani ?ilgili anne - baba? eğer çalışmıyorsa zamanının tamamını çalışıyorsa bütün akşamını çocuğuna ayırıyor.
Kendisine ait başka bir zamanı kalmıyor ebeveynin. Ne kitap okuyabiliyor, ne de başkaca bir etkinliğe katılabiliyor. Meşgalesi olmayan ve kendine bir uğraş bulmayan anne babalar için bu durum iç tatmin ve meşgale vesilesi olabilir(Aslında ona da karşıyım.)ama akşam eve yorgun gelen bir anne babanın dinlenmek, kitap okumak, ya da her hangi bir sosyal etkinliğe katılmak için hiç zamanı olmayacak mı?
Dizileri kastetmiyorum ama iyi bir film izlemeyecek mi? Kitap okuyamayacak mı? Ya da dinlenip çay içemeyecek mi? İlgili anne- baba olmanın bedeli bu kadar ağır mı olmalı?
Olayın başka bir yönü ise ev ödevi olarak verilen yüklü çalışmalar. İşin esasında ev ödevi diye bir şey yoktur. Bütün çalışmalar okulda yapılır biter. Eve verilecek çalışma ise istisna bir durumdur ve çocuğun çok fazla vaktini almadan daha çok araştırmaya sevk edici çalışmalar olur.
Her akşam öğrenciyi canından bezdiren anne babanın bütün zamanını kapsayan çalışmaya ev ödevi değil ?işkence vakti? denir. Anne babayla birlikte öğrencinin de dinlenmeye ve başka meşgalaler içine girmeye hakkı vardır. Okulun dışındaki bütün zamanını tekrar okul işleriyle geçirmek zorunda değil ki öğrenci.
Ama anne babalar öğretmen bir gün ödev vermese ?acaba ne oluyor, öğretmen yeterince çalışmıyor mu? ? durumuna giriyor. Bu çok sakıncalı bir durumdur kıymetli okurlar. Olayı bilen biri olarak söylüyorum bu durum hayra alamet değildir.
Batıda (Batı değdim zaman gelişmiş Avrupa ve Amerika, Kanada gibi ilkeleri kastediyorum biline.)böyle bir şey. Amerikan filmlerinde herhangi bir okulun içerisi gösterilince okullarda dolapların bulunduğu ve öğrencilerin evlerine fazla bir şey götürmedikleri görülür.
Asıl söylemek istediğim şudur: Okulda etkinlikler yapılıp bitirilmeli ve eve çok fazla çalışma götürülmemelidir.
Peki, okulda ders yeterince anlaşılamıyorsa ne olacak? Eğer okulda dersi öğrencilerin yüzde yetmişi, sekseni anlamıyorsa ya o dersin müfredatıyla ilgili bir problem vardır ya da dersi anlatan öğretmenle ilgili bir sorun vardır.
Eğer dersin programıyla ilgili bir sorun varsa ve öğrencilerin çoğunluğu dersi anlamıyorsa bu durum da programdaki konular daha basit hale getirilmelidir.
Olayın başka bir yönü ise kalabalık sınıflardır ki bunun sorumlusu da anne babalar değildir. Devlet buna da çözüm bulmak zorundadır. Gerekli yatırımlar ve planlamalar yapılarak nüfus yoğunluğu da dikkate alınarak planlamalar yapılmalı ve sınıf mevcutları düşürülmelidir.
Eğer öğretmen gayret etmeyip ?Nasıl olsa ilgili anne babalar kalan kısmını evde tamamlıyorlar? diye edersi verimli geçirmiyorsa, ya da ilgili anne babalar nasıl olsa yapıyorlar diye daha çok ödev veriyorsa bu da çok yanlış bir durumdur.
Değerli okurlar okula giden çocuğumuz bizim bütün zamanımızı kaplıyorsa ya da akşam bütün zamanımızı öğrencilerimizle ilgilenmeye ayırıyorsa burada ?arıza bir durum? vardır ve bu durum hayra alamet değildir.
Ha şu olabilir: Anne baba çocuğuyla birlikte bir kitap okuma çalışması yapabilir. Bir şiir, hikâye yazılıp üzerinde konuşulabilir. Ya da birlikte bir resim yapılabilir. Birlikte bir oyun oynanabilir, bir film izlenebilir.
Ancak öğrencinin ev ödevleri anne babanın bütün zamanının kaplayacak duruma gelmişse bu durumda sıkıntı bir gidiş vardır ve sonucu çok kötü olacaktır.
Dersler, ödevler, etkinlikler ancak ?ilgili anne babaların? gayretleri ile yapılabiliyorsa bu eğitim sisteminde bir problem vardır.
Hem öğrencimiz daha çok ödev yaparsa, daha çok soru çözerse daha çok başarılı olmuş olmuyor sadece okulundaki etkinliklerle başarılıymış gibi görünüyor.
Olayın en önemli sebeplerinden birisi ise Lise ve Üniversite sınavlarıdır. Sistemin yanlış kurgulanmasından dolayı öğrencilerimiz sınavdan sınava koşuyor okullar ve? ilgili anne babalarda çocuklarının bu yarışın dışında kalmamsına gayret etmekteler.
Öğrencinin başarısı sınavı kazanmasıyla yarışta en önde olmasıyla ilgilidir. Çünkü eğer yarışın dışarısında kalırsanız sistem sizi dışarı atmaktadır.
Biz yaptığımız sınavlarla başarıyı değil başarısızlığı tespit etmeye çalışıyoruz. Diyelim ki siz bir sınav yaptınız ve 100 kişi içerisinden 10 kişi seçeceksiniz ama sınava giren 100 kişinin tamamı da 100 tam puan aldı ne yapacaksınız? Böyle bir durumdan sınavı yapanlar memnun olur mu? Hayır. Neden memnun olmazlar sınavı yapmakta ki maksat öğrencilerin başarılı olmasını sağlamak değil ki 10 kişiyi seçmektedir.
Hani meşhur bir fıkra vardır ya: İki kişiyi aslan kovalıyormuş biri diğerine demiş ki: ?Aslandan geçebileceğini mi sanıyorsun?? Ötekinin cevabı çok ilginç.?Aslanı geçmek gibi bir amacım yok seni geçeyim yeter.?
İnsanlar bir başkasının başarısızlığı üzerinden başarı elde ediyorlar. Peki, herkesin başarılı olduğu bir sistem bir sınav olmaz mı? Elbette olur. Herkesin yeteneğine göre değerlendirildiği bir yapı ortaya konulursa kimse başarısızlığa düşmez ve ?İlgili anne ?babaya da ihtiyaç kalmaz.
Sonuç olarak söylemek istediğim şudur ki: Anne babalar sistemin hatalarının ortaya konmuş olduğu sıkıntıları aşmak için kendilerini perişan ederek ortaya koydukları ?İlgili anne ?baba?motifi iyice çığırından çıkmaya başladığı için fayda yerine zarar vermeye doğru de gidiyor.
Şunu da demek istemiyorum. Anne-balar çocuklarıyla ilgilenmesin, okullarına gitmesin, derslerini takip etmesin, bunu demek istemiyorum. Tabii ki anne ?babalar çocuklarıyla ilgilensin gelişimlerini takip etsin okuluyla öğretmeniyle bağlantı kursun, özellikle ortaokul ve lise çağında arkadaşlarını takip etsin ancak bütün zamanını çocuğunun okuluna ayırarak kendini hayattan soyutlamasın bunun ne çocuğa ne okula nede sisteme bir faydası yoktur çünkü.