Yanlışlardan bir türlü doğru çıkmıyor, doğrular ise kimsenin işine gelmiyor. Yanlış yöntemler uygulayarak doğru sonuçlar bekleme gafleti içerisindeyiz. Bu ülke siyasetinde islamcısından ateistine herkesin gittiği yanlış yollar var. Kendi özeleştirilerini yapmadan tribünlere oynuyor halkı avutuyorlar. Halkın duymak istediğini konuşuyorlar. Gerçeğin çok uzağında yaşıyorlar. Bakmayın siz şeriat isteriz yaygarası koparanlara; onlar şer-i hukukta ilk eli kesilecek, ilk recm edilecekler arasındalar ve bunu gayet iyi biliyorlar. Onca yıl pek çok ahlaki değerin düzelmesi bir yana sürekli bozulduğunda şahit oluyoruz. Samimiyet yok çünkü.
Genelde ülkenin geleceği, refahı, güvenliği adına iktidar eleştirileri yapılır, yol gösterici önerilerde bulunulur. Doğru olan da budur bize kalırsa. Muhalefet eleştirisi yapmak; iktidarı körleştirir, yanlışında ısrara sebep olur. Ancak seçim dönemi geçtiğine göre muhalefetin bu ülkeye alternatif siyaset yapamayışı ile ilgili bir kaç eleştirimiz olacak. Uzun yıllara dayanan yanlışlar üzerine düşünmelerini, onlarca yanlıştan doğrular çıkarmaları gerekiyor artık. Umulur ki faydası olur.
Gelelim Cumhuriyeti ve ülkeyi kuran Parti'nin durumuna.Orijininde ne sağcı ne solcu olan CHP altı ok ideolojisinin hiçbirini taşımıyor artık. Partiyi militan guruplar esir almış, mezhepçilik almış başını gitmiş, parçalanmış bir görüntü içerisinde. Temelinde var olan milliyetçi ve halkçı yanı kalmadı. Kurucu ideolojiden uzaklaştı ve 70 yıldır tek başına iktidar olup halkın dertlerine çare olamıyor. Kurtuluş savaşı verip vatan kurtaran, devlet kuran, millet olma bilinci geliştiren parti; bugün ayrılıkçı ideolojilerin yuvası oldu.
Halkçılığı; sosyalizme kimileri komünizme kadar götürdü.
Laikliğe; deizm hatta ateizm anlamı yüklediler.
Milliyetçiliğe; ırkçılık, faşizm diyerek milliyetçilik okunu kırdılar. Hatta Alpaslan Türkeş'e "CHP'nin altı okunda milliyetçilik varken siz neden milliyetçi MHP'yi kurdunuz?" diye sorulunca; Türkeş; "CHP'nin kurucu felsefeden ve milliyetçilik ideolojiden uzaklaştığı için MHP'yi kurduğunu" bundan 50 yıl önce ifade ediyordu.
Devletçilik; kapitalist dünyada modası geçti denip liberalleştiler.
Cumhuriyetçilik; parti adında kaldı sadece, feodal yapılardan beslenen bir yığın cahil ve Cumhuriyet düşmanı partilerine doldu bu tipleri meclise taşıdılar.
İnkılapçılık; hep ordudan beklendi darbe şakşakçılığı yapıldı.Oysa inkılapçılık sürekli değişim ve yenilenmedir. Çağın ihtiyaçlarının karşılanması ve değişimdir. İnkılapçılık; Atatürk devrim ve inkılaplarına sahip çıkalım şeklinde anlanıp bir heykel yarattılar ve toplumu bu heykele düşman ettiler. Oysa heykel olmasaydı keşke. Atatürk daha iyi anlaşılacak ve Türkiye Cumhuriyeti medeniyeti çok erken yakalayacaktı. Hemen duyar gibiyim bak bu heykeller den rahatsız, yok kardeşim ne demek istediğimi bal gibi anlıyorsunuz. Atatürk taassubu düşmanlık, bağnazlık ve yobazlık doğurdu çünkü. İnsan bilmediğinin, anlamadığının düşmanı olursa vahşileşir. İşte birilerinin dindar nesilleri kindar yetiştirme iştahı bu oluşturulan heykellere karşı kabardı ve puta tapmak olarak çatışma yaratıldı.Yani anlayacağınız iki yanlış dan bir doğru çıkmadı.Sadece heykel icraatı ortaya koymak yanlıştı. Biz heykele karşıyız diye yapılanlar bir o kadar yanlıştı.Hedefleri heykelin kendisi değil bu öne sürülerek bir çok şahsi maneviye düşman olundu. Milletin ve devletin değerleri yerle bir edildi. CHP'nin içine düştüğü paradokslardan bir an önce kurtulması, kurucu ayarlarına dönmesi gerekiyor.
Siyaset; pompalanan güçlü lider imajlarından, kahve ağzı hitabetten, kısır gündelik çekişmelerden bir an önce kurtulmak zorunda. Bilimsel düşünen, ayakları yere sağlam basan, genç, vizyoner siyasete ihtiyacımız olduğu açık beyan ortada.