“Beni, elim cebimde sizlere selam verirken göremeyeceksiniz”.
“Beni, derslerde sinirlendirip kızdıramayacaksınız”.
“Sanatla, bilimle uğraşmayanlar birbirleriyle uğraşırlar”.
“Konuşmalarda, tartışmalarda doğulu bilgeler gibi olmalıyız. Karşımızdaki konuşurken ona cevap hazırlamak ya da onu alt etmeye çalışmak yerine bütün gayretimizle önce onu anlamaya çalışmalıyız”.
“Bir batılı düşünürün dediği gibi, zaman kendisine saygı duyulmadan, başka bir deyişle kendisi hesaba katılmadan yapılan şeyleri yaşatmaz”.
Bilgisi, görgüsü, davranışı, gerçek öğretmen ve eğitimci kimliği ile bizlere örnek olan, yol gösteren hocalarımızdan birisi de Yahya Akyüz’dü.
Yukarıdaki sözler ilk derslerde kulağımda kalan, sonraki yıllarda hem öğretmenliğim hem de yaşamımda bana yol gösteren sözler oldu.
Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakülte’sin de birbirinden değerli hocalarımız vardı.Mezuniyetimden sonra da Fakültemizden bağımı koparmadım.
Yahya Akyüz, karşımızdakilere selamımızla başlayan saygılı bir tavır içinde olmamızı telkin ederdi.Gerek okulumuzda gerekse okul dışında,başka ortamlarda gerginlikler olduğunda soğukkanlılığımızı kaybetmeden,sağduyulu davranışlar içinde bulunmamızın gerekliliğini vurgulardı. Başarılı olabilmenin yolunun ise sebatkar olmaktan geçtiğini söylerdi. Birgün derste futbol konusu açıldığında, kendisine hangi takımı tuttuğunu sormuştuk.Biz büyük takımlardan birisini söylemesini beklerken,gülümseyerek;”Sebat Gençlik’i tutuyorum, çünkü bu takımın adı gençlere başarıyı getiren yolun sebatla çalışmaktan geçtiğini hatırlatır belki diye düşünüyorum” demişti. Hocamız bunun gibi birçok şeyi vesile yaparak çok önemli ve güncel eğitim konularına değinirdi.
Yine birgün bizlere,Keloğlan’ın felsefesinden-davranışlarından söz etti. Anadolu insanının yarattığı Keloğlan’da gözlerden kaçan bir davranış biçimini vurguladı. Keloğlan aslında her şeyi göze alarak kendisini ortaya koyan saf, temiz, korkusuz, alaya alınmaktan yüksünmeyen bir kişiliktir. Beş on kişinin başaramadığı, zorlandığı bir şeyi gördüğü zaman; ”Ağalar, emmiler şöyle bir kenara çekilin bir de ben deneyeceğim” diyerek yükün altına giren gözü kara bir Anadolu insanıdır...
Hocamız bizi sabırla, saygı ile dinlerdi .Bize, karşımızdakini anlamaya çalışmamızı sıkça hatırlatırdı. Sağlıklı iletişimin önemini vurgulardı. Birçok çatışmanın sağlıksız iletişimden kaynaklandığını söyler, örneklerle izah ederdi. Eğitim, kültür ve sanata çok önem verirdi. Türk eğitim tarihi, eğitim ve öğretim kurumları hakkında engin bilgisi ile bizleri aydınlatırdı. Her zaman, her gün, her an, öğrenmemiz, kendimizi sürekli geliştirmemiz gerektiğini söylerdi.
Yüzlerce kitap ve çiçek saksılarıyla dolu odasında bazen saz çalar türkü söylerdik. Hocamızın çok sevdiği bir türkü vardı:
İzmir’in kavakları
Dökülür yaprakları
Bize de derler Çakıcı
Yar fidan boylum
Yakarız konakları
...
Kendi alanıyla ilgili uğraşların dışında sanatı sever, amatörce suluboya resimler yapardı. Hem saz çalan hem de resimle ciddi uğraşısı olan bir öğrenci olduğumdan olsa gerek beni sever, sıklıkla odasında bir araya gelir bazen de sazlı sözlü muhabbet ederdik.
Sevgili Hocam Yahya Akyüz, her zamanki gibi o güzel ışığıyla bugün de etrafını aydınlatıyor.