Elimizdeki en değerli zenginliğimiz ve kaybetmekten tedirginlik duyduğumuz, sağlığımıza gerçek değerini verebiliyor muyuz? Ve ne ölçüde düşünüyoruz?..
Maddi yönden kayıplarımız, gün gelir yeni yeni kazançlarımızla eski haline gelir. Lakin sağlığımız tehlike çanları çalmaya başlayınca, bizleri derin derin bir kaygı alır. Ne para, ne doktor bir yerde kâr eylemez?
Eskimiş bir elbiseye yama yapılsa, o elbisenin kullanım ömrü ne kadar uzun olabilir ki?.. Yeni bir elbise alınabilir onun yerine, fakat bizler sağlığımızın değerini bilmezsek, çorap söküğü misali her geçen gün sağlığımızdan ve ömrümüzden kayıplarımız artar. Sağlık bir kere gitmeye görsün elden bu cihanda, hiçbir şeye benzemez sancısı!..
İnsan zamanında elindekilerin değerini bilmeli, sonrada üzülmüş ne fayda, kimi getirir geri. Hiçbir şeye benzemez insan sağlığı.
Sadece beden sağlığı değildir, bizleri etkileyen. Ruh sağlığımızın dengesi bozuldu mu, her yönden olumsuzluk yaratıyor yaşantımızda. Dert ve üzüntü insanı öyle hırpalar, yıpratır ki bu aşamada?
Üzüntünün yarattığı stres, en ufak bir tartışmada bir kıvılcımdır, ateşe dönüşebilir. Sonuçları kat kat artarken, ceremesini çekmekte yine haliyle bizlere düşüyor.
İnsanız, doğamızda var. Her şeyden etkilenen bir yapıya sahibiz. Ve bu durum öyle ki bazen melankolik bir hal yaratır, bedenen ve ruhen. Çık çıkabilirsen dercesine iç dünyamızda?
İşte sağlığımızı etkileyen ana sebeplerden sadece birkaç tanesi bunlar. Önemsiz gibi görünebilir fakat ileri ki dönemlerde ciddi sağlık sorunlarıyla bizleri karşı karşıya getirme durumları da var.
Kendimizi korumak, kollamak her halükarda ilk önce bizim elimizde. Dediğim gibi, her şeyden etkilenen bir yapıya sahibiz maalesef. Yediklerimiz, içtiklerimiz, giydiklerimiz ve hatta soluduğumuz hava dahi bizleri bedenen, ruhen etkileyebiliyor.
Çağımızda sıkça rastlanan kanser hastalığına davetiye çıkartıyor, bütün bu olumsuz etkenler. Bu hastalık sadece bizleri değil, sevdiklerimizi bile olumsuz yönden etkiliyor. Sonuçları ise istenmeyen üzücü dereceye ulaşabiliyor. Böyle bir durum karşısında, tıbbın bile yetersiz kaldığı anlar yaşanırken. Teknoloji her ne kadar bilimsel yönden çalışmalarıyla ilerlemiş olsa dahi, tek gerçeğimiz olan ölümün önüne geçemiyor?
Mal, mülk ve para bir yere kadar. Bu cihanda olmaya gördün bir nefes sağlıkla, hepsi yalan kime ne fayda. Sağlığımız elden gitmeye görsün, su gibi kaydımı dönüşü imkânsızlaşıyor bazen.
Ruh ve beden sağlığımız yerinde olduğu sürece, hayat bizimle güzelleşiyor ve anlam kazanıyor. Her bir nefes aldığımızda şükredebiliyorsak, işte insanın en büyük zenginliği bu hayatında. Bizler yeter ki bunun bilinçli olarak idrakına varabilelim, hayatımızı düzene koyabilmemiz ve bu düzeni sağlayabilmemiz için önemli.
Her şeyin gelip geçici olduğu bir dünyada yaşıyoruz. Canımız bile sürekli olarak gövdemizde kalmayacaktır. Madem gelmişiz bu dünyaya, bize verilen bu canın ve bu hayatın kadri kıymetini bilelim. Son pişmanlık fayda etmez, duygusuna kapılmadan?
Kendimize, sevdiklerimize ne de başkalarına acı çektirmeden şu hayatı tam tadında yaşayalım. Yaşam enerjimizi kaybetmeden?
Derde Ne Çare
Bir damla gözyaşı, bin hüzün demek
Hüzündür yüreklerde, yer etmeye görsün
İz bırakır, silinmez seneler geçse bile
Gözyaşıyla geçen bir ömür, yüzlerde acı bir tebessüm
Kimse ağlamak istemez, ne fayda ağlatan dert olunca
O dertlidir ki, her sinede olmuştur pare pare
Yarelendi yürekler, derde bilinmez mi çare
Ağlamasın gülsün gözler, hüzünlenmesin yürekler?