Tarih: 19.06.2023 10:34

HAYATIN ANLAMI...

Facebook Twitter Linked-in

Çoğu zaman insan, içinde yaşadığı olay ve yaşantıların ilginçliğine ve zenginliğine bağlı olarak zamanın nasıl uçup gittiğinin farkında olmayabiliyor ve “zaman nasıl da hızlı geçti” diye yakınıyor.

Oysa zaman, yaşadığımız hayatın ta kendisi... 

İnsan hayatı, belli bir zaman diliminden oluşmaktadır. Allah’ın izni ile 900 yıl yaşamış Hz. Nuh(as) bile ; “Bir kapıdan girdim, diğer kapıdan çıktım” diyebilecek kadar vakur, mütevazı bir hayat sürmüş. 

Görüleceği üzere yaşadığımız hayatta insanın en başta gelen hedeflerinden biri de kendisinin ve yaptıklarının anlamını kavrama arayışı içinde olması yani insanın sürekli bir anlam arayışı içerisinde olmasıdır.

İnsanın zihinsel, sosyal ve duygusal dünyasında mutlu ve huzurlu olabilmesi ancak hayata kattığı “anlam” ölçüsünde gerçekleştirebileceği bir durumdur. Varoluşun geçici olması hayatı anlamsız kılamaz, kılmamalıdır da. Anlamsız olarak algılandığında böyle bir dünyada insanın, sağlıklı bir hayat sürmesi, yaşaması da elbette mümkün değildir.

 ‘İnsan için hayatın anlamı nedir?’ sorusunun net bir cevabı olmadığını, duruma, yere ve insandan insana, andan ana değişkenlik gösteren bir durum olduğunu hepimiz biliyoruz alında. 

Hayatın anlamı konusu değişkenlik gösterdiği gibi öznellik, esneklik, bireylere özgü pek çok özelliğe de sahip. Bu özellikler hayatın anlamını belirlemeye çalışan her insanda yaşama karşı farklı bakış açısı katmakta. Bu yönden bakıldığında hayatın herkes için geçerli, sabit bir anlamı olmadığı sonucunu da çıkarabiliyoruz. 

Hayatın anlamı dediğimiz şey, bizim hayatla kurduğumuz ilişkiler yumağı, hayatı nasıl algıladığımız, nasıl yaşadığımız ve ona neler kattığımızdır. Dolayısıyla her insan için hayatın anlamı farklıdır. Bu nedenle insan her zaman bu ve benzeri soruları kendisine dürüstçe sorabilmeli ve anlık doğru, net cevaplar verebilmelidir.

Hayat, bir yolculuk olarak düşünülürse yolculuk sırasında yaşanılanlar, hayatın ne anlam taşıdığı konusunda insana belirli ipuçları da verebiliyor zaten. 

Farklı bakış açılarından yaklaşıldığında ise psikolojik olarak hayatta kalmak ve acılardan uzak durmak temel amaç olarak değerlendirilecek olursa, huzur ve mutluluk içerisinde anılar biriktirmektir de denilebilir. Biyolojik açıdan ise insan türünün devamlılığı ve buna bağlı olarak hayatta kalmak için verilen bir mücadele de hayatın anlamı olarak nitelendirilebilir.

Hayatı anlamlı kılan, onu yaşanılır kılan olgu da maddi zenginliğin dışındaki yaşam kalitesidir.

Yaşam kalitesi denildiğinde aklımıza gelmesi gereken değerler kültür zenginliği, örf, adetler, gelenekler ile insanların barış içinde bir arada yaşamasına vesile olan mutluluk ve sevgi gibi değerli bir o kadar da önemli duygulardır.

 

Birçok kişi maalesef hayatlarının son aşamasına kadar hayatın gerçek anlamını keşfedememekte, kimi zaman hayatı anlamsız bulabilmektedir. Bu durum bu insanların hayatının geçici iniş çıkışlarıdır. Ancak bu halin kronikleşmesi, ruhsal bir çöküşe götürebilir ve hayatın amaçsızlığı, yaşanmaya değer olmadığı düşüncesi olumsuz sonuçlar doğurabilir. Dünyaya gelişimizin bir amacı yoksa hayatın anlamlandırılması da mümkün değildir. Bu sebeple insanın kendisini anlamasının yolu da ancak yönünü Allah’a çevirmesiyle olmalıdır.

Lütfen hiçbir zaman dünümüzü unutmayalım, bugünümüzü yanlışlıklarla doldurup mahvetmeyelim; ara sıra geçmişten bugüne bir gezinip ve bol bol düşünelim ve ara sıra hayatımızı gözden geçirelim.

Hepimizin bu dünyada yolcu olduğunu çok güzel ifade eden bir kıssa ile noktayı koyalım. 

*

Ben Yolcuyum 

Hayatın anlamını kavramak için dünyayı dolaşmaya çıkan bir genç, gezdiği ülkelerden birinde ünlü bir bilgeyi ziyarete gitmişti. 

Gezgin genç, bilgenin yaşadığı evde, tüm duvarların kitaplarla kaplı olduğunu gördü. Fakat evi dikkatle gözden geçirdikten sonra, yerde bir kilim, duvar dibinde yatak olarak kullanılan bir sedir, ortada ise bir masa ve sandalyeden başka evde hiçbir eşyanın olmadığını gördü ve merakla sordu:

"Neden hiç eşyanız yok?" dedi. "Koltuklarınız, kanepeleriniz, büfeleriniz, Onlar nerede?"

Bilge, bu soruya karşılık olarak kendi bir soru sordu gezgin gence;

"Senin de yalnızca, sırtında taşıdığın küçük bir çantan var, yavrum" dedi. 

"Peki, senin eşyaların nerede?"

Gezgin genç, kendini savunurcasına cevapladı bu soruyu:

"Ama görüyorsunuz, ben yolcuyum."

Ünlü bilge, hak verircesine güldü:

"Ben de öyle, yavrum" dedi. "Ben de öyle."




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —