Gökyüzündeki beyaz bulutlar güzel geline benziyordu. Boynunda pullu kırmızı şal,sırtında nar içi yeleği,beyaz gerdanında yakası açık buluz,benekli eteğiyle narin bir dal gibi incecik. Gözlerini bulutlar sarmış,buğulu buğulu bakıyor .Saçları rüzgar. Rüzgâr saçları Kangal çarşısında savruluyor.
Otuz yaşlarında, daha yolun yarısında bile değil. Belliki güzel gelin aile sorunlarını köyüne taşımış. Şiirsel bir dil kullanarak , ahh dertlerimi bilseler,dertlerimi anlasalar diyor. Eee dertlerini dertliye ver,siyah gözlü gelin.
Tepeden tırnağa hüzün, kirpikleri öfke yalımı,gözleri uçurum. Suçsuz gözleri gözyaşlarından daha kederli. Kederli haline karşı dağlar küsebilir,dağlardaki ceylanlar ağlayabilir kaşı gözü karalı gelin.
Güzel gelin,büyülü zamanlarda bulut toplayan bakışların bir Sivas hatırası olur. Güz mevsiminde göç hüzünleri, sisli hatıralar ve kadim acılar bir şairi içten yaralar.
Belliki yüreği hırpalanmış,düşleri yağmalanmış.Matem havasına bürünmüş, İçinin kırıkları yüregini sızlata sızlata,tel tel dökülüyor,
Öfkesi sevgisine yenilmiş dağların süslü gelininin.Yaraları sıcaktır, unutulmuş hüzünlü öyküler, uzak gurbetten sıla ya taşınan öyküler iç acıtır.
Sevdalar senin istediğin gibi olmalıydı, eda lı gelin.
Anası Kürtçe bir şeyler söylüyordu. Güzel gelin ana ağlama diyordu. Anasından çok kendisi ağlıyordu. Derin üzüntünün yüze yansımasında derin ayrılıklar vardı. Soğuk vedalarda bir öfke seli.Gelin ince hüzünlerle İstanbul otobüsüne bindi. Otobüs camına harfler Aynur gelin yazdı.
Anası, Allah seni fitne fücurdan korusun dedi,beyaz dülbentine gözyaşlarını sildi. Yol aldı toz toprak içindeki beyaz münibüs Yılanı dağına doğru, ve bir kalemin izine düşen okunmamış bir mektup,kaldı...
Kemal SARIKARTAL
Şair-Yazar
Gönderilmemiş mektuplar