Hayli zamandır yazamıyordum yeniden bir seçim ve ilk yazımla sizlerle, monolog da olsa iletişimde olmak ne güzel…
Yazdım sildim yazdım sildim sonra direk konuya girme kararı verdim. Ön girizgâh yapıp başkanlık sistemi onay seçim süreci o bu kalabalık kelimeleri attım.
AK Parti 20 yıllık iktidar yıpranmışlığına rağmen hala tek başına seçime girdiğinde ülkenin en büyük partisi ve “yüzde 50 artı 1” denilen karmaşa kendileri tarafından çıkartılmamış olsaydı yine tek başına hep iktidar olacaktıda. O sebeple bu dönem AK Parti listelerinde çok fazla Hukukçu adaya yer verilmeyeceğini düşünüyorum.
Rahmi Bey; iyi bir bürokrat, anlamıyorum etkin bir icracı makamdan pasif bir vazifeye neden talip olunur anlamış değilim. ‘Her Paşa’nın son hedefi Cumhurbaşkanlığıdır’ derlerdi eskiden. Her bürokratında mesleki zirvesi, Milletvekilliği sanırım.
Yine bir sürü laf kalabalığı yaptım.
Bu Sivas’ın kötü talihi der dururum hayli zamandır Mecliste ve Genel merkezde temsiliyet eksikliğimiz diye.
Aslında laf kalabalıklığımın içinde AK Parti’nin deprem sonrası genel değerlendirmesi ve depremin baş kahramanı tepkilerin ve AK Parti’ye yapılan saldırıların odağı olan Rahmi Doğan’ın garip hallerini yazacaktım. Yani bir insan bunu ve bu vahameti ayırt edemez haldeyse birkaç soru yönelir zihnimize.
Ben basiretsizlik deyip soruları sormama taraftarıyım.
Geçen mecliste duydum İsmet Bey’le görüşüp istifa vermiş. Abi benden demesi güvenme! Bak, herkese aynını der. Bu bizi hayli yordu eskiden, seni de ikaz etmiş olayım.
Keşke sorsaydın, ama başkalarına.
Size yapılacak listede şans vermiyorum. AK Parti genel merkezi, Cumhurbaşkanına listeleri sunarken sizin adınızı götüreceklerini bile düşünmüyorum. Sonra birileri, “biz dedik” falan derlerse inanmayın.
Aslında derli toplu adayları incelemek isterdim ama Rahmi Bey’i beynelmilel almamda ki gerekçe, geçen hafta sosyal medyanın yıkılmasıydı. Ufak bir Sivas reklamı oldu gerçi ama bende vatandaşların çoğuna katılıyorum ve diyorum ki; Abi, yıkılmışlığa sırt dönüp gelmek, Sivaslılığa yakışır mı?