Hani, bildik bir söz vardır ya, ?? Su Akar Yolunu Bulur ?? derler. Bu sözü kendimce şöyle bir bakış açısıyla değerlendirme yaparak, nitelendiriyorum.
Günümüzde insanoğlu o akan suya kendi çıkarları uğruna, bin bir türlü hesaplarla öyle bir yön tayin ediyor ki. O hesap kimilerini şah da ediyor, vezirde. Eskilerin sözüyle?
Çıkarcılık aldı başını gidiyor. Günümüz Türkiye?sinde çalışan kazanır hesabınca değil de, hileli kazançlar en önde gidiyor. Lakin bu şehirde de yolunda gitmeyen birçok şeyler var gibi. Her ne kadar, her şey normalmiş gibi gösterilse de.
Düşmüşüz bir belirsizliğin içine. Âşık Veysel?in söylediği gibi ?? Gidiyoruz Gündüz Gece ?? bilmem ki, nereye kadar?
Her bir düşüncemizi, sözlerimizi Sivas için kalemimizle dile getiriyoruz. İş ki anlayana, anlayıp da gerçekten adam gibi iş yapabilene.
Zaman, zevahiri kurtarmak olmamalı. Yani işi doğru dürüst değil, yapılıyor dedirtmek için üstün körü yapmak hiç olmamalı. Öyle bir devrana gelmişiz ki!
Halkın sorunları, Sivas?ın başlı başına sorunları ve gidişatı, dertli dertli akan KIZILIRMAK gibi dertli bir gidişat içinde.
İktidara gelmek, koltuk sahibi olmak değildir marifet. İştir yapabilmek hakkınca, halkın hakkını koruyabilmektir asıl marifet. Bunca yazılanları, söylenenleri, görmeyenlere ve duymayanlara bizler gazetemiz genelinde yazarak anlatmaya çalışıyoruz. Onlar ki, bu derecede çekimser ve sessiz kaldıkça, ŞEHİR ve İNSAN olarak ne derecede ilerleyebiliriz. Siyaset ve iş adamları Sivas için olumlu bir tutum sergilemedikçe. Bizler üzerindeki etkisi de artılardan, eksilere düşüyor?
Gazetede köşe yazarlığına başladığımdan itibaren, bana çevremden birçok soru yöneltildi. Ekseriya içlerinden biri: Neden yerel gazeteyi seçtiğime dairdi.
Şehrimizin ana sorunlarını dile getiremez ve ilgili yerlere sorularımızı iletemezsek. İleriye yönelik adımlarımızı nasıl sağlam atarız ve sesimizi duyurabiliriz?
Onlar ki, bu duyarsız ve ilgisiz tutumu sergiledikçe her daima, bizler halkın sesi olmaya devam edeceğiz. Her birimizin ayrı sözü, aynı sorunları dile getiriyor.
Lakin bu sözleri kulak arkası etmeden vicdanen dinleyebilmektir. Her bir yeni başlangıç hayata dair yepyeni umuttur, yarınlarımız içinde.
Yarınlarımız için umuttur diyorum, ama ne yazık ki bu gidişat içinde onu da köreltiyorlar?
Ağlanacak halimize gülelim mi, yoksa gülünecek halimize oturup ağlayalım mı. Gazetede her bir haberi okudukça, aklıma gelen bu sözlerim. Düşüncelerimin içinde ayrı bir ikilem yaratıyor.
Seçim zamanı geldiğinde, seçilen insanlar bir süre sonra kişileriyle beraber kârlarının rengine boyanıyorlar. Bizler için geçim dünyası, onlar için hem seçim hem de kâr dünyası.
Her bir seçim zamanı, ayrı bir kişiliğe bürünüyorlar, apayrı sözleriyle. O sözler ki maalesef unutulup gidiliyor, ömürleri çok kısa oluyor. Söylediği söze değer vermeyen insan, çevresinde nasıl bir saygı uyandırabilir? Bir mum ışığı gibi sönmeye yüz tutan sözleriyle?
Bizlerin düşüncesi, onca yazılanlar ilgililer tarafından dilerim ki, gerçek anlamda dikkate alınarak ciddi bir şekilde düşünülür. Sivas?ı bir hayali şehre dönüştürmekten çok umutların ve geleceğe dair başarılara adını yazdırabilen bir şehir unvanı aldırırlar.
KIZILIRMAK
Yüreğimizden akan duygularımız gibi
Kızılırmak sende nice akıp gidersin
Sivas?ın yanı başından
Sessizce, vakur biçimde akarsın
Ama sessizliğinde dert dolu
Anlatmak istercesine halini
Sessizliğin dertli eylem olur
İsterdim kadrin, kıymetin biline
Ne yazık ki bazılarımız
Alışılagelmiş üç maymun oyununu
Oynamaya halen devam eder
Asıl niyetlerini kim ne bile
Anlamayana anlatmaktır usulünce
Senin bu dertli sessizliğini?