GİDEN PAŞAM GELEN AĞAM (II)

GİDEN PAŞAM GELEN AĞAM (II)

GİDEN PAŞAM GELEN AĞAM (II)

Önceki yazımızda 71 muhtırasından söz etmemiştik.

İki önemli siyasi figürü anmadan geçmeyelim.

Her sıkıştığında fötrünü kapıp giden malum şahsiyet ve muhtıradaki dik duruşu, sonraki yıllarda devlet içindeki antidemokratik yapılanmayı (KONTRGERİLLA) ilk söyleyen siyasetçi ve yurt dışındaki Türk okullarını Milli güvenlik kurumunda savunan kişiliğiyle merhum ECEVİT?i hatırlayalım.

(Merhum Erbakan ve Ecevit?i ayrı Dünya görüşünde olsalar dahi Vatanperver ve Milli siyasetçi olarak değerlendiririm)

Gelelim iş dünyasının demokrasi yolculuğuna;

Bu konuyla ilgili; 12 Eylül 2012 tarihli Sabah gazetesinde yazar Şeref Oğuz, STRUMA adlı ikinci dünya savaşında Yahudi mültecileri taşıyan geminin İstanbul Boğazı açıklarında Sovyetlerce batırılmasını, o dönem Türk iş adamının üç Yahudi iş adamını kurtarması ve iş dünyasının ilişkilerini irdelediği köşe yazısında;

??İş adamlarının açık veya el altından otoriter rejimleri desteklediklerini, bunun sonrada iş dünyasına zarar verdiğini?? söyleyerek doğru ama eksik tespitte bulunuyor.

Tepeye komşu ağababaların bilakis, daha da semirtildiğini ya atlıyor ya da okurun algısına bırakıyor. Zira kendi köşesinin hemen yanında; anlattığı iş adamının torunuyla ilgili ??OLİGARK?? tanımlı haber yapılarak bir algıda oluşuyor gibi?

Vesayet rejimlerindeki aktörleri tasnif etmek gerekirse, dönemindeki en kazançlı şahıs ? grupları pramitin tepesine koyarak aşağı doğru kazanımlarına göre takip etmek gerek.

Özellikle bunların yönlendirilmesiyle, tümü olmamakla beraber, Vatan ? Millet ? Sakarya! Duygularıyla, yıllarca dayatılan eğitim sistemlerinin sonucu ve kendi iç hizmet kanunlarından aldığını uygulayarak bu işe bulaşmaları; fotoğrafın tümünü ve arka planının görmemize engel olmamalıdır.

28 Şubatta toplum mühendisliğinin adeta zirvesi sayılacak olaylar ? algılar manzumesi yaşanmıştır. Bugün geldiğimiz noktada sonuç itibariyle o konseptin finali yani bitişi olmuştur.

Vesayet taraftarları bundan sonra yepyeni konseptle; köşe başında parayı verenin kucağına aldığı terör örgütüyle iş birliği gibi faktörlerle tüm sınırları problemli hale getirerek pusuda hazırlandığını unutmayalım.

1960la, 1980le yüzleşen siyasetin, çok karmaşık ama çok daha etkili olan 28 Şubatla yüzleştiğini söylemek mümkün değildir.

Bu tür yapılanmalar; Tüm aktörler bir araya gelmeyip, hiyerarşik kurumsallık oluşturmadan, siyasi ? ekonomik ? bürokratik (sivil ? asker) faktörlerin aynı amaç etrafında tavır ve hareket birlikteliği sağlamasıyla ZIMMEN oluşur.

İlişkilerin ve çelişkilerin birbirine girdiği, safların kazanca göre çabuk yer değiştirildiği satranca benzeyen bu ASIRLIK oyunda;

PANDORA nın kutusunu açacak ya deliye ya da çocuğa ihtiyaç var?

Ergenekonun  1 numarasını söyleyecek.

Yani ??Kral Çıplak?? gibi?

Not: ??Devr-i sabık yaratmayalım?? veya ??Fazla karıştırmayalım?? diyenlere DİKKAT?



Anahtar Kelimeler: 0