Farz Edelim ki Belediye Başkanı Sizsiniz: Böyle Bir Durumda Ne Yapardınız?

Farz Edelim ki Belediye Başkanı Sizsiniz: Böyle Bir Durumda Ne Yapardınız?

Varsayalım ki bir şehir yönetiyorsunuz.
Dolayısıyla siz makamınızda otururken, yanınızda taşıdığınız isimler de sizin kadar sorumluluk üstleniyor. Yanınızdaki her kişi, kararlarınıza, itibarınıza ve nihayetinde şehrin kaderine ortak oluyor.

Peki ya o isimlerden biri, pek çok zaaf barındırıyorsa?
İşte o zaman çok dikkatli olmak zorundasınız. Çünkü o zaaflar bir gün bir takım çıkar odakları tarafından ele geçirildiğinde, artık yalnızca bir kişinin zaafları olarak kalmaz. Tüm kamunun zaafları haline gelir.
Bu yüzden yöneticiler, atayacakları isimleri çok daha dikkatli seçmek zorundadır. Yerel yönetimlerde bir belediye başkanı, gücünü doğrudan halktan alır. Halk onu seçer, o da çalışacağı insanları.

Halkın verdiği temsil yetkisinin üzerinde bir güç yoktur. Ancak bu güç, çeşitli kaygılarla gölgelenir veya önceden verilmiş sözlerle sınırlandırılırsa, işte o zaman sorun büyür.
Şimdi bir başkan yardımcısı varsayalım.
Hakkında türlü şaibeler konuşuluyor.
İrtikap, hileli itibar sağlama, ahlaki zaaf, istismar, görevi kötüye kullanma, adaleti yanıltma, menfaat sağlama, kamu zararına sebep olma, kurum kaynaklarını kötüye kullanma...
Hepsi bir dosyada toplanmış gibi.

Daha anlaşılır olması için biraz açalım.
Mesela bu kişi, geçmişinde sendika yöneticiliği yapmış; yeni görevi gereği sendikadan ayrılmış olmasına rağmen, sendikanın kasasından kendisine para aktarmaya devam ediyor. Yani irtikap suçu işliyor.
Sendikasının üye sayısını olduğundan fazla göstererek sahte bir güç algısı yaratıyor. Hileli itibar sağlıyor. 
Konumunu ve gücünü olduğundan büyük göstererek şehirdeki siyasi partilerin içerisine kendisine yakın isimleri sızdırıyor, onların karar mercilerine doğrudan etki etmeye çalışıyor. Nüfuz ticareti yapıyor ve bu sayede bir sonraki belediye seçimlerinde; kendisini atayan başkana rakip olarak, belediye başkanı olmaya hazırlanıyor. 
Aile değerlerini önde tutuyor gibi görünürken, özel yaşamında birden çok ilişkisiyle anılıyor. Yani ahlaki zaaflarını toplumdan gizliyor ve insanları istismar ediyor.
Çocuğu bir suç işlediğinde, konumu ve geçmiş bağlantılarını kullanarak suçu başka birinin üzerine atıyor. Burada görevi kötüye kullanma ve adaleti yanıltma devreye giriyor.
Bulunduğu makamı kullanarak çevresine vaatler veriyor ve bu vaatler karşılığında maddi-manevi çıkar sağlıyor. Yani görevi kendi yararına kullanıyor ve menfaat elde ediyor.
Aldığı kararlarla kamu zararına yol açıyor, hukuka aykırı işlemleri göstermelik gerekçelerle meşrulaştırıyor, belgeleri sürece uygun gibi göstererek kamu kaynaklarını kişisel menfaatine yönlendiriyor.
Üstelik bütün bunların yanında, psikolojik rahatsızlıkları ve uyku hastalıkları ile ortaya çıkan dengesizlikleri nedeniyle tutarsız kararlar veriyor, iletişimde ciddi sorunlar yaşıyor ve bu durum, görev yaptığı makamın sorumluluklarını yerine getirmesini daha da zora sokuyor.

Ve unutmayın, böylesi açık zaafların bir gün bir başkasının elinde koz haline gelme ihtimali her zaman kamu güvenliği için bir tehdittir.

Bütün bu tabloya baktığınızda, kamu görevlilerinden beklenen etik ilke ve değerlerin açık bir şekilde ihlal edildiğini görüyorsunuz.

Şimdi düşünün:
Siz bir belediye başkanı olsaydınız ve böyle bir personeli belediye başkan yardımcısı olarak atamış olsaydınız, ne yapardınız?

Muhtemelen iki cevabı var; 
Gücünüzü halktan alıyorsanız hatanızı fark eder ve hiç vakit kaybetmeden onu görevden alırdınız.
Gücünüzü sizi o makama getiren vaatlerden alıyorsanız, o halde bunu yapamazdınız.

Peki o zaman ne yapardınız?

Muhtemelen iki cevabı var;
Başkan yardımcınızın tüm bu zaaflarının üzerini örter ve konunun açılmamasını isterdiniz.
Ya da tüm bunları basınla paylaşır, önce siz ifşa ederdiniz ve olası şantaj risklerini ve sonuçlarını kurumunuzdan uzak tutardınız. Ayrıca onu görevden almak için kendinize haklı bir sebep oluştururdunuz.

Peki ya tüm bunları bildiğiniz halde basınla paylaşacak özgüveniniz yoksa ne yapardınız?

Muhtemelen iki cevabı var;
Ya sonuçlarına katlanırsınız.
Ya da birilerinin sizin yerinize bunu yapmasını beklersiniz.