Mavi gözlü,altın sarısı güneşin altın çocuğu Dünya'ya geldi. Adına Elbey dediler.
Baba Ali, ana Menevşe'nin ilk çocuklarının Dünya'ya gelmesiyle Bozağagil sülalesinde mutlulukların en güzeli yaşanıyordu.
Toprak buğday kokuyordu, Zağal çiftliğinin etrafı yeşil renk çiçeklerle dolu, kuzular meleşiyor,taylar kişniyordu.
Baba Ali mert,çalışkan,iyilik yapmayı seven merhametli bir insandı. Ana Menevşe çiftliği çekip çeviren iyi ata binen sürüleri at sırtında takip eden, araziyi at sırtında kontrol eden Zağal'ın hanım ağası.
Elbey'in gençliği, avluları geniş,bahçeleri geniş Zağal çiftliğinde geçti.
Elbey onbeş yaşına geldiğinde,anası Menevşe ona bir doru tay gösterdi " Bu tayın tımarı,kaşağı, yemi sana ait bak geliştir. Bu tay Kangal topraklarının en iyi atı olacaktır, bundan sonra at sırtında dolaşacaksın "
Baba Ali'de ana Menevşe'de attan iyi anlıyordu. Tayı ışık almayan bir ahırda beslediler, tay gelişti zapt edilemez bir at oldu.
Genç Elbey at sırtında Telyazı'nda,Ambarlı mekinde Karataş'ta,Keltepe'de ,Kulaksız'da, Eymir köyünde at sırtında dolaşıyordu. Ganiyitin çeşme başında,Ortadağ ziyaretinde arkadaşlarıyla sohbet ederek zaman geçiriyordu.
Genç Elbey'de liderlik ruhu vardı. Haksızlığa karşı direnen ,yanlışlığa karşı koyan hiç bir olumsuzlu ğa boyun eğmeyen yigit bir gençti.
Elbey gümüş gecelerin halay çeken genç yiğidi, at binen cirit oynayan bıçkın delikanlısı. Şadıllı köylerini sık sık gezen, düğünlerin en iyi cirit atan ustası, attığı ciritlerin karşısında kimseler duramaz olmuştu.
Elbey'in ateş saçan mavi gözleri,gönül çelen bakışlarla damıtılmış sevdalar gönlünün derinliğine yerleşmiştir. Eli kınalı beyaz oyalı kızların sinesini yaralar. Küllenen yüreği hep yeni aşklara yeniden alevlenir,içinde yakıcı aşkların hatırası kalır.
Kışları yoksulluğun iç içe yaşandığı Eymir köyünde,yazları Zağal çiftliğinde geçirir.
Eymir'de sıra sıra kerpiç duvarlarla örülü evlerin ortasında kalan konakta misafirlerini ağırlar.
Pala bıyık giyim kuşamı ile tam bir zarafet abidesidir. Sert iklimin mizacı sert, kalbi yumuşak eli çömert insanıdır.
Elbey Kılıç, Şadıllı aşiretinin çok önemli biridir. Toplumuna öncülük eden liderdir.
At sırtında yağmurda rüzgarda tipide, Şadıllı aşiretinin sıkıntılı günlerinde yanlarında olur. Hayvan alışverişinde, tarla satışında aracı olur uzlaştırır. Genellikle tarla pazarlığı Kangal merkezde olur, pazarlık bitince alıcı satıcı lokantada beraber yemek yer. Hesabı gizlice Elbey Kılıç öder. Hesabı neden sen ödedin denilince " İnsanlar dedi koducu yarın Elbey bir yemeğe işi bağladı derler" ileride çocuklarıma baban bir tabak yemeğe satıldı derler.
Halılar,kilimler, kaneviçeler,kırlentler,kadifelerle, donatılmış konakta misafirleri eksik olmaz. İpek yorganlar kutnu döşekler serili oda bir misafirhane gibidir. Eymir köyünde Zağal çiftliğinde hep insanlar sofrasında olur, sözü dinlenir, konuşmaları yerde kalmaz. İnsanların üzerinde ağırlığı yer eder.
Elbey Kılıç mağdur değildir, çalışanların sofrasına oturur lokmasını paylaşır dertlerini dinler ihtiyaçlarını karşılar. Tarlalarını ekip biçen ortakçıların alın terini ziyadesiyle karşılar.
Elbey Kılıç genç yaşta siyasetle buluşur. Bir siyasi partinin Sivas il teşkilatını oluşturan isimler arasında yer alır. Kangal ilçe teşkilatının içinde olur. 50-60-70 li yıllarda Kangal civarında siyasete damga vuran insandır. Siyasetçilerle köy köy meydan meydan dolaşan siyasetçileri topluma takdim eden hatiptir.
Devrin Cumhurbaşkanının trenle doğuya gideceğini öğrenen Elbey Kılıç partililerini ve aşiretini Çetinkaya istasyonunda toplayarak yarım saat sevgi gösterilerinde bulunmuş örgüt lideridir. Ankara'da bakanların, mebusların odaları her zaman Elbey Kılıç'a açıktır. İnsanlara yardımı kardeşlik arkadaşlık dostluk duygularıyla doludur. Menfaat beklemeden iş bitirir. Küçük bir Anadolu köyünün çamurlu yollarından,küçük bir köyün hayatından Cumhuriyetin meclisine uzanıp ses veren ses getiren hayatı vardır.
Elbey Kılıç'ın en acı en yaralayıcı günü kardeşi Rüştü'nün Almanya'da vefat etmesidir.
Eymir köyü kış uykusundan çıkmış memlekete bahar gelmiş ekinler topraktan başını çıkarmaya başlamıştı. Almanya'da yaşayan yiğit insan Rüştü bir lokantada otururken Karadenizli bir Türk'e, Yunanlıların hakaret etmesini dövmesini içine sindirememiş,Yunanlılara karşı gelmiş yaşanan arbadede 32 yaşındaki Rüştü Kılıç katledilmiştir.
Toprağından suyundan tuzundan ekmeğinden ayrı gurbet elde Rüştü'nün vefatı cesur Elbey'in içini isyanlar kaplar. Bozkırlar öfke yalımı,Elo barut fıçısı gibidir. Çakmak çakmak mavi gözlerin bakışı karanlıktır. Dağa taşa hükmeden Elo çaresizdir, kardeşiyle yaşadığı derin izler gözlerinin önünden gitmez.
Elbey Kılıç öfkelidir ilmik ilmik ömrü sökülür, İsyanı Kangal'da değil Fizan'da duyulur gibidir. Uzak diyarda kardeşine yapılanlar da şüphe var fitne var kalleşlik var der.
Rüştü'nün cenazesi Eymir köyüne geldiğinde Şadıllı aşireti ve çevre köyler hırçın delikanlıya son görevlerini yapmak için gelirler. Iskatçılar ağıt yakıp ağlarken Elo'nun isyankâr duyguları coşar, yanık sesiyle Kürtçe,Türkçe ağıtlarla herkesi ağlatır. Kadınların puşularından sarkıyordu gözyaşları. Aşiret toplanmış konaktaki gözyaşları yerleri ıslatmıştır, kerpiç evlerin eyvanında ahlar vahlar içinde gurbetin acı türküsü söylenir.
Elbey Kılıç köye ilk radyo getirendir, konakta akşamları köylüleriyle ajans dinler memleket meselelerini konuşur tartışırlar. Elbey Kılıç'a ağa dendiğinde kendisi kabul etmez. Demokrat bir yapısı vardır feodal yapıya ve ağalığa karşıdır. Çalışanlarının alın terine saygılı emeklerinin karşılığını veren insandır.
Çocukların okumasını özellikle kız çocuklarının mutlaka okumasını ister, kendi kız çocuklarının tamamı yüksek tahsil yapmıştır. 60 yıl önce Eymir köyünde 150 öğrencinin içinde tek kız öğrenci Elbey'in kızı Menekşe'dir.
Elbey Kılıç dolu dolu hayatı yaşayarak ihtiyarladı. Astım hastasıydı kış aylarını Mersin'de yazları Zağal çiftliğinde geçiriyordu.Yaş ilerlemişti efkarlıydı. Elmacık kemikleri çıkık mavi gözleri ışığı hüzünlü görüyordu. Oğlu Öcal Rüştü 14 yaşındaydı oğluna sarıldı, Sana kardeşimin ismini verdim. Ağbin Aydın gurbette memur o bizim topraklarımıza gelemez. Annen kardeşlerin ve topraklarım sana emanet, kapım kilitli kalmasın. Eşi Döndü ile Mersin'den ayrılıp Zağal çiftliğine geldi.
Zağal'da rahatsızlandı, Sivas devlet hastahanesine yatırdılar. Sivas kışını bahara bırakmıştı.Tarlalar yeşillenmiş nergiz,çiğdem, menekşe toprağın bağrından kopmuş güneşe bakıyordu. Oysa güneş yüzlü Elbey'in yüzü soluktu.
Eşi Döndü, yüreğinin kanattığı acıları bastırmaya çalışıyordu. Hayat arkadaşı dert ortağı Elbey'in başında bekliyordu. Döndü kadın ilkbaharda hüznü yaşıyordu. Kızı Menekşe hastane odasına geldi, baba Elbey " Güneş nerede doğarsa, Menekşe oradan doğar" dedi ilk göz ağrısı kızını öptü. Menekşe'nin yüzünün rengi değişti. Baba diyeceği kelimeler dondu dilinde.
Geceler sustu sustu koca çınar Elbey, sevdalarına, evlatlarına, ömrünün tamamını geçirdiği Eymir köyüne, Zağal çiftliğine veda etti, veda etti dumanlı dağlarına yeşil yaylalarına...
Sivas devlet hastanesinde figanlar koptu. Gözler ilk yaz sağanağıydı, rüzgar hafif esiyordu Zağal çiftliğine acı haber geldi rüzgâr sızıladı.
Evlatlarının gözlerinde yağmur bulutları yollara düştüler, yağmur dinmeden yıkadı kirpiklerini.
Köyde ki sessizlik bozuldu. Oy oy ne çare sözleri
Kürtçe, Türkçe ağıtlarla yolcu edildi. Kalbin en derin yerlerine dokunan ağıtlar toprak evde yankılandı. Herkes ağlıyor ağıtlar bittiği yerden yeniden başlıyordu.
Anıları kaldı,adı kaldı Sivas topraklarında. Kangal civarında Şadıllı aşiretinin Elbey Kılıç'ı...
KemaL SARIKARTAL
İZ BIRAKANLAR