Tarih: 25.06.2013 18:52

EĞİTİM SİSTEMİMİZ VE GENÇLİK

Facebook Twitter Linked-in

Bilimsel ve teknolojik alandaki geri kalmışlığımızı çözmek amacıyla son yıllarda eğitim sistemi içerisinde sürekli değişiklikler yapılmaktadır. Türkiye cumhuriyeti tarihinde Tevhid-i Tedrisat kanunuyla başlayan eğitim sistemini modernize etme fikrinin başarısızlığı ortadadır. Kendi sosyolojik yapımız göz önüne alınmadan yapılan değişiklikler başarısız yöntemler olarak  kayda geçmekte ve bir kenara itilmektedir. Eğitim sistemindeki baş döndürücü değişim hamleleri  öğrenciler arasında adaptasyon sorunu yaratmaktadır. Tek tek ele alındığında doğru gibi görünen değişiklikler bir bütün içinde değerlendirildiğinde fikri alt yapısı ve pratikte karşılığı olmayan denemeler olarak karşımıza çıkmaktadır.  Eğitim sistemimiz bünyesine aldığı gençleri idealize etmekten ziyade pasifize  etmeyi  başarmış durumdadır. Kendine bir ideal edinemeyen gençler arasında çalışma azminden söz etmekte mümkün değildir.

Bu gün tembellik ülke gençliğinin en büyük sorunudur gençlerimiz bırakın başkaları için kendileri için bile bir şeyler yapmaktan acizdir. Özellikle lise çağındaki gençler arasında İnternet kullanımı çığırından çıkmış durumdadır. İnternet bağımlısı olan gençler kendi içlerinde tecrit hayatı yaşamaktadırlar. Bilgiye ulaşımın hızlanması amacıyla geliştirilen internet ülkemizde sosyal paylaşım ağlarından ibaret kalmaktadır. Anne babaların bütün çabalarına rağmen gençlerde düzenli bir ders çalışma ve okul disiplini sağlanamamaktadır.  Kendi iç donanımlarını sağlayamamış kültürel birikim kazanamayan gençler üniversiteye başladıklarında ortalamanın altında bir başarı göstermekte ve ihtiyacı olan yeterliliği kazanmadan üniversiteden mezun olmaktadır.

Bu durum Dünya liderliği hedefi olan ülkemizin bilimsel ve teknolojik alanda geri kalmasının da temel nedenidir. Eğitim sistemi nitelikli insan kaynağını sağlayamayan kendi bünyesine aldığı gençleri öğretmekle yetinip eğitimini ikinci plana iten bir yapıya dönüşmüştür. Bu başarısızlığın altında yatan en önemli sebep eğitimle ilgili planlamalar yapılırken kamuoyunun sürecin dışında tutulmasıdır. Geldiğimiz noktada Avrupa Birliği ülkelerinde eğitim müfredatı ve sistemi Sivil Toplum Kuruluşlarınca oluşturulmakta kamuoyunda tartışılarak reddedilmekte ve ya kabul görüp uygulanmaktadır.  Bu sorunları bürokratların ve eğitimcilerin tek başlarına çözmeleri mümkün değildir. Artık Türkiye?de Avrupa?da olduğu gibi Sivil Toplum Kuruluşlarına eğitim sistemi içerisinde daha fazla söz söyleme hakkı tanımalıdır. Her ülke kendi sosyal yapısını göz önüne alarak eğitim planlamasını yapmaktadır. Ülkemizin Genç nüfusun toplam nüfus içindeki oranı % 16,8?dir.  2011 yılında 15-24 yaş grubunda 12 milyon 542 bin kişi bulunmaktadır. Bu rakamlara bakıldığında ülkemizin mevcut genç nüfusu bir çok Avrupa ülkesinin toplam nüfusundan fazladır.

Bu dinamik nüfusun sosyal kültürel yönden değerlendirilmesi ülkemize ciddi  artı değerler katacaktır.  Amacımız övündüğümüz bu rakamların anlamsız insan yığınlarına dönüşmesini engellemektir. Hedefsiz,idealsiz hayatın önünde sürüklenen bir gençliğin nicelik olarak ne kadar çok olursa olsun ne kendi ülkesine nede dünyaya dair söyleyecek tek bir sözü faydalı tek bir eylemi yoktur. Bu gençlerin sanal kahramanların elinde şekillenmesi engellenmeli onlara yön verecek ideal kazandıracak kendi varlığının ve yapabileceklerinin farkına varmalarını sağlayacak eğitim koçlarına teslim etmek gerekmektedir.

Sevgiyle sorumlulukla ,şuurla,düşünceyle inançla yaşamayı kendine şiar edinmiş hem kendisi hem ülkesi için idealleri olan bir gençlik hedeflemekteyiz

Gençler toplumun lokomotifidirler. Hem geçmişin mirasını hem de geleceğin ideallerini taşımalıdırlar. İşte bu yüzden internet cafelere terk edilemeyecek kadar değerlidirler. Bu günkü gençliğin en büyük problemi kendisine doğru bir yol haritası çizememesidir. Savrulduğu yanlış yollar onlarda geri dönüşü olmayan kişilik denge ve ruhsal bütünlük kaybına yol açmaktadır.

Hedefimiz hangi istikamete yöneleceğini bilen önüne somut hedefler konulmuş ve bu hedeflere ulaşmak için gerekli olan çalışma heyecanı aşılanmış özgün bir gençliktir. Her hangi bir ülkeden kopyalanmış eğitim yöntemleri  toplumsal yozlaşma  olarak bize geri dönmüştür. Gençler bu ülkenin geleceğidir bu konuda alınacak kararlar bürokratların insiyatifine terk edilemez. Katılımcı demokrasilerde olduğu gibi yöntemlerin belirlenmesinde ve uygulamasında STK ların aktif yer almaları sağlamalıdır. Gençlerimiz için modern bilimin ışığında kendi değer yargılarımızı da göz önünde bulunduran özgün bir yaklaşım geliştirmemiz ve uygulamamız gerekmektedir. Aksi halde bilimsel başarı, toplumsal refah, ideal gençlik, bilgi çağı gibi hedefler afilli kelimeler olarak hayatımızı süslemekten öteye geçemez.




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —