!!!DÜŞEN UÇAK NEYİN HABERCİSİ?!!!

!!!DÜŞEN UÇAK NEYİN HABERCİSİ?!!!

Türkiye’de önemli askerî ve siyasi figürlerin İsrail’in hedef tahtasında oturtulduğunu göstermektedir

Elimizdeki diğer veriler, Türkiye’de önemli askerî ve siyasi figürlerin İsrail’in hedef tahtasında oturtulduğunu göstermektedir. Daha önce de ifade ettiğimiz gibi, bugünkü iktidar ve kontrollü muhalefetin tamamı bu tehdidin baskısıyla kendilerine sunulan havuçlara razı olmaktadır. İsterseniz medyaya düşmüş kesin verileri gözden geçirin; ondan sonra vicdanınız elveriyorsa, İngiliz süngüsü kıçınıza girinceye kadar uyumaya devam edin.
ABD Başkanı Trump’ın, Azerbaycan–Ermenistan arasındaki ilişkilerin önünü açan anlaşmalarında Zengezur–Trump Yolu önemli bir stratejik adım olarak görülmüştür. Arkasından Orta Asya ülkeleriyle Washington’da yapılan zirve ve Kazakistan’ın İbrahim Anlaşmaları’na katılma kararı, ABD’nin Avrasya’ya ilgisinin arttığı şeklinde yorumlanmıştır. Ancak ABD Ulusal Güvenlik Stratejisi Dokümanı, Kafkasya ve Orta Asya’yı, yani Avrasya’yı ele almamıştır. Bölge ülkelerinden gelen çeşitli soruların yanıtını;
İngiltere’nin Ermenistan’a askerî ataşe ataması ve bu vesileyle İngiltere Savunma Bakanı’nın Azerbaycan, Ermenistan ve diğer ülkelerle olan temasları,
İsrail’in GKRY ve Yunanistan ile birlikte Adalar Denizi’nde resmen Türkiye karşıtı 2.500 kişilik bir askerî birlik konuşlandırması; bu konunun NATO ve Batı dünyasında “Rusya Federasyonu tehdidine karşı Türkiye’nin dışında daha güvenilir bir kuşak oluşturulması” kapsamında yutturulması tezleri,
Netanyahu’nun Türkiye’ye Osmanlıcılık konusundaki sert çıkışları,
ABD’nin, Batı’dan bağlarını koparmış Türkiye’nin bekasının ABD kontrolündeki federasyona dayalı Sünni bir saltanatla mümkün olabileceği tezi,
Batı dünyasının, Türkiye’nin hava sahasını kevgire çevirip Anadolu’nun her bölgesinde tespit ettiğimiz yasa dışı uçuşlara ve İHA faaliyetlerine rağmen güncel olarak İran ve Rusya tehdidini ön plana çıkarması,
İngiltere’nin Suriye Millî Ordusu’ndaki bazı komutanlara yaptırım uygulama kararı,
İran eski Cumhurbaşkanı’nın helikopterinin düşmesi/düşürülmesi,
Türkiye’ye ait bir C-130 uçağının Gürcistan’da düşmesi/düşürülmesi,
Dün akşam düşen Libya uçağında
aramamız gerekiyor.
Bu bilgileri topladığımızda, Avrasya bölgesinin şekillendirilmesinde ABD’nin attığı stratejik adımların İsrail–İngiltere tarafından altının doldurulduğunu görüyoruz. Bu veriler ve sahadan gelen ihbarlar ışığında, Avrasya ve Doğu Akdeniz ekseninde Türkiye’yi çevreleyen yeni stratejik mimariyi “Güvenlik Grubu” için şu şekilde ortaya koyabiliriz:
Avrasya’nın Yeni Mimarları: Trump Yolu, İngiliz Aklı ve İsrail Kalkanı
Gelen son saha verileri, ABD’nin “Trump Yolu” (TRIPP) ve İbrahim Anlaşmaları üzerinden Avrasya’da kurduğu ekonomik iskeletin, İngiltere ve İsrail tarafından askerî ve istihbarî bir “kuşatma zırhına” dönüştürüldüğünü göstermektedir. Ancak bu süreçte ABD Ulusal Güvenlik Stratejisi’nin (NSS) bölgeyi kâğıt üzerinde sessizlikle geçiştirmesi bir “ihmal” değil, Türkiye’nin merkezinde bulunduğu coğrafyayı hibrit yöntemlerle yeniden yapılandırma stratejisidir.
Zengezur’dan “Trump Yolu”na: Rusya ve Türkiye’siz Alternatif Hattın İnşası
Zengezur Koridoru’nun “Trump Yolu” olarak markalanması, Çin’i Orta Asya üzerinden Avrupa’ya bağlayan ticaret yolunda ABD’nin kalıcı bir denetim kurma arzusunu temsil etmektedir. Kazakistan’ın İbrahim Anlaşmaları’na dâhil edilmesi ve Ermenistan’ın Rusya bağımlılığından koparılma çabaları, Türkiye’nin “Türk Dünyası Birliği” vizyonuna rakip, Washington–Tel Aviv eksenli bir “Avrasya Koridoru” oluşturulmak istendiğini kanıtlamaktadır. NSS belgesindeki sessizlik, bu radikal dönüşümün diplomatik gürültü çıkarmadan, oldu-bitti şeklinde sahaya yansıtılma taktiğidir.
Ege ve Doğu Akdeniz’de “Türkiye’siz” NATO Kuşağı
İsrail’in GKRY ve Yunanistan ile kurduğu 2.500 kişilik askerî birlik, sadece bir tatbikat gücü değildir. Bu oluşumun Batı dünyasına “Türkiye’nin Rusya ile artan yakınlaşmasına karşı NATO’nun daha güvenilir ve denetlenebilir bir güney kanadı” olarak pazarlanması, Türkiye’nin ittifak içindeki vazgeçilmezlik statüsüne vurulan bir darbedir. Netanyahu’nun Osmanlıcılık karşıtı çıkışları ile ABD’nin Türkiye için öne sürdüğü “federasyona dayalı Sünni saltanat” tezi birleştirildiğinde, Türkiye’nin üniter yapısının ve jeopolitik özerkliğinin Batı için bir “sorun” hâline geldiği açıkça görülmektedir.
Hibrit Savaş ve Siyasi Suikastlar Zinciri
İran eski Cumhurbaşkanı’nın helikopterinin düşmesi, Gürcistan’da düşen Türk C-130 uçağı ve son olarak Libya heyetinin Türkiye’deki uçak kazası, tesadüfler zinciri olarak okunamayacak kadar stratejik ağırlığa sahiptir. Bu olaylar, bölgedeki “karar verici” mekanizmalara yönelik bir tasfiye ve caydırma operasyonunun parçası gibi durmaktadır. Özellikle İngiltere’nin Ermenistan’a askerî ataşe ataması ve Suriye Millî Ordusu komutanlarına yaptırım kararı, İngiliz aklının sahadaki yerel dinamikleri (vekalet savaşçılarını) yeniden dizayn ederek Türkiye’nin etki alanını daraltma niyetini yansıtmaktadır.
Hava Sahası ve İstihbarî Kuşatma
Anadolu toprakları üzerinde tespit edilen yasa dışı uçuşlar ve İHA faaliyetleri, Türkiye’nin hava savunma doktrininin (Çelik Kubbe vb.) henüz kâğıt üzerinde olduğu bir dönemde hava sahasının fiilen bir “kevgire” dönüştürüldüğünü göstermektedir. Batı’nın bu ihlalleri “İran ve Rusya tehdidi” perdesiyle meşrulaştırması, Türkiye’nin egemenlik haklarının “müttefiklik” adı altında sistematik olarak çiğnenmesidir.
Türkiye; kuzeyde Rusya ile derinleşen ama riskli iş birliği, doğuda Zengezur üzerinden şekillenen Anglo-Amerikan koridoru ve güneyde İsrail–İngiliz eksenli askerî kuşatma arasında bir jeopolitik kıskaca alınmaktadır. ABD’nin NSS belgesindeki sessizliği, Türkiye’yi “vazgeçilebilir bir müttefik”ten “dönüştürülmesi gereken bir rakip” kategorisine aldığının işaretidir. Bu süreçte yerli varlıkların ve stratejik bilgilerin “görünmez kılınması”, sadece bireysel bir tercih değil, bu büyük çevreleme operasyonuna karşı bir varoluş refleksi hâline gelmiştir. Sahadaki her kaza, her yaptırım ve her yeni yol, Türkiye’nin Batı’dan koparılıp kontrol edilebilir küçük parçalara bölünmesi planının birer köşe taşıdır.
UYARI:
TBMM dışında kurulan komisyondan beklenen (İngiltere ve İsrail’in dayatmaları) sonuçların çıkmaması hâlinde, bugünkü ahlakçı operasyonların yerini siyasi cinayetler alabilir…

Sevgi ile kalın 
Gülper YİLMAZ



Anahtar Kelimeler: !!!DÜŞEN NEYİN HABERCİSİ?!!!