İnsanların bir toplumda birlik ve beraberlik içinde yaşaması, toplumsal barışın ve huzurun tesis edilmesi, adalet ve saygının yanı sıra güven ortamının oluşturulması, sevgi, saygı, hoşgörü içinde yaşanması açısından ahlaki değerler arasında doğruluk ve dürüstlük kavramları insan hayatı için çok büyük önem taşımaktadır.
Doğruluk genel olarak düşüncede, sözde, niyette, davranışlarda, iradede, azimde, vefa ve amelde, din, ahlak, örf, âdet ve toplumun değer yargılarını uygulamada, özünde ve sözünde her zaman bir olma halini ifade etmektedir. Velhasıl, doğruluk insanın ruh dünyasını aydınlatan, geliştiren her türlü iyilik ve güzelliklerin temelini oluşturmaktadır.
Dürüstlük T.D.K sözlüğünde “doğruluk” olarak, farklı sözlüklerde ise “özü sözü bir olma, olanı olduğu gibi yansıtma, gerçeği saklamama, saptırmama, gerçeği eğip bükmeden, çarpıtmadan, kıvırtmadan söyleme, bildiğinden, inandığından ve olduğundan başka türlü görünmeye veya göstermeye çalışmama” gibi açıklamalarla tanımlanmaktadır. Dürüstlük, aynı zamanda bütün yaratılmışlara şefkat ve merhametle yaklaşmaktır. Eski Türkçedeki karşılığı ise samimiyettir.
Dürüst olmak ve doğruluğu benimsemek mutlu ve huzurlu bir hayat için gerekli şartlardandır. Doğruluk ve dürüstlük, özde, sözde, yaşayışta doğru ve tutarlı olmayı gerektirir. Bu aynı zamanda insanın içinin ve dışının da bir olmasıdır.
Doğruluk ve dürüstlük, insanların sosyal ilişkilerinde güveni ve saygıyı korumalarına yardımcı olur. Bu nedenle, kişinin karakterinin önemli bir parçasıdır ve toplumda güveni, saygıyı artırırken, daha sağlıklı ve ahlaki bir yapı oluşmasına da yardımcı olur. Dolayısıyla sağlıklı, huzurlu ve güçlü bir toplumun temel yapısını da doğru ve dürüst insanlar oluşturur. Bir devletin ve milletin gelişmesi ve kalkınması insanlarının doğru ve dürüst oluşlarına, aynı doğrultuda çalışmalarına bağlıdır.
Bugünkü toplumun bir kısmının davranış biçimi gerek toplumsal düzeyde gerekse bireysel olarak, maalesef yalan temeline oturtulmuş; insanlar arası ahlâkî ilişkiler tamamen yapaylaşmış ve doğruluktan ve dürüstlükten uzaklaşılmış, kimi insanlarda ise Allah korkusu kalmamıştır.
Gelişen teknoloji, yönetmelikler depremlerde ölümleri engellemiyor. Oysa geçmişten günümüze kadar dimdik ayakta kalan onca badireye rağmen sapasağlam kalan, yıllara meydan okuyan, tarihi yapılarda ciddi bir hasar görülememektedir. Tarihi binaların sağlamlığını sağlayan en önemli faktörler binanın yapımında kullanılan malzemeler ve fay hatlarının geçmediği, sağlam zeminlerin seçilmesidir. Tarihi yapıların depreme karşı güvenilir olması asırlar öncesi insanımızın daha doğru ve dürüst olduğunu, daha bilinçli bir hizmet anlayışının bulunduğunu kanıtlamaktadır.
Bu açıdan bakıldığında tıpkı binanın sağlam olması nasıl gerekli ve önemliyse insanın da ahlaklı ve sağlam karakterli olması gerekmektedir. İnsanın karakterinin yapı taşı da elbette doğruluk ve dürüstlüktür. Tarih sahnesinde önemli rol oynamış, tarihin gidişatını değiştirmiş, eserleriyle akıllardan hiç silinmeyen insanların hayatlarını okuduğumuzda karakterlerinin sağlam, özü sözü bir, doğru ve dürüst bireyler olduğunu görebiliyoruz.
Doğruluk ve dürüstlük, Allah'ın emrine ve koyduğu kurallara uygun bir yol izlemek ve insanların haklarına saygı göstermek demektir. “İman ile küfür, doğruluk ile yalancılık, hıyanet ile emanet bir şahsın kalbinde birlikte bulunamaz.” (İbn Hanbel, II, 349) Allah'ın Elçisi bu sözlerle insanları doğruluğa teşvik ederken Warren Buffett ise "Dürüstlük son derece pahalı bir hediyedir. Bu hediyeyi ucuz insanlardan beklemeyin." diyerek adil olmanın, huzurun, iyiliğin, güzelliğin yolunun doğrulukta ve dürüstlükte olduğunu belirtmektedir.
Her yönüyle doğru ve dürüst olan bir insan adil olur, hak ve hukuk olaylarını gözetir ve vicdan sahibidir. Doğruluk ve dürüstlük; güvenilirlik, kibarlık ve içten olma gibi güzel davranışları da beraberinde getirir. Böyle bir insan ilkelidir ve inandığı düşüncelerden sala taviz vermez.
Doğruluktan ve dürüstlükten yana olan bir insan asla yalan söylemez, başkalarının hakkını yemez, hakkı olmayan şeyi elde etmeye çalışmaz ve her türlü yalanın, sahteliğin, yanlışlığın, çirkinliğin, hatanın, kötülüğün, haksızlığın karşısında; doğrunun, doğruluğun, hakkın ve iyiliğin yanında yer alır.
Toplumların ilerlemesi, yükselmesi ve nesilden nesile ahlaklı, soran-sorgulayan, çalışkan, hoşgörülü, emin, güvenilir, adil, başkalarının hak ve hukukunu gözeten, sözünden şüphe edilmeyen bir nesil yetiştirmesi toplumların her şeyden önce vicdanlı, doğru ve dürüst insanlardan oluşmasına bağlıdır. Bireylerin davranışları toplumu da şekillendirdiğinden vicdanlı, doğru ve dürüst insanlar toplumun da doğru ve dürüst bir yapıya sahip olmasını sağlayacaktır. Mutlu ve güvenli bir topluma ulaşmanın yolu bireylerin vicdanlı oluşlarına ve dürüstlüğü benimsemiş olmalarına bağlıdır.
*
“Doğruluk şartlar ne olursa olsun meyvesini verir” ünlü düşünür Friedrich Schiller’in bu sözüne örnek konumuzla ilgili bir kıssa ile yazımızı noktalayalım, herkes kendi nasibine düşeni alsın.
*
"Hatırlarsınız belki bir Kenyalı koşucu Abel Mutai'yi, bitiş çizgisine sadece birkaç adım uzaklıktayken, işaretleri karıştırarak durdu ve yarışı tamamladığını düşündü.
Hemen arkasında olan İspanyol koşucu Ivan Fernandez, durumu fark etti ve Kenyalıya koşmaya devam etmesi için bağırmaya başladı. Mutai İspanyolca bilmiyordu ve ne olduğunu anlamadı.
Fernandez, olanları fark ederek Mutai'yi zaferine itti.
Bir gazeteci Ivan'a sordu: "Bunu neden yaptın?"
Ivan cevapladı: "Hayalim, bir gün hepimizin birbirimizi destekleyip yardım ederek kazandığı bir topluluk içinde yaşamış örnek iyi bir parçası olmak."
Gazeteci ısrarla sordu: "Ama neden Kenyalı'nın kazanmasına izin verdin?"
Ivan cevapladı: "Ona kazanmasına izin vermedim, o zaten kazanacaktı.
Yarış onun yarışıydı."
Gazeteci yine ısrar etti: "Ama sen kazanabilirdin!"
Ivan ona baktı ve şöyle dedi:
"Ama benim zaferimin ne anlamı olurdu?
O madalyada ne onur olurdu?
Annem bunun hakkında ne düşünürdü?"
Değerler nesilden nesile aktarılır.
Biz çocuklarımıza hangi değerleri öğretiyoruz?
Çocuklarımıza kazanmanın yanlış yollarını ve araçlarını öğretmeyelim.
Bunun yerine, helâlin hak edişin yardımseverliğin güzelliğini ve insanlığını aktaralım.
Çünkü dürüstlük unutulmaz ve etik, gerçek mirastır ve gerçek kazançtır!"
*
Dünya yolculuğumuzda her zaman doğru ve dürüst kalabilmek dileğimle…