Millet olarak Tanzimat Fermanından beridir hedefsiz, ülküsüz, idealsiz ve kısaca; milletin tüm kurumları ile birlikte sarılacağı, değiştirilemez politikalara sahip değiliz maalesef. O döneme kadar zayıflamış olsada Osmanlı'nın; nizam-ı alem, ilayı kelimetullah gibi ulkuleri, kutsal davaları vardı. Öyle ki; o fermandan beridir devlet yönetimine talip olanların sıkı sıkıya bağlı kalacağı bir devlet politikasının ne fikri ne ideolojik alt yapısını bir türlü oluşturamadık. Batı ile doğu arasına sıkışmış, bu iki kültürün ideolojileriden beslenip bir türlü kendisine hedef çizememiş bir millet ve bir devlet olup çıktık. İslamcı mıyız, Türkçü müyüz, Batıcı mıyız, Turancı mıyız? Sahi en son hedef olarak belirlenen Muasır Medeniyetler seviyesinin neresindeyiz?
Devlet politikası dediğimiz değişen iktidarlarla birlikte değişmez. Biz de değil siyasal iktidar bakan değişince politikalar değişiyor. Buna en güzel örnek Bakanlarla birlikte Milli Eğitim Bakanlığı'nın sınav sistemi, müfredat ve eğitim politikalarındaki değişikliği versek yeridir. Oysa batılılaşma diye yanıp tutuştuğumuz ülkelere bakarsak durumun bizdekinin tam tersi olduğunu görürüz. ABD de cumhuriyetçi veya demokratlar her ikisi de Ortadoğu politikalarına sadıktır. Alman ekonomi politikalarını; Yeşiller, Hristiyan Demokratlar veya ırkçılar da gelse değiştiremez. Fransa'nın demokrasi politikalarını kimse değiştiremez, İsrail'in 5000 yıllık Arz-ı Mevuduna hiç bir iktidar engel olamaz, Yunan Megola İdea'sı , Ermenilerin Büyük Ermenistan hayali, Rusların Rus İmparatorluğu hayali, İran'ın Şii bir İslam Dünyası hayali, devletlerinin sinesine işlemiş değişmez ve değiştirilemez politikalarıdır. O sebepledir ki; bu milletler devleti kimin yöneteceğini değil nasıl yöneteceğini sorgular. Devlet politikalarından sapma olmayacağından emindir bu devletlerin halkları.
Peki bizim neyimiz var?
Eğitimde, ekonomide, adalette, güvenlikte, ulaştırmada, enerjide, gıdada, kentleşmede, dış politikada değiştirilemez ve her siyasi fikrin sahip çıkıp taviz vermeyeceği Devlet Politikalarına ihtiyacımız var. anaokulunda itibaren bu milletin herbir ferdinin sahip çıkacağı hedefler belirlemek gibi mecburiyetimiz var artık.
Bilirsiniz meşhur bir Milli Güvenlik Siyaset Belgemiz vardır. Tam da değiştirilemez devlet politikaları için örnek verilecek bir durum. Bu belge ne gariptir her siyasal iktidar ile değişime uğrar. Bu belgede; bir zamanlar komünistler ve ülkücüler tehdit olarak görülür, bir zaman İslamcılar, tarikatlar, cemaatler, bir zaman PKK terör örgütü. Kimi Yunan tehditi der, kimi İran'ı Suriye'yi Rusya'yı tehdit görür. Yani değil siyasi değişim aynı siyasi fikrin yönettiği devletimizde bakanlar değiştikçe politikalarımız değişir.
Bulunduğumuz stratejik konum, içimizde barınan sosyolojik gerçeklere uygun olarak komşularımız ile; kazan kazan ilkesine uygun, uyumlu, onların toprak bütünlüğünü onlarla birlikte savunacak kadar iddialı Devlet Politikalarımız olmalıydı. Yakın coğrafyamızın toprak bütünlüğünü bozan BOP gibi politikalara hizmet etmemeliydik. Komşuların toprak bütünlüğü bozulursa sıranın bize geleceği bilinmezlik değil çünkü.
Çocukluğumuzda "çatla patla Makarios! Kıbrıs bizim olacak" diye sloganlar atıldığını bu sloganlara eşlik ettiğimizi hatırlıyorum. Bu bir milletin çocuklarının 200 yıllık Yunan Megola İdea'sına karşı bir idea idi. Bugünün asosyal ve apolitik çocuklarını gördükçe kahroluyorum. Suç sadece onlarda değil bu; modern tabir ile onlara vizyon (hedef, ideal, ülkü) belirlemeyen siyasetçilerimizin suçu.
Millet olarak; adaletten, eğitimden, ekonomiden, insan haklarından, demokrasiden emin olmak ve kendimizi güvende hissetmek istiyoruz. Değişen iktidarlar bizi bu konularda endişeye sevk etmesin istiyoruz. Hiçbir siyasal hareketin değiştirmeyeceği enerji, gıda, ekonomi ve vatandaşına dünyada itibar sağlayacak dış politikalara ihtiyaç var. Artık devlet politikaları oluşturmak ve siyasilerin politikaları ile karıştırmamak gerekiyor.
