Bu hafta dilerseniz, şöyle bir hafızamızı yoklayıp, şimdilerde birbirinin içine geçirdiğimiz, taaa ilkokuldan üniversiteye aldığımız derslerde öğrendiğimiz kavramları yeniden hatırlayalım isterim…
“Devlet, belli bir ülke üzerinde yerleşmiş, zorlayıcı yetkiye sahip bir üstün iktidar tarafından yönetilen bir insan topluluğunun meydana getirdiği siyasal kuruluştur.” der, Siyaset Bilimci Münci Kapani Politika Bilimine Giriş adlı eserinde.
Devlet egemenliğini, hükümet, ordu, polis, mahkeme, meclis vs. gibi kurumlar aracılığıyla tesis eder.
Devlet’in, yasama, yürütme ve yargı organlarından oluşan bir teşkilatı vardır, hepimizin bildiği üzere yasama meclis aracılığı ile yürütme hükümet eli ile yargı ise bunları denetleyen bağımsız mahkemeler aracılığı ile uygulanır.
Devlet bir teşkilatlanma biçimidir, tarihe baktığımız zaman bizde ilk teşkilatlanma sistemini askeri anlamda Hun İmparatoru Mete’nin ordusuna getirdiği ondalık sistemi uygulaması ile görmekteyiz ki, Kara Kuvvetleri Komutanlığı’nın brövesinde tarih M.Ö. 209’dur.
2200 yıllık bir geçmişten bugüne kurulan onlarca Türk Devleti vardır, devleti meydana getiren insanlar, yöneticiler, hükümetler, kanunlar ve hatta rejimler bile değişmiş ancak devlet var olmaya devam etmiştir.
Hükûmet, dediğimiz olgu ise bir devletin yönetimi ve yönetimden sorumlu olan siyaseten seçilmiş topluluktur. Geçmişten bugüne Devleti yöneten hükûmetlerin neredeyse hepsinin başında ya imparator ya da monarklar bulunurdu. Çağdaş toplumların çoğunda ise hükûmetlerin başında, iktidarı babadan oğula devralmayan, nitelik ve niceliklerine istinaden halk tarafından seçilen ya da atananlar olur.
Sosyalizm, Komünizm, Teokrasi, Totalitarizm, Faşizm, Aritokrasi, Monarşi, Cumhuriyet gibi yönetim biçimleri vardır ki, şimdi buradan tek tek bunları anlatmak gibi bir derdim zamanım da yok maalesef, merak edenler araştırıp konu ile ilgili detaylı bilgilere ulaşabilirler.
İyice pekiştirmek adına bir kez daha tekrar etmekte fayda var; Devlet ile hükümet arasında en önemli fark devletin daim olması, belirli bir görev süresi olmasından dolayı hükümetin geçici olmasıdır. Seçimlerin yapılma nedeni bu değil midir, görevi sona eren hükümeti seçmek. Devlette böyle bir şey söz konusu olamaz. Hükümet devleti işleten bir mekanizmadır. Devletin kurumlarının halkın oylarıyla iktidara gelen hükümetler tarafından halk adına kullanması söz konusudur.
Yani basitçe devlet dediğimiz şey bir araçtır, hükümet ise o aracı belirlenen istikamete götürmekle sorumlu sürücüdür, aracın donanımlarına göre sürücünün yetersiz olmasından kaynaklı değiştirmek istemek, arabadan vazgeçtim demek değildir.
Millet; kelimenin etimoljik ve sözlük anlamları üzerinde durmadan, kısaca belirtmek gerekirse, çoğunlukla aynı topraklar üzerinde yaşayan, aralarında dil, tarih, ülkü, duygu, gelenek ve görenek birliği olan insanların oluşturduğu topluluk. Bir topluluğun Millet olarak adlandırılabilmesi için: ortak bir dilin konuşulması, tarihsel bir geçmişe sahip olması, şu an bir arada yaşayan bu topluluğun gelecekte de bir arada yaşama inancında olması, her bir bireyin birlik ve beraberlik içinde, ortak duyguları paylaşması ve kültürel ortaklık bulunması gereklidir.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin, 66. Hükümetinin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı seçenler, bu coğrafyada yaşayan Türk Milleti’dir ve bir sonraki seçimde 67. hükümeti seçeceklerdir.
Son olarak Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e kulak verelim; “Bugünkü hükûmetimiz, devlet teşkilâtımız doğrudan doğruya milletin kendi kendine, kendiliğinden yaptığı bir devlet teşkilâtı ve hükûmettir ki, onun ismi Cumhuriyettir. Artık hükûmet ile millet arasında mazideki ayrılık kalmamıştır. Hükümet millettir ve millet hükûmettir. Artık hükûmet ve hükûmet mensupları kendilerinin milletten ayrı olmadıklarını ve milletin efendi olduğunu tamamen anlamışlardır.” (Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Cilt II, s. 230)
“Türk milletinin tabiat ve adetlerine en uygun olan idare, Cumhuriyet idaresidir.” (Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, Cilt III, s. 74)
Görüşmek umudu ile…
o_karahan@hotmail.com