Tarih: 22.06.2013 19:28
CUMHURİYET ÜNİVERSİTESİ`NDE OLİMPİK TİCARET!
Bu hafta size bir soru sorarak başlamak istiyorum yazımıza; Cumhuriyet Üniversitesi rektörlük seçimlerinin en büyük yalanı ne biliyor musunuz? Hani o, meşhur, sürekli söylenen argüman; "efendim, rektör olursam şehirle üniversite arasındaki kopukluğu gidereceğim, bunun için elimden gelen her şeyi yapacağım!" yalan efendim, kocaman bir yalan! Bu kopukluğun, şehrimiz üniversitesinin Kızılırmağın ötesinde olmasından dolayı sadece ulaşım olarak algılandığını yeni anladığım için kendime ne kadar kızsam azdır. Hoş ulaşım açısından daha Fadlum Köprüsü sorununu çözülemedi ya, o da ayrı bir konu.
Evet son rektörlük seçiminde Sayın Kocacık`ın seçimi kazanması yönünde destek verdiğimi, verdiğimizi bilirsiniz ki bundaki en önemli faktör kendisinin, sosyal bilimler alanında bir bilim adamı olması hasebi ile bu birlikteliği, yani şehir ve üniversite arasındaki birlikteliği sağlayacağına inancımdır.
"ŞEHİR ve ÜNİVERSİTEYİ BİRLEŞTİRMEK" aklım yettiğince son 3 - 4 dönemin Cumhuriyet Üniversitesi Rektörlük seçiminin en büyük masalıdır kanımca. Kandık bu masala, insanız, seçimden buyana geçen bir yıllık süreç içerisinde bu nedenle kırdığım ve üzdüğüm insanlardan özür diliyorum. Haklarını helal etsinler, üniversiteyi şehirden, iyi okuyamayıp, analiz edemediğimizdendir. Görünen o ki Cumhuriyet Üniversitesinde yöneticiler değişse de mantık aynı mantık
"bizden olmayanlar üniversiteye giremez, hiçbir şeyinden faydalanamaz"... Bu saatten sonra, yaptığınız bir kaç etkinlikle göz boyamaya çalışsanız dahi beni kandıramayacaksınız.
Sen, üniversitenin sosyal yaşam alanlarını, kültürel ve sanatsal çalışmalarını, sportif alanlarını halkın kullanımına açmadığın sürece, o oluşturulmuş olan kast sistemi içerisine biz halkı dahil etmediğiniz, edemediğiniz sürece de o birlikteliği zor yakalar ancak siz çalar, siz oynarsınız...
Nerden mi geldik bu konuya, eminim bu konu senin şahsi konun diyebilirsiniz, ama eğer yazımı doğru okuyup, doğru yorumlarsanız konunun benimle alakası olmadığını göreceksiniz, buyurun;
10.06.2013 tarihinde Rektör Yardımcısı Ali ERKUL`un başkanlığında toplanan Cumhuriyet Üniversitesi Sağlık Kültür ve Spor Daire Başkanlığının, Olimpik Yüzme Havuzu fiyatları ile ilgili Sayın Rektör Kocacık`ında uygundur şeklinde onaylaması ile almış olduğu bir karar var; bu toplantıda Olimpik Yüzme Havuzu fiyatlarının yeniden tespit edildiğinden bahsetmekte.
Alınan karar neticesinde; Ücretli Seans (Seanslar 1,5 saat`dir) : C.Ü. Öğrencileri, C.Ü Koleji öğrencileri 4,50 Tl., C.Ü. çalışan ve eşi 5,00 Tl., Kamu personeli 6,00 Tl., Misafirler 7,00 Tl.
Aylık Kurs (8 saat üzerinden): C.Ü. Öğrencileri, C.Ü Koleji öğrencileri 75,00 Tl., C.Ü. çalışan ve eşi 100,00 Tl., Kamu personeli 150,00 Tl., Özel Kulüp ve Dernekler 125,00 Tl, Misafirler 175,00 Tl. Fiyatların devamında sauna fiyatları da ekli ama bize lazım olan bölüm yukarıdaki fiyatlar... Kurs denildiğine göre içerisinde Antrenörlük hizmeti dahildir sanırım.
Şimdi gelelim bizim konumuza; Yaşları 6 ila 11 arasında değişen yaklaşık 30 öğrenciden oluşan yüzme kulübü velilerince alınan "çocuklar Cumhuriyet Üniversitesi Olimpik Yüzme Havuzunda çalışsın" kararına saygı duyup, en azından çocuklarımız OLİMPİK bir havuzda çalışıp, o havayı soluyacak, yarışmalara katılınca yabancılık çekmeyeceği hissi ile kabul ettik hep birlikte.
Geldik Olimpik havuzaaa; 17 - 19 saatleri arasındaki Aile seansı uygun görüldü önce, sonra hemen ertesi hafta yeni bir fiyat düzenlenmesi yapıldı yeniden, bizler için. Ardından,
"çocukların havuzda su sıçratmaları" nedeni ile rahatsız olan ailelerin talebi ile 6 - 11 yaş arası çocukların antrenman saati 21`den sonraya alındı. Yaklaşık 4 - 5 aydır bu şekilde devam eden antrenmanlar neticesinde, geçen hafta yukarıda alınan fiyatlar tebliğ edildi bizlere... Antrenörlük hizmeti verilmeyen bir saatte, nerdeyse % de 200`e varan zam. 125 / 8 = saati 15,62 Tl. Son aldığım habere göre Sayın İdareciler! Büyük bir lütuf gösterip ücreti 107 liraya çekmişler...
Bu uygulamadan benim çıkardığım ve anladığım şey yukarıda da bahsettiğim üzere;
"bizden olmayanlar üniversiteye giremez, hiçbir şeyinden faydalanamaz"...
Yapılan son fiyatlandırma ve düşürülen çalışma saatleri ile havuzdan faydalanan ve faydalanmak isteyen Misafirlere, Dernek ve Kulüplere gizli bir ambargo mu uygulanıyor sorusunu akıllara getiriyor. Madem şehirdeki kulüplerden, derneklerden (kaç tane varsa) havuz çalışmaları için bu kadar yoğun talep var, ticari mantıkla bakarsak eğer fiyatları düşük tutarak tüm taleplere olimpik havuzun kapıları açılması lazım değil mi?
Fiyatlandırmanın ötesinde diğer bir sorun, Kulüp çalışması için antrenörlük hizmeti verilmemesinin de ötesinde, 6 - 11 yaş arası ilkokul çocuklarına atıl bir zaman olan 21 - 23 arasının çalışma saati olarak kulüplere verilmesi ki, bu; sistematik bir sindirme ve geri adım attırma harekâtıdır. Kulüp çalışmalarına gelen çocukların tamamı ilkokul öğrencisi olup bu durumun çocukları olumsuz etkilediğine ve yarı uyur uyanık çalışma yaptıklarına çok şahit oldum. Bu yıldırma politikasına rağmen o çocukların, sınıflarında başarı sıralamalarında en iyileri olduğunun da altını çizmek isterim.
Bunun yanı sıra; şu an havuzda, 21 - 23 saatleri arası Kulüp çalışmalarına katılan öğrencilerin birçoğunun velisi ya üniversite personeli ya da diğer kamu kurumlarında çalışmakta hal böyle iken bu Kulüp, C.Ü. Personeli ve Kamu Personeline uygulanan farklı fiyat uygulaması imtiyazından neden faydalanamıyor? Kulüp çalışmalarına katılan çocukların tek suçu, bir kulüp çatısı altında doğru ve tekniğine uygun yüzme eğitimi almak istemesi mi?
Olimpik Havuz, üniversitenin ve personelininse eğer ya dışarıdan kimseyi almayacak, üniversiteye komple bedava tahsis edeceksiniz, yok eğer biz Sivas`ta faydalansın diye bu tesisi kurduk diyorsanız, personel, öğrenci, diğer kamu kurum çalışanları ve misafir gibi farklı bir fiyat uygulamasına gitmeyerek ticari mantıkla işletmecilikten yapmaktan vazgeçeceksiniz. 6 - 11 yaş arası İlkokul öğrencilerinden teşkil kulüpten, normal öğrenci ücreti almayıp, gündüz uygun bir saatte çalışma yapmasına izin vermeyecekseniz eğer kapatın o havuzu gitsin.
Normal şartlar altında, sporcu yetiştirilen kulüplere, imkanlar dahilinde Üniversitelerin destek vererek kapılarını sonuna kadar açması gerekirken yapılan uygulama bunun tam tersi bir durumda. Yarın, belki Sayın Başbakanımızın da sık sık vurgu yaptığı ve ülke olarak talip olduğumuz 2020 Olimpiyat Oyunlarında yüzme dallarında Cumhuriyet Üniversitesini, o otuz ilkokul çocuğundan bir kaçı temsil edecek ama emin olun ben,
"gelecekte çocuklarımın Cumhuriyet Üniversitesi öğrencisi olmamaları! için elimden gelen her türlü fedakarlığı yapacağım."
2020 Olimpiyat Oyunlarına aday bir ülkenin Üniversitesinin spora ve sporcuya bakışının tamamen ticari olması Cumhuriyet Üniversitesinin şehirle bütünleşme hikayesini gözler önüne sermekte. Spora yapılan yatırımların bilimsel anlamda bire bir içinde olması, uygulama noktasında destek olması gereken bir kurumun yaptığı garip uygulamalar daha çok tepki toplar.
Evet kabul ediyorum bu gün, bu tesisler yetersiz ama Cumhuriyet Üniversitesi yarın belki Olimpiyatlarda kendi bünyesinde yarışacak geleceğin sporcularına yatırım yapmak istiyorsa ve idarecilerinin böyle bir dertleri varsa eğer sistemli bir çalışma ile atıl bekleyen spor alanlarını yeniden sportif çalışmalara kazandırarak, birçok engeli aşabilecektir. Bu arada nokta koymadan şunu da söylemekte fayda var, Olimpik Yüzme Havuzunun başına konusunda uzman olan bir kişiyi görevlendirmekle işe başlayabilir, bir güreş antrenöründen yüzücülerin sorunlarının çözümünü beklemek biraz tuhaf kaçmakta.
Sanırım meramımı anlatabildim, Cumhuriyet Üniversitesi ile ilgili yazdığım son yazıdır...
Orjinal Habere Git
— HABER SONU —