BÜYÜK ORTADOĞU PROJESİ VE GÜNEY DOĞU ANADOLU BÖLGEMİZ

Bugüne kadar defaatlerce dile getirilen bu projenin, resmi belgelerle ispatlanabilirliği olamamasına rağmen, basına yansıdığı kadarıyla BOP şunları ifade etmektedir:

İngilizcesi ??Greater Middle East Initiative?? olmak üzere; en batıda Fas`ın Atlantik kıyılarından, en doğuda Pakistan`ın kuzeyindeki Karakurum yaylalarına, Kuzeyde Türkiye`nin Karadeniz kıyılarından Güneyde Aden ve Yemen`e kadar uzanan bölgede yaşayan Müslümanlara demokrasi (!) getirme ve pazarlarını aktif konumuna almayı amaçlayan politik bir kuramdır.

Dünya petrol rezervinin yüzde 64`üne sahip olan Ortadoğu, ABD ve Batı için stratejik olarak oldukça öneme sahiptir. Bölgede sürekli devam eden köktendinci akımlar, terör örgütleri, kitle imha silahları, uyuşturucu, silah ve insan kaçakçılığı yapan örgütlü suç şebekeleri gibi sosyo-kültürel çatışmalar, bölgenin stratejik olarak tehlikeli konumda bulunmasında rol oynamaktadır. Tabi ki de hal böyle olunca Ortadoğu, ABD için ekonomik olarak çıkar sorunu teşkil etmektedir.

 Bu unsurların ortaya çıkmasının ve taraftar toplamasının asıl nedeni, bölge halkının içinde bulunduğu olumsuz ekonomik ve sosyal koşullar ile bölgede varlığını sürdüren antidemokratik rejimlerdir. Bunlar, terör faaliyetlerinin ortay çıkışının bir nedeni olarak görülebilir.

Eğer, ekonomik ve sosyal koşular düzelerek belirli bir refah düzeyine ulaşılırsa ve daha demokratik bir düzleme geçiş sağlanırsa, refah düzeyi yükselen Ortadoğu halkları, Batı`yı tehdit eden eylemlere destek vermeyecek, köktendinci akımlar zayıflayacak, terör örgütleri çökecek ve ucuz petrolün Batı pazarlarına istikrarlı biçimde aktarılması güvence altına alınacaktır. Bu da ABD ve AB için Büyük Ortadoğu Politikalarıyla mümkün olacaktır.Bu projede Türkiye? nin çok önemli bir yeri bulunur. Çünkü Anadolu üzerine kurulu olan topraklarda, oldukça verimli petrol rezervleri gibi zenginlikleri bünyesinde bulundurur.

Petrol ve doğal gaz, genellikle kaynaklarının ve tüketim yerlerinin taşınması ile ilişkilidir. Bu durumda Türkiye hem ana hat hem de ara hat görevi olarak kullanılmaya müsait zenginliklerin merkezidir.Mesela,  Bakû-Tiflis-Ceyhan Petrol Boru Hattı,   İran (dolaylı olarak Türkmenistan) doğalgaz hattı, Batı`da Bulgaristan sınırına bağlayan doğalgaz boru hattı, Azerbaycan, Mısır, Irak, Suriye doğalgaz hattı.

Bizim ülkemizde, Güneydoğu terörünün de benzer sebeplerden dolayı ortaya çıktığı söylenebilir fakat bu tür şiddet olaylarını ekonomik yetersizliklere bağlamak yetersiz olacaktır. Çünkü, terör faaliyeti içinde bulunanların çok ciddi askeri teçhizatla donanmış olduğu bilinmektedir.

Terör eylemlerinin belirli bir hedefi ve siyasi amacı vardır ve bu amaç, hedef gösterilen kişiler/ kurumlar tarafından bilinmektedir. Örneğin, 11 Eylül? de ikiz kulelere düzenlenen saldırılarda ve ülkemizde son zamanlarda Ergenekon davaları neticesinde asker tutuklamalarının ve İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek? in tutklanmasının ardından AK Parti genel merkezine, başbakanın halkı selamladığı balkona lav silahıyla saldırıda bulunulmasında ve Adalet bakanlığına düzenlenen saldırıda, gerekli mercilerce anlaşılması istenen mesajın olduğu söylenebilir.

Daha sonra yapılan araştırmalarda söz konusu eylemin DHKP-C gerçekleştiğinin tesbit edilmesi,asker tutuklamaları ve DHKP-C arasında nasıl bir korelasyon olabilir, sorusunu akıllara getirmiştir.

Ülkemizde, son zamanlarda bir nevi barış rüzgârları estiği söylenebilir. Bu durumun, şüphe yok ki terör örgütü ile devletin uzlaşması ile meydana geldiği söylenebilir. İki tarafında aralarında ne gibi anlaşma yaptığı şuan sırra kadem basmasına rağmen, medyaya yansıyan görüntüler neticesinde bazı çıkarımlarda bulunulabilir.

Örneğin, Diyarbakır? da, üstünde Kürdistan bayrağı olan tişörtlerinin satılmaya başlanması, bölgeye resmi olmasa da gayri resmi Kürdistan devleti kurulduğunun göstergesidir. Başından beri tüm terör faaliyetlerinin de, barış sürecinin de Büyük Ortadoğu Projesinin birer parçası olduğu söylenebilir. Ve nihayetinde BOP? un Türkiye kanadı da yürürlüğe girmeye başlamıştır.