Bu Ülke Böyle İşte

Bu Ülke Böyle İşte

Eşkıya dünya’ya hükümdar oldu sözü, boş söylenmemiş. Sözün,Hayret ve şaşkınlığın ifadesinin  bir sonucu olduğu muhakkak diye düşünmeden edemiyorum.
Durumların değişmesi sonucu hükümlerinde değişmesinin kaçınılmaz cazibesi cezp eder fert ve toplumları. Cezbe halinde bulunan topluluklar çoğu zaman akıl tutulması yaşarlar. Beklenen olması istenen ile gerçekleşen veya gerçekleştirilen olay ve olgular tepkiselciliğe neden olur. “ Ey insanlar biz sizlere akıl verdik, hiç akıl etmez misiniz.” Diye de tamamlar. 
Son iç ve dış politik gelişmeler ışığında olsa gerek ki, “ devletlular” yılların çözüm bekleyen sorunlarına parmak basarak” şıp” diye bir çözüm sunma hazırlığına başladıkları, hatta senelerce milletin ve devletin amansız düşmanı tanımladıkları politik ve silahlı örgütlerle temas haline oldukları, TBMM’de “ Kürtçe” selam alıp vermelerden tutun da, bilmediğimiz sular altından hangi söz ve mesajların verildiği  “ sır” iken. TBMM’de gurubu bulunan, aynı zamanda ‘PKK’nın iz düşümü şeklinde tarif edilen bir siyasal yapı mensuplarına isimler zikredilerek görüşme sağlandığı resmi kurumlarca ilan ve deklere edildi. “ Devletin âli menfaatleri” adına yapılan bu açıklamalar her Türk vatandaşını birebir ilgilendiren mahiyette olup. Her aklı başında veya aklı başında olmayan dahi söz sahibiyken, alt temeli olamayan bir, fizibilitesi yapılmayan bir çözüm reçetesi olarak sunuldu.
Bir rivayet anlatılır. Osman Yekeler hocam anlatmıştı. “ İki ermiş, şeyh vardır. Biri diğerine hediye göndermek ister. Müritlerinden birine görev verir. Uzak diyardan Şam iline halı gönderir. Sıkı sıkı tembih etmeyi de ihmal etmez. Sakın ha, halıları zayi etmeyesin, salimen teslim edesin. Emri alan mürit el pençe baş üstüne “ diyerek yola revan olur. Az gider uz gider, yolda parasız kalınca şeytan aklına girer ve halının birini satar. Bir güzel afiyetle yer. Uzatmayalım, şeyhe varır, yine el pençe divan, şeyhinin selam ve emanetini teslim eder. Şeyh dikkatle karşındakini dikkatle süzer. Sonra bir pencere önüne yaklaşır, efendi hazretleri diye seslenir. Ve sora r kaç tane emanet verdin, karşısından “iki” diye cevap gelince, geri dönerek soran gözlerle, ne oldu, der.”  Ulak, şaşkın vaziyette olmasına karşı “ Bu denli yakındınız bir birinize neden beni yordunuz” diye düşünür. Ne değinin pek önemi yoktur artık, kısadan hisse kapmak diye bir tümce vardır. Madem bu denli kolay ve basitti “Öçalan” denen eşkıya başıyla yirmi seneden fazla neden beklettiniz bu milleti.
Yeni durum yeni hüküm nasıl olacak. Yetmiş dokuzda başlayıp, iki bin yirmi dört yılına kadar geçen zamanın, yaşanan ölümlü, kalımlı ve katliamlı çatışmaları nasıl yorumlamamız gerekecek. Çok sorulu ve çok cevaplı ,politik ev ödevi olacak. Bu arada PKK’dan başka, devletin başına bela olan diğer örgüt ve mensupları ne olacak, nasıl bir çözüm bulunacak. PKK liderine kısıtlı veya serbest imkân sağlama işini kendi partili mensuplarınıza nasıl izah edeceksiniz. PKK’nın silah bırakması sonrası toplumla entegre edilmesi, rehabilitasyon süreci, suçluların af edilmesi, pazarlılar hangi konu başlıklarına yönelecek, zorlu bir sürecin, sıkıntılı bir politik durum oluşturacağı şimdiden belli .
Bu süreç nasıl gelişti, nasıl ve hangi evirerek politik masamıza geldi. Muhtemeldir ki, Suriye’de yaşanan, İsrail ve Gazze- Lübnan hattında yaşanan gelişmeler tetikledi. Muhtemeldir ki, Suriye üzerinde YPG destekli PKK ve türevlerinin aparat devlet kurulması hayalini önlemeye yönelik olduğunu tahmin edebiliyoruz. 
Ancak, gelişmeler Türkiye’nin böylesi stratejiyi gerçekleştirmeye imkân vermeyebilir ve Türkiye açıkta kalan futbolcu konumuna düşebilir. Olası strateji kârdan ziyade çok daha büyük zarar açması ihtimalini bünyesinde barındırıyor gibi gözüküyor. 
Her ne ise “ devletliler iyisini bilir” denir. Umarım ülke olarak karlı çıkarız, ancak kişisel fikrim bu tarz pazarlıkların doğru olmadığı ve sonuçlarının çetrefilli problemlere kapı aralayacağıdır. Ülkücü ve milliyetçi bir düşünceye mensup olduğumu belirterek, muhtemel planın stratejik bir yoksunluk içinde kalacağı fikri, hâkim bir düşünce benim için. Birden, beşten, ondan, yüzden, binden fazla kişinin aynı kuşku ve tedirginliğe duçar kaldığımız ve hoşnut olmadığımızdır. “Görelim devlet neyler” “ neylerse güzel olur. İzleyip göreceğiz. Kalın Sağlıcakla



Anahtar Kelimeler: Böyle