Cumhuriyet Üniversitesinde yaşanan göreve alma, görevde yükselme, ünvan verilme gibi uygulamalar artık yeter dedirtecek cinsten.
Yıllardır aynı uygulamalar devam ederken seçilen rektörlerin özellikle kendine yakın isimleri bir yerlere getirmeleri, siyasi iktidarın veya seçilmişlerin istekleri doğrultusunda kişiye özel kadrolar oluşturulması, hak edenlerin yıllarca dirsek çürüterek ömürlerini verdikleri ünvanlarını vermemeleri veya açılan bu kişiye özel kadrolarda mülakat yoluyla elenmeleri, görevde yükselmelerde yine sınav sonuçlarında üst sıralarda olanların mülakat gibi yanlış günümüz gerçeğiyle bir şekilde elenerek umutlarının tüketilmesi artık dur denilmesi gereken yapıya büründü.
Özellikle AK Parti iktidarı ile din ve vicdanın ağır bastığı şekilde yönetilmesi beklenen kurumlarda bu uygulamaların alenen yapılması akıllarda soru işareti bırakıyor.
Hak ettikleri ünvanların verilmediği isimlerin hem maddi hem manevi olarak yıllarca haklarının bir şekilde yenilmesi sonrasında bu uygulamaları yapanların vicdanlarının ne derece rahat olduğu bu yanlış uygulamalar sonrasında yaşadıkları hak kayıplarının hangi gerekçelerle yapıldığı da sorgulanıyor.
Yine Cumhuriyet Üniversitesinde yaşanan görevde yükselme sınavlarında puanları yüksek olan bir çok isim alt sıralarda yer alan isimler karşısında mülakat sonucu elendi. Yazılı sınavlarda başarılı olanların mülakatlarda nasıl elendiği ise büyük merak konusu.
Bir şekilde oturdukları koltuklara güç vererek adalet dağıtması beklenen isimlerin doğrudan insanların hem haklarının yenmesine göz yumması hem de gelecek umutlarını tüketmesi ise kamuoyunda büyük tepki ile karşılanıyor.
Artık insanlar eş, dost, akraba, siyasi bağ, koltuk sahibi yakını gibi bir çok nedenle birilerini liyakatten uzak bir şekilde kollanmalarından bıktıklarını dile getirmekteler.