Bozarmut tren istasyonu,somun sarısı binaları, gece tren ışıkları ile ışıl, ışıl yanan çocukluğumun şehriydi, evimiz gibi gördüğümüz yerdi. Kulağı bükülerek çevrilen siyah elektrik düğmeleri, musluğu çevrilince su akan, alışık olmadığımız çeşmesi,ilk gördüğümüz kalabalık yerlerdi.
Müdüriyet binası üstünde, müdür ve şef lojmanı, makasçı lojmanları, yol çavuşu lojmanı, yol işçilerinin dinlenme odası, malzeme deposu, aşağı makas başında mors alfabesi, kayıtlarının saklandığı,küçük depo,eşyaların ve hayvanların vagonlara yüklendiği rampa
Bozarmut tren istasyonu, 50 li,60 lı,70 li yıllarda, çok hareketli bir ulaşım merkeziydi. Dereköy, Sultan pınarı, Kellah, Şako, Ķürtçü, Dayılı,Tekke, Köroğlu, Mamaş, Davulbaz, Köyüm Zerk, gurbete,gurbetten sılaya bilet aldığı yerdi.Bilet alırken gelen çıt çıt sesleri. Kış aylarında trevez ve kömür kokuları, Yaz aylarında sıra sıra akasya ağaçları, kuşburnu, iğde ağaçları, dağ armudunun mis kokuları.
Gurbete gidenler, sılaya dönenler, askere gidenler, ağlayarak el sallayanlar, mendil sallayanlar, heyecanlar, sevinçler, aşklar ayrılmalar, kavuşmalar...
Sicimle sarılmış yatakla, tahta bavulla, deri bavulla, Adana'ya, Tarsus'a, Ankara'ya, İstanbul'a, Almanya'ya, diğer Avrupa ülkelerine, gidenler. Baharda şen gelen, sonbahar da, yol azıklarıyla gurbete koşanlar, uzak köylerden kağnı arabasıyla göçe gelenlerin uğrak yeri Bozarmut tren istasyonu,
Kenarları mavi, kırmızı desenli zarf içinde, sıcacık, sevgi dolu mektuplar, gelen mektuplar, giden mektuplar, renk renk tebrik kartları, "Er mektubu görülmüştür" damgalı,pulsuz asker mektupları, üzerine el yazısıyla " Sivas Çetinkaya arası, Bozarmut istasyonu, şef eliyle Zerk köyü" adresine gelen gurbet mektupları.
Kurtalan postası gelir, Doğu ekspresi gider, istasyon şefinin dispeçerinden ses yükselir.
" Alo alo, Karagöl kapı,
Anladım, Bozarmut Şimşek, 1423 sefer sayılı
Yolcu treni yolda. Anlaşıldı Karagöl kapı, tamam tamam, Bozarmut Şimşek "
Sesleri halâ kulaklarımızda.
Bozarmut tren istasyonu, çevre köylerin buluştuğu bir ticaret merkezi gibiydi, İstasyon büfesinde,her ihtiyaç temin ediliyordu. Kompartıman içinde saz çalıp türkü söyleyenler, Cemakan içinde, esans, çakı, tespih, ayna, tarak, kolunda destanlar, elinde çay tepsisi ile trene binen satıcıların ekmek kapısıydı.
Genç Cumhuriyetin, mühendislerinin, teknikerlerinin ustalarının, işçilerinin elleriyle ördüğü, zor şartlarda yapılan, lojmanların yıkılışını üzülerek izledim, kepçeyle vuruyorlar ,tuğlalar kırılmıyordu, köyde yıllar önce,büyüklerimden dinlediğim bir anektodu sizlerle paylaşmak istiyorum, " Tekke köyünden gelen, çayın üzerine köprü yapılacak, çevre dağlardan kağnı arabalarıyla taş getiriliyor, mühendisler ve uzmanlar bu taşlarla köprü dayanıklı olmaz, bu taşla Zerk köyüne okul yapalım diyorlar ve taşlarla köyümüzün okulu yapılıyor " Cumhuriyet insanları böyle zorluklarla ve aklın yolunu kullanarak çalışmış,bu kadar işleri başarı ile tamamlamıştır.
İSTASYON
İstasyon
Ağlayan çocuk geldi
Geçmiş zamanların
Hareketli-bereketli Bozarmut'u
Sıvaların dökülmüş
Pencerelerin sökülmüş
Dört duvarın direniyor
Ağlayarak köyüne giden
Uzakların konuğu çocuk geldi
Geldi; yürek ucu yanıyor
Kirpiklerine bulutlar dolanmış
İçinde soluğu olan
Bekleme salonu, soluksuz
Eli mektup kutusuna dokuntu
Bakışlarında anılar soğudu
Seyrelmiş insan yüzleri
Telgraf direklerinde ki kuşlar uçup gitmiş
Gözlerinde konaklayan
Yolcusu gelmedi
Trenin yokki gelsin
Hüzünle,anılarına ağlıyor
Senin yok oluşuna ağlıyor
Geldi ,altmış yaşında ki ihtiyar çocuk.
Çukurova'dan bir gencin Bozarmut istasyonuna cenazesi gelmişti, karlı bir kış günü karşılamaya gelenlerle, trenden inenlerin ağıtları istasyonu inletiyordu. Öğretmeninin mektubunu posta trenine getiren 10 yaşındaki çocuk köyüne ağlayarak gitmişti ( Yollar Karlıydı)
11 Temmuz 2015
Kemal SARIKARTAL
Şair-Yazar