BARUT KOKAN ÇOCUKLAR
Uykumun en tatlı yeriydi belkide , kulaklarımı yırtan bir çocuk sesiyle kan ter içinde uyandım
Kendimi biraz korku biraz endişe ile balkona attım...
Gecenin ayaz , gecenin buz kesen herhangi bir saatinde kalbim duracak gibiydi nefesimi hissetmiyor, bir yandan çığlığın geldigi yönü aramakta , yavrusunu kaybetmiş bir şahin misali tüm şehri tarıyordum soluksuz baykuş sesi eşliginde...
Havanın sogugu ve ağzımdan çıkan buzdan kristaller...
Sanki bu gece kendi doğdukları topraklarda nefes almaya korkan aş , ekmek bulamayan kevgire dönmuş harabe evlerinde birbirine kenetlenmiş , hayatta kalabilmenin mücadelesini veren savaş çocuklarının çığlıkılarıydı kulaklarımı yırtan ses...
Şafak sökmek üzere vakit onlar için aslında cok ta anlam ifade etmiyordu karanlık daha güvenli idi..
Havan mermisi ile yıkık duvardan sızan ışığa doğru gidip ürkekçe kafasını uzatıyor korku endişe tarifi mümkün diiil....
Sabah oldu keskin nişancılar elleri tetikte ya ekmek kuyrugunde ya su kuyrugunda aslında hayatta kalabilmenin kuyruğunda ki insanlar hedefte elleri tetikte bugun kac çocuğu anasız babasız bırakırız telaşasındalar belkide kendi aralarında sayı tutup iddaya bile giriyorlardı..
Savaş çocukları için gün ve günbatımı açlık , susuzluk , ölüm korkusu , yoksulluk aslında hepsinden önemlisi kendi doğduğu toprakta üç beş ülkenin kirli rant kavgası arasında ölümden cok bayragını hürriyetini kaybetme korkusu .. ama FİLİSTİN ama SURİYE yada hiç adını bile bilmediğimiz bir ülkenin savaş çocukları...