Siyasetin derin ve entrikalarla dolu gündeminde düşmeden koşana aşk olsun.
Evde, iş hayatında, okulda, çarşıda, pazarda nerede isterseniz siyaset birinci gündemimizde.
Herkes uzman, herkes ukela.
Bir de, iktidarın yanlışlarını eleştirmekten ziyade dikkati başka yerlere çekmeye çalışanlar var etrafta.
Salı gecesi TV?de Hasan Celal Güzel?i görünce inanın iğrendim.
Bir insan bu kadar mı iki yüzlü, bu kadar mı önce söyledikleri ile sonra söylediklerini inkar eder bir tavır içinde olur.
Ama oluyormuş.
Sen yıllardır devlet ve millet düşmanlığı yapacaksın, devleti tüm kurum ve kurulları ile yıpratmak için kanal kanal dolanacaksın, terörü ve teröristi cesaretlendirecek her türlü propagandayı yapacaksın, sonra da çıkıp akıl vereceksin.
Yemezler.
****
Bu sıralar bir deyim ortalarda dolanıyor: Barışın Dili.
Siyasetin içerisinde olan herkesin ağzında.
Sizi bilmem ama ben bu dili bilmiyorum.
Sadece, mürekkep yalamış bir fani olarak bir şeyler tahmin edebiliyor ve korkuyorum.
Eğer, bu dilden kasıt devlete ve anayasaya ait değiştirilemez hükümlerle oynamak, 2. bir anadil yaratarak farklı konuşan ve anlaşamayan, bu nedenle de dışa karşı bir ama içeride farklı yönetim altında olan Milletler yaratmak, sınırlar çizmek ise bunu şiddetle reddediyorum.
Hukuk, eğitim ve sağlık başta olmak üzere yaşanan fiyaskolardan ders almayan Hükümet, terörist başı ile yapılan pazarlıkların açığa çıkmasından sonra hala kuşa bak kuşayı oynuyor.
Onlar bizimle dalga geçiyor, AKP ye oy veren seçmende hiç bir şey olmamış gibi yıkımı seyrediyor.
Ya maça bakıyor ya da Suriye, Rusya ve Amerika?yı konuşuyor.
Hani, her boyayı boyadık, sıra fıstıki yeşile geldi ya.
İşte öyle.
Her şey, her yer güllük gülistanlık.
Bir elimiz yağda, bir elimiz balda.
Bu gün olmaz ise yarın başlarız artık tartışmaya, İsviçre Modeli, Belçika örneği diye.
Nasılsa, Barışın Dili?nin kodları birileri tarafından yazılmış: İhanet, Ayrışma ve Kan.
Bizlere düşen ise bunu okumak, konuşmak ve uygulamak.
Yoksa, Sam Amca elini kaldırmış tepemizde duruyor.
Seve seve olmazsa, döve döve olur der gibi bakıyor bize.
Tabii ki, yersen...