AZİZ NESİN

AZİZ NESİN

Geriye Kalan
İt Kuyruğu 
Yedek Parça 
Fil Hamdi 
Damda deli var
Koltuk 
Kazan Töreni
Deliler Boşandı
Mahallenin Kısmeti
Ölmüş Eşek
Toros Canavarı 
Rıfat Bey Neden Kaşınıyor

Ortaokul ve Lise yıllarında okuduğum ilk Aziz Nesin kitaplarından bazılarıdır.
İlk okuduğum kitabıyla başlayan Aziz Nesin sevgim artarak devam etti. Yeni çıkacak olan kitabını her zaman büyük bir merakla bekledim. Kitap çıktığında da, o hafta içinde mutlaka aldım ve büyük bir merakla okudum. Aziz Nesin de, artık benim vazgeçilmezlerimden birisi olmuştu.

Aziz Nesin, toplumun uğradığı haksızlıkları, insanımızın sorunlarını, açmazlarını, tuhaflıklarını, çelişkilerini, sıkıntılarını, kendine özgü bir mizah-gülmece anlayışıyla-diliyle kaleme alan çok değerli bir yazarımızdır…Toplumda görülen komik çarpıklıkları herkes; “Tam Aziz Nesin’lik bir durum” diye açıklamaya çalışır. Bu sözcük artık bir özdeyiş gibi hafızamıza yerleşmiştir.
“Rıfat Bey Neden Kaşınıyor” adlı hikayesinde, hikayenin kahramanı Rıfat Bey bir gün kaşıntıdan duramamaktadır. O gün yiyip içtiklerini gözden geçirir ve sonuçta kaşıntının sebebini bulmakta gecikmez. Evet kaşıntının sebebi yoksulların, garibanların temel besini-yiyeceği ekmekten başka bir şey değildir. Nasıl olur da bunu düşünememiş, akıl edememiş ve ekmek yemiştir!..

Aziz Nesin’in birbirinden güzel eserlerinin filmleri de yapıldı ve çok sevildi. Her zaman, hala sevilerek izleniyor. “Zübük” adlı yapıtında, öylesine can alıcı şeyler yakaladı ki, bugün de onları ibretle izliyoruz. Zübüklerden geçilmeyen ve eksilmeyen bir toplumuz maalesef…

Aziz Nesin’in kitap imza günleri gibi etkinliklerine gitmeye çalışır, kitaplarını imzalatırdım. Lise yıllarında, bugün de en candan arkadaşım İsmail İlbeyli ile, Ankara Çağdaş Sahne’de verdiği; “Yaşanılan coğrafyanın, iklimin insan zekası, kültürü, folkloru ve davranışlarına etkisi” gibi bir söyleşisine gitmiştik. Orada çok farklı ve çok güzel şeyler öğrenmiştik. Örneğin, Karadeniz doğasının ve ikliminin yöre insanını, mücadeleci, çalışkan ve yaratıcı yaptığını, oyunlarının hareketli, kıvrak horon olduğunu anlatmıştı. Dünyadan ve ülkemizden örnekler vermişti. Sıcak iklimin hakim olduğu yerlerin daha ağırkanlı ve daha tembel olduğu yönünde bilgiler vermişti…O sıralar, bir grup sözüm ona solcu fraksiyon, Aziz Nesin’e ajan vbg sözler sarfetmişti ve benim de canım sıkılmıştı. Elbette ki inanmıyordum bu gibi yaftalara. Söyleşi bittikten ve ortalık çekildikten sonra, İsmail arkadaşımla yanına geldik ve kendimi tutamadım, bu durumu sordum. O an, bugün de bütün canlılığıyla gözlerimin önündedir. O da, güler yüzüyle ellerini o zeki gözlerinin altına götürüp; “Bu gözlerde öyle bir şey var mı?!..” diyerek ve gülümseyerek yanıtlamıştı…

Aziz Nesin’in soyadı yasası çıktığında, kendi soyadını alırken gözlemlediği bir şey vardır. Bir bakar ki etrafındakiler; kendilerinde olmayan özelliklerin, niteliklerin tersini soyadı olarak alıyorlar. Ne kadar korkaklar varsa soyadlarını Cesur koyuyorlar. Yüreksizler Yürekli, vatan hainleri Vatansever, tembeller Çalışkan, dünyanın en cimrileri Eliaçık gibi soyadları alıyorlar…Aziz Nesin de bu duruma tepki olarak; “Her türlü yağmada sona kaldığım için, güzel soyadı yağmasında da sona kaldım. Bana, ortada böbürleneceğim bir soyadı kalmadığından kendime, ‘Nesin’ soyadını aldım.” gibi  Aziz Nesince mizahi sözlerle ifade eder. Kendi soyadıyla ilgili, “Nesin” soyadı bana ikide bir kendimi sorgulamayı, bugün kendine ne kattın, kendini geliştirmek için neler yaptın sorusunu da akla getirdiğinden, böyle uyarıcı bir soyadı aldım der…

Aziz Nesin tutumlu bir kişiliğe sahiptir. Savaş yıllarının, kıtlık ve zorlu yılların Anadolu’sunda yaşamanın getirdiği bir durum olmanın yanında, aynı zamanda gençlik ve daha sonraki yaşam mücadelesinde parasız ve işsiz güçsüz kaldığı günlerin verdiği bir özelliktir. 
Aziz Nesin, çok sayıda kitap yazmasını ve üretken olmasını da disiplinli olmasına bağlar. Askeri okullarda okumasının ve bir dönem subay olarak görev yapmasının kendisine kazandırdığı bir özelliktir disiplinli olmak. Aziz Nesin, çalışkanlığını ve üretkenliğini böyle izah eder.

Oğlu Ali Nesin’den hoş bir anı; Oğlu bir gün babasını ziyaret eder. Aziz Nesin de büyük bir memnuniyet içinde oğluna kahve yapmak ister. Dolapları karıştırır kahve kavanozunu bulur. Kapağını açar, kahve katılaşıp bayatlamıştır. Ali içmek istemez ama baba Aziz Nesin, kahveyi kaşıkla ezer-ufalar kaynatır ve  bir güzel içerler…Aziz Nesin her zaman tutumludur. Buruşmuş, ya da işe yaramaz görünen kâğıt parçalarını hiçbir zaman çöpe atmaz, onlara küçük notlarını yazarak değerlendirir. Bu özellik bende de vardır. En küçük bir kâğıt parçası, şeker paketi kutuları, paket kartonları benim için üzerine resim yapılacak malzemeler ya da not alınacak şeylerdir. Bazen tutumlulukla cimrilik karıştırılır. Cimrilik çok başka bir şeydir. Aziz Nesin’i fazla tanımayanlar, bazı tutum ve davranışlarından dolayı cimri olarak görürlermiş. O kendisiyle bazen “cimri Aziz” diye dalga geçermiş. Hiç cimri olan birisi, kimsesizler ve yoksul çocuklar için “Vakıf” açar, onlara bir yuva sağlar, yeme-içme barınma olanakları sunar, onları eğitim olanaklarına kavuşturur mu?!..

Aziz Nesin yürekli bir aydındır. O ülke sorunlarına karşı her zaman duyarlı ve tepkili bir kişiliktir. O, yoksul halkın sorunlarını kendisine dert edinmiştir. Memlekette yapılan bütün haksızlıkları dile getirip karşı çıkmıştır. Gerçek aydın olmanın getirdiği bütün belaları görmüş, yaşamıştır. Yıllarca hapis yattığı gibi, talihsiz ve yürekleri yakan Sivas yangınını da yaşamıştır…
Aziz Nesin, 30 yıl öncesinden bugünleri gören ve bizleri uyaran, ülkenin aydınlık bir meşalesi olmuştur.

Bir de O’nun meşhur “Memleketin yüzde altmışı aptal” sözü vardır…Yıllar önce Psikoloji Bölümünde okurken, ülkemizin en büyük psikiyatristlerinden hocamız Engin GEÇTAN’ın, kendi yazmış olduğu kitabın hem adı, hem de dönem dersimizin adı olan “Çağdaş İnsanda Normaldışı Davranışlar” dersinde bir konuyu işlerken, Engin Hocamızın bizim toplumun yarıdan çoğunun anormal olduğunu söylediğini ve örneklerle anlattığını hiç unutmuyorum. O, bir bilim insanı olduğu için daha yumuşak bir dille izah etmişti. Aziz Nesin ise bir yazar olduğu için, yazarlara ve sanatçılara has bir üslup- tavırla daha tepkili dile getirmişti…Tabi ki, bu iki kıymetli bilim ve edebiyat insanımız, Anadolu insanının bu halinin, çağımızın gerektirdiği eğitim-öğretim olanaklarından yoksun bırakılmalarından kaynaklandığını biliyordu. Ne yazık ki geçmişte Köy Enstitüleri’ni yok ederek, kapatarak halkın aydınlığa kavuşmasını engellediler…

Aziz Nesin’den kulağımda hoşça kalan sözlerinden bir ikisi; “İnsan, bir çalışırken güzeldir bir de gülerken.” “Kız çocuklarında en sevdiğim isim Gülşen’dir. İsmindeki gibi her zaman gülsün ve hep şen olsun diyedir.”

Aziz Nesin’in Atatürk’le ilgili yorumunu hiç unutmam; “Şimdiye kadar kime değer verdiysem, kimleri çok sevip, kimlere hayran olduysam onları tanıdıkça, daha yakından tanıyıp öğrendikçe sevgim ve hayranlığım azalmıştır. Mustafa Kemal Atatürk’ü ise tanıdıkça, yaptıklarını görüp öğrendikçe sevgim ve hayranlığım kat be kat artmıştır…”

Aziz Nesin toplumcu, hümanist kişiliğini “Nesin Vakfı” adı altında bir vakıf kurarak  perçinlemiştir. 
1973 Yılında kurulan Vakfın amacı, topluma yararlı bireyler yetiştirmektir. Ailelerin onayı ile ilkokul çağı ve öncesindeki çocukları İstanbul-Çatalca’daki Vakıf binasında kendi istekleriyle Vakıftan ayrılana ve kendi istekleriyle ayakları üstünde olgunluğa erişene kadar yetiştirir. Vakıf kırk dolayında çocuğa hizmet verecek kapasiteye sahiptir.
Nesin Vakfı’nın giderleri Aziz Nesin’in eserlerinin telif haklarıyla, gayrı-menkul gelirleriyle ve bağışlarla karşılanır.

Kısa yaşam öyküsü;
Aziz Nesin’in kısa yaşam öyküsü bile bir kitaplık yer kaplar. En kısacasını sunmaya çalışalım…Giresun, Şebinkarahisar’lı olan babası Abdülaziz Bey İstanbul’a taşınır ve bahçıvan olarak geçimini sağlar. Yazarımız, 20 Aralık 1916 Yılında İstanbul Heybeliada’da dünyaya gelmiştir. 
1924’de İstanbul Süleymaniye’deki adı, daha sonra İstanbul 7. İlkokulu olarak değiştirilecek olan, Kanuni Sultan Süleyman İptidai Mektebi’nde okudu. İki yıl Darüşşafaka Lisesi’nde okuduktan sonra, 1935’te Kuleli Askeri Lisesi’ni, 1937’de Ankara Harp Okulu’nu bitirip teğmen oldu. Son olarak 1939’da Askeri Fen Okulu’nu bitirdi. Bu dönemde de bir yandan Güzel Sanatlar Akademisi Süsleme Bölümü’ne devam etti.
Aziz Nesin Ankara Harp Okulu’nu bitirmesinin ardından asteğmen rütbesiyle orduya katıldı…
1944 Yılında subaylıktan ayrıldıktan sonra bir süre bakkallık, muhasiplik gibi işlerde çalıştıktan sonra Sedat Simavi’nin çıkardığı “Yenigün” dergisine girdi; daha sonra  Karagöz Gazetesinde yapacağı gibi redaktörlük ve yazarlık yaptı. Aynı yıllarda profesyonel oyun yazarlığı ve Tan Gazetesi’nde köşe yazarlığına başladı.
Yazar arkadaşlarıyla birlikte aylık dergiler çıkardı…1946’da Sabahattin Ali ile birlikte Marko Paşa mizah dergisini çıkardı ve büyük ses getirdi. Dergi dönemin politikacılarını ve tiplemelerini sözünü esirgemeden eleştirmeyi bilmiş, tüm baskıların ve defalarca kapatılmasının getirdiği zor koşullara karşın hedeflediği satış rakamlarına ulaşmıştır…
Aziz Nesin iki kez evlilik yapmış ve iki eşinden de iki çocuk olmak üzere dört çocuğu olmuştur.

Yazdığı yazılarla, çıkardığı dergiler ve kitaplarla tanınır olmakla beraber, muhalif-eleştirel yazılarıyla ardı ardına çeşitli cezalar, sürgünler, hapislere maruz kalmıştır…

Aziz Nesin, yazdığı kitaplarıyla sadece edebiyat-kültür adamı olarak değil, hümanist bir kişilik ve insan hakları savunucusu olarak, ülkemizde ve dünyada saygın yerini almıştır…

Aziz Nesin, söyleşi ve imza günü için gittiği Alaçatı’da 5 Temmuz’u  6 Temmuz’a bağlayan gecede, sabaha karşı geçirdiği kalp kriziyle hayatını kaybetti. Vasiyeti gereği hiçbir tören yapılmaksızın ve yeri belli olmayacak şekilde Çatalca’daki Nesin Vakfı’nın bahçesinde gömüldü…Aziz Nesin çok sevdiği Vakıf çocuklarının, gülüp oynadıkları, kır çiçekleriyle bezenmiş Nesin Vakfı’nın bahçesinde, sonsuz uykusuyla yatıyor…

Öykü, roman, oyun ve şiirin yanı sıra yazınsal türlerin hemen hepsinde; anı, deneme, günce, mektup, köşe yazısı gibi ürünler vermiştir.
Çok sayıda ulusal ve uluslararası ödülleri bulunan Aziz Nesin’in 130’un üzerinde kitabı vardır. Çok sevilen bazı kitapları:
Zübük
Gol Kralı Sait Hopsait
Şimdiki Çocuklar Harika 
Tatlı Betüş 
Hayvan Deyip De Geçme
Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz
Memleketin Birinde 
Hoptirinam
Biz Adam Olmayız
Kör Döğüşü 
Gözüne Gözlük 
İnsanlar Uyanıyor
Havadan Sudan

Son sözleri ilki şiir olmak üzere kendisine, Aziz Nesin’e bırakalım…

KENDİME ÖĞÜT
Uslanma hiç hep deli kal
Büyüme sakın çocuk kal
Es deli deli böyle kal
Son harmanında sevdanın 
Tüken toz toz savrula kal
Suçüstü bulmalı ölüm 
Ölürken de sevdalı kal…

“Dünyadaki en karlı ticaret din tüccarlığıdır. Sermayesi yalan, müşterisi cahildir.”

“Bazen insan öyle özlenir ki; özlenen bilse, yokluğundan utanır.”

“Ben bir simyacıyım. Gözyaşlarımı kahkahaya çevirerek dünyaya sundum…”

(Alıntılar; Vikipedi)



Anahtar Kelimeler: NESİN