Değerli Okuyucularımız, Sivas Cumhuriyet Üniversitesinde Yeni Rektör Ataması öncesi “Kim Zalim Kim Hakim” köşemizde sizlerle buluşmaya devam ediyoruz.
Bu hafta Rektör adaylarını konu edinmeden önce Alim Yıldız ve ekibinin yaptığı, atanacak yeni rektörün de başına bela olması muhtemel bir usulsüzlükten bahsetmek istiyoruz.
Sivas Cumhuriyet Üniversitesinde 2021 yılında yapılan maaş promosyon ihalesi neticesinde, 16.04.2021 tarihinde Yapı Kredi Bankası ile yapılan protokol kapsamında 15.06.2021 başlangıç tarihi baz alınarak 5 yıllığına üniversite personeline banka tarafından kişi başı 7.700 TL para yatırılmıştı. (Toplamda yaklaşık 42.000.000 TL). Bir yıl sonra ülkemizde yaşanan yüksek enflasyon sonucu, 22.09.2022 tarihinde banka ile ek bir protokol yapılmış, 30.09.2022 tarihinde üniversite personeline banka tarafından kişi başı 22.300 TL para yatırılmıştı. (Toplamda yaklaşık 123.000.000 TL).
Daha önceki gazete haberlerimizden hatırlayacağınız üzere; Alim Yıldız, kurumsal sosyal medya hesaplarında 15.06.2021 tarihinde personele yatırılan 7.700 TL’yi 30.09.2022 tarihine güncellediklerini, 30.09.2022 tarihinde yatırılan kişi başı 22.300 TL ile birlikte toplamda kişi başı 42.900 TL promosyon ödemesi yaptırdıklarını ima ederek şov yapmaya çalışmıştı. Hesap uzmanlarınca yapılan çalışmalar sonucunda ise 7.700 TL’nin hangi döviz veya enflasyon verisi ile güncellenirse güncellensin 22.300 TL ile toplanması sonucunda 42.900 TL’ye ulaşılamayacağı, açıklanan rakam baz alındığında kişi başı kayıp olan 3.000 TL’den toplamda yaklaşık 17.000.000 TL’lik bir kayıp olduğu ortaya çıkarılmıştı.
Personelin dolandırılma hikayesi bu suretle devam ederken aynı promosyon üzerinden kamunun da ciddi bir zararla karşı karşıya kaldığı ortaya çıktı.
Bilindiği üzere, bankalar ile yapılacak protokollerin süresi iki yıldan az beş yıldan çok olmamak üzere genelgelerle düzenlenmiştir. (20 Temmuz 2007 tarihli 26588 sayılı Resmi Gazete).
Alim Yıldız ve yönetimi ise 16.04.2021 tarihli protokolün geçerlik süresini ilk protokolde 15.06.2026, ikinci protokolde ise 14.10.2026 olarak düzenlemiştir. Genelge hükümlerine uymadan imzaladıkları bu protokoller şimdilerde başlarına dert olmuş gibi görünüyor. İlgili maaş protokolünün, yasal mevzuatı çerçevesince 16.04.2026 tarihinde sonra ermesi gerekmektedir.
Yalnız Alim Yıldız ve yönetimi ile Çok Meşhur Çok Muhterem Avukatları Hukuk Müşaviri Bahadır Kır’ın 2.protokolde kurumu büyük zarara uğratacak bir maddeye imza attıkları düşünülüyor. Öyle ki, imzalanan protokoldeki bir maddeye göre, protokol 14.10.2026 tarihinden önce kurum tarafından sonlandırılacak olursa banka ödediği tüm promosyonları, ödediği tarihten itibaren banka faiz oranının yüzde 50 fazlası bir oran ile, ödeme tarihinden geri ödenecek tarihe kadar iade alacak. Bahsi geçen meblağın ise bugün ki tutarı yaklaşık 1.613.000.000 TL(BirMilyar AltıYüzOnÜç Milyon Türk Lirası) . (42.000.000 TL’nin faiz dahil geri ödemesi 885.000.000 TL, 123.000.000 TL’nin faiz dahil geri ödemesi 728.000.000 TL)
İlgili protokolün genelgelere uygun olarak düzenlenmesi durumunda banka ile üniversitenin karşı karşıya geleceği aşikar. Banka, üniversite ile ikinci promosyon ücretini anlaşırken kendilerine vadedilen ilave 6 aylık hakkı da değerlendirerek teklif vermiş bulunuyor. Protokol süresinin 6 ay geriye alınması bankayı bu anlamda ciddi bir zarara uğratacaktır. Banka yönetimi, kurumsal hakları gereği bu durumu hukuka taşıyacaktır. Açılacak davanın banka tarafından kazanılması durumunda bankaya 1.613.000.000 TL’yi Alim Yıldız ve yönetimi kendi ceplerinden ödemelidir. Milletimizin bu tarz liyakatsizlikler sonucu oluşan kamu zararlarını karşılayacak 5 kuruşu dahi kalmamıştır. Promosyon tarihinin yasal mevzuatın dışına çıkılarak 14.10.2026 tarihine kadar devam ettirilmesi durumunda ise kurum personeli 6 aylık promosyon hakkını yitirecek ve bir kez daha mağdur olacaktır.
Anlaşılan o ki, Alim Yıldız ve yönetiminin liyakatsizliği hem personeli, hem bankayı, hem de hukuku mağdur etmektedir.
Peki bu Alim Yıldız ve yönetimi kimlerdir? Bu liyakatsizliklere imza atanlardan Hilmi Ataseven, Ünal Kılıç ve Ahmet Alim, bunca liyakatsizliği sanki başkası yapmış gibi şimdi de karşımıza rektör adayı olarak çıkmış bulunuyor.
Bugüne kadar kendilerinden ne gördük ki bundan sonra ne görelim…
Hilmi Ataseven, siyaseti sayesinde ulaştığı hiçbir makamda uzun süreli tutunamayan, inisiyatif alamayan, Alim Yıldız döneminde de usullü usulsüz hiçbir icraata ses çıkarmayan gölge bir isim. Rektör olursa nasıl bir yönetim izleyeceği gayet belirgin; vasat bir yönetim.
Ünal Kılıç, kızına Kayseri Üniversitesinde torpil yaptırdığı iddiaları üzerine “Kendi çocuklarımıza şehrimizi ve üniversitemizi haram hale getirmişken başka yerlerde rızıklarını aramalarına da mı engel olmak istersiniz” diyen; ardından kendi çocuklarına şehrimizi ve üniversitemizi hiç de haram hale getirmediği aksine kızının 2021-2022 yıllarında Sivas Cumhuriyet Üniversitesinde Ücretli Öğretim Görevlisi olduğu ortaya çıkan bir isim. Rektör olursa nasıl bir yönetim izleyeceği gayet belirgin; hısım, akraba ve onları kollama.
Ahmet Alim, dekanlığı döneminde Tıp Fakültesine akreditasyon kaybettiren, bir çok akademisyenin kurumdan apar topar kaçmasına vesile olan bir isim. Yeni hastanenin açılacağı rektörlük döneminde rektör olarak atanırsa nasıl bir yönetim izleyeceği belirgin; Alim Yıldız’a benzer; Ha kel Hasan, ha Hasan kel.
Değerli Okuyucularımız; şehrimizin siyasi yetkililerinin bu rektörlük seçiminde ince eleyip sık dokumalarını ve Cumhurbaşkanımızı doğru bilgilendirmelerini temenni ediyoruz. Aksi halde Hilmi Ataseven, Ünal Kılıç, Ahmet Alim gibi rektör adaylarıyla ve Hakan Yekbaş, Enis Baha Biçer, Bahadır Kır gibi idari isimlerle Cumhuriyet Üniversitesinden artık ne köy olur, ne kasaba. Bu kadar rezilliği örtbas edebilmenin hiçbir münasip yolu kalmamıştır. Gayrı en mantıklı yol, Alim Yıldız yönetiminde bulunan tüm isimlere dönüşü olmamak üzere kapıyı göstermektir.
Değerli Okuyucularımız, önümüzde hafta tekrar görüşmek dileğiyle, esen kalınız.