Yattığı yerden,orta çağ karanlığında yaşayan-çağ dışı şeriat yönetimlerini yerle bir ediyor...
İki büyük-köklü kulüplerimizden;Galatasaray ve Fenerbahçe Futbol Takımlarımızın Süper Kupa Finalini,Türkiye'de Ankara,İstanbul ve Samsun şehirlerimizden birinde oynama önerisini,ayrıca futbolseverlerin ve duyarlı insanlarımızın da aynı istemde bulunmasına ve bütün kamuoyu baskısına rağmen,Türkiye Futbol Federasyonu bu finali Suudi Arabistan'ın başkenti Riyad'da oynatma kararından vazgeçmedi.İşin ucunda ekonomi-para ya da başka nedenler olabilir.Her nedenle olursa olsun,bu iki güzide Kulübümüz ayaklarını sürüyerek de olsa gitmek zorunda kaldılar.
Suudi Arabistan devleti yetkili ve etkilileri;Yapılması gereken maçtan önce,sahaya Laik Türkiye Cumhuriyetini anımsatan ne varsa hepsini yasakladı!?..Nereden ve nasıl bir güçle cüret ediyorsa,İstiklal Marşımızdan Mustafa Kemal Atatürk'ün fotoğraflarına ve sözlerinin yansıtılmasına kadar her şeyi yasaklayıp karşı çıktı,hem de polislerini futbolcuların soyunma odalarına kadar sokarak...Bir deli soru aklıma geliyor;olacak bu ya,ABD'den iki takım gelip burada final oynasalar,böyle bir şey akıllarına gelip de cüret edebilirler miydi acaba?!..gelmediği gibi kuralları da ABD belirlerdi herhalde...
Dertleri derinde!..kendileri gibi müslüman olup da bütün islam dünyasında tek laik devlet;Mustafa Kemal ATATÜRK'ün Önderliğinde kurulmuş olan Türkiye Cumhuriyeti Devleti...Kendileri gibi Krallık ya da benzeri yönetimlere kötü örnek teşkil ediyor,işte bütün mesele bu!.bunu hazmedemiyorlar.
İki güzide Kulüp yöneticileri,Suudi'lerin hiçbir şartını kabul etmeyerek kendilerine yakışanı yaptılar;Atatürk ve Türkiye Cumhuriyeti değerlerinden taviz vermeyerek,müsabaka yapmadan ve de en büyük golü,Atatürk adına onların kalesine atarak dönüp geldiler...Zamanımızda,sanki her şeyin parayla satın alınabilir olacağı çok yaygın bir düşünceyken,Aslanlar ve Kanaryalar bunun böyle olmadığını sadece bizlere değil bütün dünyaya gösterdiler.
Milletin gönlünde-yüreğinde yaşayan ve daima yaşayacak olan Yüce ATATÜRK'e sahip çıkan iki takımın yöneticileri,Milletin duygu ve düşüncelerine ses olup dosta,düşmana bütün dünyaya haykırdılar.
Psikoloji Biliminin Filozofu diye adlandırılan İsveçli Carl Gustav Jung,bir tezinde "Toplumsal bilinçaltı" kavramını savunur.Öyle sanıyorum ki biz Türklerin de ortak bilinçaltları var...Şu yaşanan son durumda,neredeyse çeyrek asırdır bunca ayrıştırmaya,bölünmüşlüğe,birbirlerine düşman edilmiş,kamplara ayrıştırılmış olan insanlarımız,nasıl oluyor da ATATÜRK'e laf edilince bir anda bir araya geliveriyorlar...
Adnan Binyazar'ın Cumhuriyet Gazetesi,6 Ekim 2023 tarihli bir köşe yazısından alıntı yapmak isterim...
"Yıl 1936.İngiltere Kralı Vlll.Edward,Türkiye'ye geliyor.
Atatürk tarafından ağırlanıp uğurlanıyor. Kral Londra'ya dönünce Kraliyet Saray'ında tarihçilere ve düşünürlere sekiz saat süren bir yemek veriyor.Düşünür ve tarihçiler Kral'a,"Bize Mustafa Kemal Atatürk'ü anlatın diyorlar.Kral anlatıyor,herkes düşüncesini sıralıyor...Sözü ünlü Psikiyatrist Freud alıyor.Freud sözlerini Atatürk İçin sıralıyor:
"Hangi dilden,hangi dinden,hangi topraktan olursan ol,Atatürk'ü sevmemek mümkün mü? 'Aşk,duygular ötesi bir sanatsa Atatürk de bir insanlık sanatçısıdır' diyor. Kral, 'Neden böyle kesin ve keskin düşünüyorsun?' diyor,Freud,Atatürk esir aldığı komutanlara insanca davrandı,bayrakları çiğnemedi,çiğnetmedi. Esir halklara saygı duydu. O,sadece toprağını korudu. Ülkesini ve milletini sevdi,onlar için savaştı. Tüm insanlığa,mazlum milletlere örnek oldu. Emperyalizme dur dedi. Çağdaş düzeni kurdu. Özgürlükleri,inançların serbestliğini,kadınlara seçme seçilme hakkını,bilimi,doğanın korunmasını,sanatı ön plana çıkardı...Daha ne yapsaydı biz evrensel bilim insanlarına?..."
Yüceliğini bütün dünyaya kabul ettirmiş Atatürk'ü anlamak ve O'nun yolunda-izinde yürümek bizleri bahtiyar ediyor...
Türkiye Cumhuriyeti,asla Ortadoğu'nun çağdışı despotik-sultanlık sistemlerine benzemeyecek ve Büyük Atatürk'ün kurduğu Laik Cumhuriyet çağdaşlık yolunda ilelebet yürüyecektir...