Myanmar (Burma ya da Birmanya),Güneydoğu Asya`da, Andaman Denizi ve Bengal Körfezi kıyısında, Bangladeş, Çin, Hindistan, Laos ve Tayland arasında yer alan bir ülke.Bu ülkenin tarihteki adları Burma ve Birmanya.
Arakan, Myanmar?ın kuzeybatısında yer alan ve Rohingya?lı Müslümanların yoğun olarak yaşadıkları bir eyalet. Arakan Eyaletinin nüfusunun önemli kısmını ?Rohingya? Müslümanları ile Budist ?Rakhine?ler oluşturmakta. İslam, Arakan?da 8. yüzyıldan itibaren bölgeye gelen Müslüman tüccar ve dervişler vasıtasıyla yayıldı. Burada, 1430 yılında bir İslam devletinin kurulduğu ve bu devletin, 1784 yılında Budist krallık tarafından işgal edilmesine kadar yaklaşık 354 yıl bağımsız bir devlet olarak kaldığı bilinmektedir.
1948 yılından beri Budist Myanmar devletinin işgali altında bulunan Arakan?daki Müslümanlar, büyük baskı ve kısıtlamalar içerisinde yaşamlarını sürdürmeye çalışmaktadırlar. Bölgede Müslümanların evlenmeleri, seyahat etmeleri ve okumaları yasaktır. Müslüman çocukların sadece ilkokula kadar okuyabilmelerine izin veriliyor. Müslümanların seyahat yasakları o kadar geniş ki başka bir kasabaya ailelerini ziyarete gitmek için bile izin almaları gerekiyor.
Tarihte ?Burma?, ?Birmanya? adlarıyla yerini alan ülkeye ?Myanmar? ismi askeri dikta tarafından geçmişin sömürgecilik izlerini silebilmek için 1989 yılında verilmişti. Myanmar, nüfus yoğunluğu bakımından dünyanın 24., 676, 578 km2 yüzölçümüyle 40. ülkesi konumunda.Ülke, 1948 yılında bağımsızlığını ilan etmiş, 1962 yılında düzenlenen bir darbeden bu yana askeri bir vesayetle yönetilmekte.Kişi başına düşen 1691 Dolarla halk ekonomik bakımdan oldukça yoksul olarak yaşamlarını sürdürmeye çalışmaktadırlar.
Yaklaşık 60 milyon nüfusa sahip olan ülkede, 53.5 milyon Budist, 3 milyon Hıristiyan, 2.27 milyon Müslüman ve 300,000 Hindu yaşıyor. Bu da nüfusun % 89?unun Budist, %4?ünün Hıristiyan ve Müslüman olması anlamına geliyor aynı zamanda. Müslüman nüfusun en yoğun olarak yaşadığı bölge, ülkenin Kuzeybatısında ve Bangladeş sınırında yer alan Arakan Eyaleti.
Ülke, 1820?li yıllardan itibaren yüz yılı aşkın bir süre bir Britanya sömürgesi olarak varlığını devam ettirmiş.
Güneydoğu Asya?da yer alan bu yoksul ve mütevazi ülke, 2012 Mayıs ayından bu yana Dünya ve ülkemiz medyasında yer alan Müslüman azınlığına yönelik şiddetli ?etnik temizlik? haberleriyle oldukça yakından bilinir ve takip edilir oldu. ?cayır cayır? yanan Müslümanlara ait evler ve müthiş bir sefalet içerisinde bu soykırımdan kaçmaya ve canını kurtarmaya çalışan kadın, çocuk mülteci görüntüleri hafızalarımıza kazınmış değil, adeta ?çakılıp kalmış? durumda.
Pek büyük bir kısmımızın ne yazık ki dünya haritasında yerini bile bilmediğimiz bu ülkede Müslüman azınlığa karşı neden bu kadar yoğun bir vahşetin uygulandığı kamuoyumuz ve Dünya kamuoyu tarafından merak ediliyor. Milli Mücadele?ye Dünyada en büyük desteği veren Güneydoğu Asya Müslümanlarının uğradıkları bu büyük vahşeti ve trajediyi, ?elden bir şey gelmemenin? verdiği büyük çaresizliğiyle izliyoruz ne yazık ki. Mayıs 1012?de vuku bulan büyük soykırımdan sonra Başbakan Tayyip Erdoğan ve eşi bu ülkeye bir ziyaret düzenlemişti.
2012 Mayısındaki olayların patlamasının görünür sebebi; ?Budist bir kadına tecavüz edilmesi ve öldürülmesi? iddiasının ardından on Müslüman?ın öldürülmesi? olarak gösteriliyordu. Olayların fitilinin bu şekilde ateşlenmesinin ardından, Myanmar devleti tarafından desteklenip organize edilen Rakhine Budistlerince, Arakan?da binlerce Müslüman öldürülmüş, evleri yakılmış ve yüz binlercesi mülteci konumuna düşürülüp, insanlık dışı şartlarda yaşamak zorunda bırakılmışlardı. Bu kişilerin büyük bir kısmı Arakan Eyaletine komşu olan Bangladeş?te ?insanlık dışı şartlarda? kamplarda yaşamak zorunda bırakılmışlardı.
Ülkede Rohingya Müslümanlarına yönelik soykırım yakın zamanlarda tüm şiddetiyle yeniden başlamış gözüküyor. Yakınlarda internet sitelerine şöyle bir haber düştü:
<
>
Myanmar Devleti, Arakan eyaletinde yoğun olarak yaşayan Rohingyali Müslümanların bu ülkenin yerli halkı olmayıp, Bangladeş?ten gelen ?kaçak balıkçı göçmenler? olduklarını ileri sürerek bu azınlığı kendi ülkelerinin yurttaşı olarak kabul etmeye yanaşmıyorlar. Aslında Budistlerin Müslümanlara uyguladığı şiddetin arkasında Myanmar devletinin yönlendirici etkisini aramak gerekiyor. Olayları gerçekleştiren ?Lion Thein(Thein?in Arslanları)? ve ?969 Hareketi? gibi terör organizasyonlarının arkasında çok güçlü bir devlet desteği ve yönlendirmesi var.
Arakan?da ortaya çıkan çatışmaların zahiri sebebinin, farklı dinler arasında ortaya çıkan gerginleşmeler ve kutuplaşmalar olduğu ileri sürülebilir. Fakat olayları derinlemesine bir şekilde analiz ettiğimizde uygulanan soykırımın çok farklı boyutlarının olduğu gerçeğini kolayca müşahede edebiliriz. Olayların asıl sebebi; bu ülkede yer alan yeraltı zenginliklerinden ABD ve Çin?in pay kapma mücadelesidir. Yakın zamanlarda, Müslümanların yoğun olarak bulundukları 50 bin km2?lik ?Arakan/Rakhine? bölgesinde çok büyük petrol ve doğalgaz rezervlerinin bulunduğu ( 2 milyar 100 milyon varillik petrol ve 1 trilyon 2 milyar metreküplük gaz içeren rezerv) tespit edildi.
Söz konusu büyük miktarlardaki petrol ve doğalgazı, ABD kendi kontrolünde Arakan topraklarından boru hattı ile Bangladeş?in ?Cox Bazaar? limanından dünya piyasasına sunmak isterken, artan sanayileşme ile birlikte enerji ihtiyacı büyük oranda artan Çin, Myanmar devleti ile yaptığı anlaşma sonucunda döşediği ve ?Shwegaz Boru Hattı? adını verdiği petrol ve doğalgaz boru hattı ile petrol ve doğalgazı kendi ülkesine güvenlikli bir şekilde taşımak istiyor. Çin Devleti, büyük miktarlarda petrol ve doğalgaz rezervlerine sahip bulunan yerlerin ve bu petrol ve doğalgazı Çin?e taşıyacak boru hattının geçeceği yerlerin kendince geleceğini güvenceye alabilmek için bu bölgeleri Müslümanlardan ?temizlemek? istiyor. Müslümanlara yönelik şiddet uygulanarak bu bölgelerdeki Müslümanların kimisi öldürülecek, evleri yakılacak, buralardan sürülerek ?mülteci? konumuna düşürülecek, göçe zorlanarak bu bölgeler ?temizlenecek?. İşte, 2012 Mayıs ayından bu yana oldukça şiddetlenerek devam eden olayların ?arka planı? bu şekilde izah edilebilir.
Bu ülke, Çin, İran, Rusya gibi ülkelerin oluşturduğu ?Avrasya Bloğu? ile, başını ABD?nin çektiği ?Batı Blokunun?, çok acımasız ve kanlı bir şekilde tüm dünyada üzerinde devam eden ?enerji kaynaklarına hakim olma? mücadelesinin gerçekleştiği alanlardan birisidir. Tıpkı daha önceden Irak, Suriye, Libya ve Mısır?da olduğu gibi. Kaddafi?nin düşürülmesinden hemen sonra, alalacele Fransa?nın ve ABD?nin bu ülkeyle hemen petrol anlaşmaları imzalayıp ülkedeki petrol ve doğalgaz zenginliklerinden ?arslan payını? aldıkları, olayları birazcık takip eden herkesin gördüğü bir gerçekliktir. Her zaman olduğu gibi ?filler tepişirken, olanlar çimlere olmakta ve çimenler ezilmektedir.?!!!!!!!!!!
Güneydoğu Asya Müslümanlarıyla ilişkilerimizin tarihsel arka planına gelince: Osmanlı İmparatorluğu, tarihsel adı ?Burma? olan bu ülkeyle ilk tarihsel ilişkilerini 1870 yılında kurmuştur. 1905 tarihindeki resmi kayıtlardan; ? 1905 yılında burada bir fahri bir şehbenderlik(konsolosluk) kurularak, Hacı Mehmed Yusuf bin İsmail Sahib Efendi adlı bir tüccarın buraya ?fahri şehbender??olarak atandığı? bilgisi edinilmektedir. Bu tarihler; ?siyasi dehası ve öngörüsü? insanı hayretler içinde bırakan Sultan II. Abdülhamid?in saltanatının son zamanlarına denk düşmektedir.Büyük bir gürültüyle çökmekte olan İmparatorluğun kısıtlı imkanlarıyla, gerçekten de ?akla ziyan? çalışmalar gerçekleştiren Abdülhamid Han, ta Çin?e kadar olan Uzakdoğu ve Güney Asya ülkelerindeki Müslümanlarla yakın ilişkiler geliştirmiş ve Çin?de bir üniversite bile kurulmasına önayak olmuştu.!!!!!!!!!
Milli mücadele sırasında dünyada bu ?ölüm-kalım mücadelemize? hem maddi hem de manevi olarak en çok destek veren halklardan birinin de Güneydoğu Asya Müslümanları olduğu gerçeğini unutmayarak, Arakan bölgesinde yaşayan Müslümanlara hem devlet hem de halklar anlamında yardım elini uzatmamız gerektiği çok açıktır.