Bir kente hizmet etmenin çeşitli yolları var. Bazen bir yatırımcı olarak, bazen bir bürokrat olarak, bazen bir esnaf ya da bir yerde çalışıp hem ülkeye hem de memlekete katkıda bulunarak. Kente hizmet etmenin bir başka yoluda yazılı ya da görsel medyanın içinde yer almak. Aksiliklerin giderilmesi için, sesini duyuramayanların sesi olabilmek için medyanın içinde olmak, bazen kalem oynatarak bazen görseli işin içine katarak hizmet edilebiliyor. Sivas için konuşursak görsel ve yazılı medyamız ne kadar başarılı o kısmı tartışılır ama konumuz bu değil. Hele ki daha ilk yazıda hemen medyamızı eleştirmek daha doğrusu özeleştiri yaparak giriş yapmak şuan ki gündemle tamamen ters. Gündem dediysem terör sorunları nedeniyle yitirilen gençlerimizden ya da yanıbaşımızda Suriye?de olanlardan, balyoz davası sonunda ceza alan paşaların durumlarından bahsetmiyorum. Zaten bu konularda ulusal basında gece gündüz yorum yapılıyor. Ben Sivas özelinde dikkatlerden kaçan bir konudan bahsetmeyi uygun görüyorum. Gerçi bu yazı sonrası gerekli makamlardan bir cevap gelecek mi merak etmiyor değilim sonucu hep beraber göreceğiz?
***
Hepimizin malumudur ki Sivas?ın en büyük hastanesi Cumhuriyet Üniversitesi bünyesinde yer alan araştırma hastanesi. 832 yatak kapasiteli ve binlerce insana hizmet eden bir hastane. Yapılan birçok hizmet tabiki hem Sivas?a hem de bölgeye katkı sağlıyor. Emeği geçen herkese teşekkür etmek lazım. Ancak geçtiğimiz günlerde olan bir olay bütün dikkatlerin üniversite hastanesine çekilmesine neden oldu. Gerçi testi kırıldıktan sonra tokat atan çok olur ama biz yine de dilimiz döndüğünce olayı özetleyip, konuyla ilgili fikir beyan edelim. Olay şu, araştırma hastanesi psikiyatri servisinde yatan bir hasta kendini merdiven boşluğundan bırakarak beton zemine çakılıyor ve 17 günlük yaşam savaşını kaybediyor. Hastanın, özellikle psikolojik tedavi gören hastaların bu tarz davranışlar sergileyip hayatına son vermesi garipsenmeyebilir ancak burada garip olan şey, hastanın kendini bıraktığı boşluğun 8. katta olması. Hasta herkesin elinden kurtularak 8. Kata çıkmıyor, psikiyatri servisinin bulunduğu kat orası. Ölen kişi refakatçisinin elinden kurtuluyor ve kendini boşluğa bırakıyor. Ortada ne güvenlik var ne de o hastayı durdurabilecek bir engel. Özellikle akıl sağlığı konusunda sıkıntılı olan insanların ve gözetim altında tutulan insanların tedavi gördüğü servisin zemin kat yerine yüksek bir katta olması nasıl açıklanmalı. Akli ehliyeti olmayan insanlara nereyi gösterseniz orada yaşar çünkü ne yaşadığı şeyin farkındadır ne de neyi nasıl yaşadığının.
Şuan hastanenin psikiyatri servisinde yatan hasta sayısı 30?a yakın. Ama yatan hastaların tamamının rahatsızlık derecesi birbirinden farklı. Hangi hastanın ne zaman, nasıl bir tepki vereceğini kestirmek mümkün değil.Ve maalesef ölümle sonuçlanan bu tarz olaylarda ortada hesap verecek birilerini görmekte mümkün değil.
Hayatını kaybeden hastanın ailesi Cumhuriyet Üniversitesi Araştırma Hastanesi aleyhine dava açacak ki sonuna kadar haklılar. Şimdi sormak lazım, hangi akil yönetici psikiyatri servisinin 8. katta olmasına karar verdi ve bu uygulama hala devam ediyor. Aldığım bilgiler psikiyatri servisinin bulunduğu kattan kendini boşluğa bırakarak ölen insan sayısının çift haneli rakamlara ulaştığı. Ölüme giden insanları kurtarmak için gecesini gündüzüne katan bir kurumun, böylesine bir hata yapması ve bu hatada ısrar etmesi hangi cümleyle açıklanır ki?
Yetkilileri göreve çağırmak gerekir ama bu ülkede ne zaman göreve çağırılacak biri olsa mutlak suretle cevap aynıdır ,?aradığınız kişiye şuan ulaşılamıyor?. Bu kez durumun değişeceğini umuyorum. Umut fakirin ekmeği ya ummaktan başka çare yok haliyle. Olan ölene oldu tabi ve daha önce ölenlere. En büyük isteğimiz ölenlere yenilerinin eklenmemesi. Onlar duymamak için kulaklarını kapatsalarda bağıra bağıra yetkilileri göreve çağırıyoruz. Madem o hastane hayat kurtarmak için kuruldu, herkes görevini yapsın. Akıl sağlığını yerine getirmek zor iş illa ki ancak en azından onların can sağlığını muhafaza etmek gerekir.
***
Yıllardır Cumhuriyet Üniversitesi rektörlüğüne hep yakıştırılmıştır Prof. Dr. Faruk Kocacık. Nihayet hakettiği koltukta ve kendisini bu hassas konunun çözümü için adım atmaya çağırıyoruz. Ve tabi araştırma hastanesinin yeni başhekimi Prof. Dr. Ferhan Candan?ıda. Çünkü bölgeye hizmet eden bir hastanenin psikiyatri servisi için daha uygun bir mekan bulması çok zor olmamalı. Yatırım yapılması gerekiyorsa, hayat kurtarmak için alınan aletlere harcanan paraların bir kısmının psikiyatri servisinin zemine alınması için ayrılması yük olarak algılanmamalı.
***
Nefes alan her canlının önemli olduğunu ve saygı duyulması gerekliliği unutulmamalı. Biz toplum olarak bunları ihmal ediyor olsak da, bilimin beşiği olan yerlerde bu önem asla ve asla ihmal edilmemeli. İster akıllı olsun, ister akıldan yoksun olsun vesselam?
cemilduymaz@hotmail.com