AKADEMİSYENLERİN ELİ KOLU BAĞLANDI

AKADEMİSYENLERİN ELİ KOLU BAĞLANDI

Türk Eğitim-Sen Sivas Şube Başkanı Nuri Eryıldız dün Rektörlük önünde yaptığı basın açıklamasıyla akademisyenlerin ek ödeme dışında bırakılmasına tepki gösterdi. Eryıldız, ?İfa ettikleri görev itibarı ile ülkemizi daha ileriye taşıyacak; bilim, kültür, sa

Türk Eğitim-Sen Sivas Şube Başkanı Nuri Eryıldız dün Rektörlük önünde yaptığı basın açıklamasıyla akademisyenlerin ek ödeme dışında bırakılmasına tepki gösterdi. Eryıldız, “İfa ettikleri görev itibarı ile ülkemizi daha ileriye taşıyacak; bilim, kültür, sanat ve edebiyat dünyamızı geliştirecek ve geleceğimizi inşa edecek akademisyenlerimizin bütün sorunlarının çözümü için ihtiyaç duyulan kaynak, ayakkabı kutularında fazlasıyla mevcuttur” dedi.

Türk Eğitim-Sen Sivas Şube Başkanı Nuri Eryıldız dün Cumhuriyet Üniversitesi Rektörlük binası önünde yaptığı açıklamada 2014 yılı Bütçesinde Akademisyenlerin ek ödeme dışında kaldığını vurguladı.

Üniversitelerin, yetiştirdiği ve barındırdığı beyinlerle, sahip olduğu dinamizm ile yeni fikirlerin ortaya çıkmasına, yeni buluşlar aracılığıyla teknolojinin ve insanlığın ilerlemesine doğrudan katkı sunan eğitim kurumlar olduğunu belirten Eryıldız, “Bilim insanları, gelecek kaygısı taşımadan, herhangi bir dışlanmaya uğramayacağının bilinci içinde çalışma ve fikirlerini açıklama özgürlüğüne sahip olmak zorundadır” dedi.

“Akademisyenlerimizin üniversitelerin en önemli aktörleri, eğitimin uygulayıcısı olduğunu düşündüğümüzde, onlara ne yazık ki gereken değerin verilmediğini üzülerek görmekteyiz” diyen Türk Eğitim-Sen Şube Başkanı Eryıldız, “Akademisyenlerimizin sayısı yetersiz, ücretleri düşük, özlük hakları kısıtlıdır” dedi.

Eryıldız açıklamasında şunları kaydetti:

“YÖK gibi otoriter bir kurum, akademisyenlerimizin adeta elini kolunu bağlamaktadır.  Üniversite içi demokrasi işlememekte, üniversite çalışanları fikirlerini açıklarken çekinmektedir. Akademik yükselmelerde kriter, bilim olmaktan çıkmış, akademik unvanlar siyaset tarafından belirlenmeye başlanmıştır. Bütün bunların üzerine ekonomik sorunlar da eklendiğinde, akademik personel için bilimsel çalışma yapmak, toplumumuzun gelişimine katkı sağlamak, kalkınmanın itici gücü olmak imkânsız hale gelmektedir.

Maalesef akademisyenlerimiz, geçim kaygısı içerisinde bir dersten diğerine koşturmaktan proje hazırlamaya, bilimsel araştırma yapmaya, patent geliştirmeye zaman bulamamaktadırlar. Eşit işe eşit ücret sağladığı iddia edilen 666 sayılı KHK düzenlemesinde unutulan eğitim öğretim camiası, ülkenin en düşük maaş alan kesimlerinden biri haline getirilmiştir. Artırılmayan ek ödeme oranları nedeniyle ayrımcılığa tabi tutulan akademisyenlerimiz, ek gösterge, ek ders ve özel hizmet tazminatı yönüyle de pervasız bir ihmalin kurbanı olmuştur. 

Ağır ekonomik şartlar altında ezilen akademisyenlerimiz, toplu sözleşme masasında da yok sayılmış, ekonomik kayıplarının telafisine yönelik en küçük bir iyileştirme yapılmamıştır. Ücretlerin düşüklüğü nedeniyle genç beyinlerimiz ya daha yüksek getirili mesleklere yönelmekte ya da yurt dışı üniversitelere beyin göçü yaşanmaktadır.

AKP iktidarı, 2023 ve 2071 hedeflerini belirlerken bol keseden atmakta ama ülkeyi bu hedefe taşıyacak olanların akademisyenler olduğunu unutmakta, akademisyenlerimizi adeta ekonomik bir soy kırıma tabi tutmaktadır. Öyle ki, Türkiye’de akademisyenlerin maaşı Hindistan, Güney Afrika, Suudi Arabistan, Nijerya, Arjantin, Brezilya, Kolombiya gibi ülkelerin dahi gerisinde kalmaktadır.

Bu koşullarda ülkemizde en kıdemli profesör 4 bin 729 TL, doçent 3 bin 376 TL, yardımcı doçent 2 bin 706 TL, araştırma görevlisi ve okutman da 2 bin 395 TL maaş almaktadır. Hal böyleyken imzalanan toplu sözleşme sonucunda, üniversite çalışanlarımızın 2014 ve 2015 yılları da çalınmış, umutları yerle bir edilmiştir.”