Tarih: 05.06.2013 09:22

?CEMALEDDİN EFGANİ? DOSYASI

Facebook Twitter Linked-in

İslam dünyasında, en çok tartışılan şahsiyetlerden birisi de 19.yüzyılda yaşamış İslam düşünürü Cemaleddin Efgani?dir.Doğum yerinden başlayarak, milliyeti, mezhebi, düşünceleri, kurduğu irtibatlar, girift ve tezatlarla dolu kişiliği, kısacası tüm hayatı yoğun tartışmalara konu olmuştur: Kimileri onu 19.yüzyıl ?İslami Diriliş? harekatının büyük önderi sayarken, bazıları  ?Pan İslamizm? ideolojisinin arkasına saklanmış bir ?dinsiz? olduğunu ileri sürerler.Mısır Mason locasına bağlı bir kişi olduğu belgelerle sabitken, 19. yüzyıl anti-emperyalizm  İslami harekatın önderi sayılmıştır.19. Yüzyıl İslami ?yeniden doğuş? harekatının önderi ve teorisyeni sayılırken, tüm hayatı boyunca birkaç küçük eser dışında arkasında yazılı hiçbir şey bırakmamıştır.    1838 Yılında doğan Cemaleddin Efgani?nin nerede doğduğu, milliyeti ve mezhebiyle ilgili bulunduğundan araştırmacılar tarafından sonu gelmez tartışmalara konu olmuştur: Efgani?nin İran?ın Hemedan yakınlarındaki Esedabad?da dünyaya geldiğini dolayısıyla İranlı ve Şii olduğunu ileri sürenlere karşılık, onun Afganistan?ın başkenti Kabil?in Kuner kasabasının Esedabad köyünde doğduğunu dolayısıyla Afganistanlı olduğunu ileri sürenler de vardır.Fakat, kabul gören görüş Efgani?nin İranlı olduğu ve Şii mezhebine mensup bir kişi olduğu yönündedir. Araştırmacılar, Efgani?nin yaşamı boyunca(19. yüzyıl ortamı) İslam aleminde daha da kesif olan mezhepsel taassubdan dolayı ve ?Sünni? çevrelerde kabul görmeme korkusundan dolayı İranlı olduğu gerçeğini gizlediğini, ismindeki ülke mensubiyetini gösteren ?Efgani? mahlasını ancak 1869 yılından itibaren kullandığını belirtirler.!!! Künyesindeki(Seyyid Cemaleddin Muhammed bin Safder el-Efgani el-Hüseyni)  ?Seyyid? ünvanı ve ?Hüseyni? nisbesi, soyunun Hz. Hüseyin?e dayandığı iddasından kaynaklanmaktadır.Bilindiği gibi, soyunun Peygamberimizin torunlarından Hz. Hasan?a dayandığı düşünülen kişilere ?Şerif?, Hz. Hüseyin?e dayandığı düşünülen kişilere ?Seyyid? olarak adlandırılır. İlk öğrenimini alim bir zat olan babasından alan Cemaleddin, daha sonra Necef?te meşhur Şii müctehidi Şeyh Murtaza el-Ensari?den ders alarak yetişmiştir. Cemaleddin Efgani?nin ve en ileri gelen öğrencisi Mısırlı Muhammed Abduh?un fikirsel yapıları incelendiğinde; fikirlerinin ?neo-selefiyye(yeni selefiyecilik)? ile ?neo- Mutezileciliğin(yeni mutezilecilik)? tipik bir karışımı olduğu görülür.Selefiliğin tipik görüşü olan; ?İslami köklere dönüş ve İslamiyet?i Selef-i Salihîn`in anlayip yasadigi gibi anlayip yasama? iddiasıyla,  ?aklı bilimleri, felsefe, bilim ve tekniği ön plana çıkarma kaygılarını?  bir potada eritmeye çalışmışlardır. Cemaleddin Efgani, Osmanlı Sultanı Abdülaziz?in daveti üzerine 1869 yılında İstanbul?a gelir.20 Şubat 1870?de Darü?l-fünun?un açılışında ?son zamanlarda seyahat tarikiyle(yoluyla) İstanbul?a gelmiş olan Afganistanlı bir fazl ü kemal sahibi? Cemalettin Efgani?de, Arapça  bir açılış konuşması yapar. <>(1) Halka açık konferanslar geleneğini devam ettiren Cemiyet-i İlmiye-i Osmaniye, Darü?l-fünun?un açılışına elverişli bir hava yaratmak üzere açılıştan bir yıl önce Ocak 1869 tarihine rastlayan ramazan ayında yine halka açık konferansların verilmesine devam ediyordu.Darü?l-fünun?un açılış töreninden sonraki ramazanda da(Aralık 1869) bu konferanslara devam edilecekti.Verilecek konferansların onuncusunun konusu ?Fen ve sanatların ilerleyişi? üzerineydi.Tahsin ve Münif Efendiler, dizinin bu en önemli konferansını Cemalettin Efendi?nin vermesini kararlaştırdılar. Cemaleddin Efgani?nin konferansındaki konuşmasında yeralan ?nübüvvetin(peygamberliğin), sonradan çalışılarak kazanılacak bir sanat olduğu? doğrultusundaki sözleri, büyük tartışmalara sebep olur.Darü?l- Fünun kapatılır, müdürü Hoca Tahsin Efendi görevinden alınır, Cemaleddin Efgani yurtdışına sürgün edilir. Cemaleddin Efgani, 1871 yılında fasılasız sekiz yıl kalacağı Mısır?a gider.Kahire?de ?siyasi? ve ?ilmi? geniş bir ders halkası oluşturur.Efgani, burada  siyasi amaçları doğrultusunda kullanmak için önce ?Iskoç Mason Locasına? girer.Buradan atılmasının ardından ?French Grand Orient?e bağlı milli bir loca? kurar. Efgani, Mısır?da ayrıca gelecekte en ileri gelen öğrencisi ve çalışma arkadaşı olacak çok yetenekli bir kişiyle tanışacaktır: Muhammed Abduh. Abduh, ileride Mısır?ın İslami konularda dünyaca ünlü üniversitesi ?El-Ezher?in en ileri gelen öğretim üyelerinden birisi ve Mısır Müftüsü olacaktır. Muhammed Abduh, Cemaleddin Efgani?nin başlattığı ?reformist? akımın en ileri gelen temsilcilerinden birisi olacaktır.Abduh?un ?el-Ezher? de verdiği derslerden toplanarak öğrencisi Reşit Rıza tarafından 1927 yılında 12 cilt olarak yayımlanacak olan ve Kur?an?ı Kerim?in ?Pozitivist? bir tefsiri sayılabilecek ?el-Menar? tefsiri, tefsir eserleri içerisinde müstesna bir yere sahiptir.Abduh, bu tefsirde Kuran?da anlatılan   ?mucizeleri? kabul etmiyor ve onları zamanının bilimsel verileri doğrultusunda ?pozitivistçe? yorumlamalara tabi tutuyordu.Örneğin, Kur?an?da: ?Görmedin mi, Rabbin fil ordusuna ne yaptı! Onların düzenlerini perişan etmedi mi! Üzerlerine sürü sürü kuşlar gönderdi.Onlara sicilden taşlar atıyorlardı.Bu suretle onları yenmiş ekin yaprağı gibi yaptı.? şeklinde geçen Fil  suresi, o zamana kadar bütün müfessirler tarafından ?her birinin biri gagasında ikisi ayaklarında olmak üzere nohut ve mercimek büyüklüğünde taşlar olan kuşların attığı bu taşların, Kabe?yi yıkmaya gelen Ebrehe ve ordusundan kime   rastladıysa tepesinden girip aşağısından çıkmak suretiyle onları helak ettiği? şeklinde tefsir edilirdi.Ama Muhammed Abduh, Fil suresinde geçen kuşları sivrisinek, attıkları taşları da ?mikrop? diye tefsir etmiş ve bu mikroplardan dolayı Ebrehe ve ordusunun ?kızamık ve çiçek hastalığı? salgınından dolayı helak olduklarını ileri sürmüştür. Efgani, 1889 yılında ?gizli bir örgüt oluşturmak ve lideri olmak? suçlamasıyla bu ülkeden sınır dışı edilir.İngiltere?ye giden Efgani, burada fazla kalmayarak Paris?e geçer.1883 Yılında ünlü doğubilimci Ernest Renan?ın dünyaca ünlü Sorbonne Üniversitesi?nde verdiği ve ana tezi ?İslamiyet ilerlemeye engeldir? olan bir konferansın metninin ?Journal des Debats? adlı gazetede yayımlanmasının ardından, bu konuya ilişkin aynı gazeteye bir mektup göndererek bu ilginç tartışmaya katılır.Efgani?nin gönderdiği bu mektup, pek çok araştırmacı  tarafından bile ?bir İslamiyet savunması? zannedilir.Halbuki bu mektubun yayımlanmasının ardından, mektupta kullandığı ilginç ifadelerden dolayı ?tekfir  edilir(küfürle suçlanır)? .İlginç mektupta Efgani şu ifadelere yer veriyordu: <> <> <> <>!!!!!! <>!!!!!!! <>!!!!!(2) Cemaleddin Efgani?nin İslamiyet hakkında  ?tevil? edilemez  şekilde açık olan bu sözlerini düzeltemeyen bazı İslam araştırmacıları, bu mektubun ?sahte? olduğunu ve metinde ?utanmasızca tahrifatlar yapıldığını? ileri sürerek şeyhi işin içinden sıyırmaya çalışmışlardır.(Örneğin, Muhammed Hamidullah, Ernest Renan ve İslamiyet, İslam Mecmuası, Şubat 1958, sayı:14, s.5-7) Efgani, kendisine yöneltilen ?Hangi mezheptensiniz?? sorusunu şöyle yanıtlıyordu: ?Ben mezhep imamlarını kendimden büyük görmüyorum ki birinin yoluna gireyim?Bir meselede onlardan birinin görüşünü benimsiyorsam, birçok meselede muhalif kalabiliyorum.?!!!!!(3) Paris?te bulunan Cemaleddin Efgani, o sıralarda Beyrut?ta sürgünde bulunan öğrencisi Muhammed Abduh?u bir gazete çıkarmak üzere kendi yanına çağırır.Adını Bakara Suresi 256. ayetinden alan Urvetü?l Vüska(Sağlam Halka), 13 Mart 1883?te yayımlanmaya başlar, çeşitli baskılar ve engellemeler yüzünden ancak on sekiz sayı çıkabilen gazete, Eylül 1884?te yayınlarına son vermek zorunda kalır.Efgani ?İslambirliği(Pan-İslamizm)? fikrini, bu sıralarda geliştirmeye başlamıştır. İran şahı Nasırüddin tarafından ?baş vezir? yapma sözüyle İran?a davet eder.1886 Yılında bu ülkeye gider.Fakat, burada gözden düşerek 1890 yılında sınır dışı edilir. Efgani, bu olay üzerine tahriklerde bulunmuş, ağır sözler söylemiş, bu yüzden de daha sonra, 1896 yılında şahın ?Babi?ler? tarafından düzenlenen bir suikastle öldürülmesinden sorumlu tutulmuştur. 1892 Yılında II. Abdülhamid?in  çağrısıyla yeniden İstanbul?a gelir.II.Abdülhamid, uygulamaya koyduğu ?Pan-İslamizm? ideolojisinde Efgani?den yararlanmak istemektedir.Efgani?nin, Wilfred Scawen Blunt ve Edward G. Browne adlı iki ünlü doğubilimciyle (ve aynı zamanda İngiliz İstihbarat örgütü mensubu) irtibatları oldukça şüpheli bulunmuş ve Efgani?nin ?İngiliz ajanı? olarak suçlanmasına sebep olmuştur.(4 ) Efgani, İstanbul?daki yaşantısında sürekli göz hapsinde tutulmuş ve 9 Mart 1897 yılında kanser hastalığından vefat edmiştir.Sultan II.Abdülhamid, Cemaleddin Efgani hakkındaki düşüncelerini şöyle belirtiyordu: <>(5 ) Dipnotlar: (1)Niyazi Berkes, Türkiye?de Çağdaşlaşma, İstanbul, Yapı Kredi bankası Yayınları, 2002, s.239 (2)Ahmed Davudoğlu, Dini Tamir Davasında Din Tahripçileri, İstanbul, Bid?atlarla Mücadele Yayınları, 1978 , s.59-64. (3)Hayrettin Karaman, T.D.V. İslam ansiklopedisi, ?Cemaleddin Efgan? maddesi, c.X, s.460. (4) http://en.wikipedia.org/wiki/Jamal-al-Din al-Afghani (5)Abdülhamid?in Hatıra Defteri(Yayına Hazırlayan:İsmet Bozdağ), İstanbul, Kervan Yayınları, 1975, s.73-74


Orjinal Habere Git
— HABER SONU —