Her toplumun amaçlarından biri de topluma yararlı, başarılı, nitelikli, iyi bireyler yetiştirmektir… Çünkü bir toplumun bireylerinin sahip olduğu eğitimin niteliği, o ülkenin gelişmişlik düzeyini belirleyen bir ölçüdür. Bunun için günümüzde bilgi ve eğitim; gelişmenin, kalkınmanın, büyümenin ve saygınlığın en etkili aracı olarak görülmektedir.
Çağdaş toplum olmanın yolu yetkin bir eğitim ve öğretimin gerçekleştirildiği eğitim sistemlerinden, erken yaşlardan başlayarak çocukları düşünen, mantıklı, kabiliyetli kılmanın yolu da onların özel yeteneklerini ortaya çıkarmaktan geçmektedir.
Yararlı, iyi bir yetişkin olmanın yolu da öncelikle çocukluktan geçmektedir. Başarılı bir birey olmanın temelinde sorumluluklarını, kendi yetenek ve isteklerini, bilmek, özgüven sahibi olmak, sabırlı ve hedefine ulaşmak için doğru becerileri kazanma yeteneği yatar. Çocukluğunda mutlu olan ve aileleri tarafından bilinçli, görgülü, ahlâklı bir şekilde yetiştirilen çocuklar genellikle yüksek ve başarılı bireyler olarak hayata atılıyorlar. Bu tür özellikleri çocuğa kazandırma görevi de elbette anne ve babalara aittir.
Topluma sevgi ve saygı anlayışı içinde dürüst, empati kurabilen, hakkaniyeti gözeten, dostluğa, arkadaşlığa değer veren, güvenilir, ahlâklı, geleneklere, göreneklere sahip çıkan bir birey yetiştirmek kitaplardan öğrenilmemektedir. Kendisine ve başkalarına saygı duyan, doğru davranışlar sergileyen bir birey yetiştirebilmek için öncelikle ebeveynlerin okuyarak, araştırarak, gözlemleyerek, eğitimlere, kurslara katılarak kendilerini yetiştirmeleri, eksiklerini tamamlayarak donanımlı hale gelmeleri çok önemlidir.
Topluma yararlı, yetkin bireyler yetiştirebilmek için her şeyden önce ve en önemli olan sevgiyi koşulsuz vermek, söylemek ve hayatı paylaşmaktır. Çünkü hayatı yaşanılır kılmanın harcı sevgidir. Bir çocuk ailesi tarafından her şartta, olduğu gibi sevildiğini bilir, önemli biri olduğunu hisseder ise kendine saygısı ve inancı yüksek bir birey olur ve başarıya ulaşması da çok daha kolay olur.
Bugünkü ve yarınki neslin yetiştirilmesinde dini ve insanî donanıma da büyük önem verilmelidir. Yetişmekte olan bir gencin kendine zarar verecek arkadaş, olgu, olay ve maddelere hayır demesi için kültürel, dinî ve ahlaki değerleri hiç olmazsa yeter derecede bilmesi mantıklı sebepler üretmesini kolaylaştıracak, yanlış yapmasına engel olacak; maneviyatını güçlendirecek, boşlukta savrulmamasını önleyecek ve kendinden emin bir şekilde kararlarının ardında durmasını sağlayacaktır. Bu sebeple anne baba olarak çocuğun sadece bedensel gelişimiyle değil, ruhsal gelişimiyle de ilgilenmeli, maddi ihtiyaçlarının yanı sıra manevi ihtiyaçlarını da gidermeye çalışmalı, ihmal etmemelidir. Ayrıca ebeveyn olarak dürüstlük, sadakat, vefa, sorumluluk gibi önemli ve güzel erdemler hakkında çocukla-gençle konuşulmalı, ona helâl ve haram bilinci aşılanmalıdır.
Hiç bıkmadan, usanmadan, uğraş vererek, doğru değer yargıları oluşturarak, kadim değerlerimizle yoğrulacak bir eğitim anlayışının ailelerden başlayarak toplumun bütün kesimlerine hâkim hale getirilmesiyle;
“Ben kimim?”,
“Ne yapmak istiyorum?”,
“Hayatta elde etmek istediğim ne-neler?”,
“Elde etmek istediklerime ulaşmak için seçeceğim yol ne?” gibi sorulara verilecek cevaplarla hayatı şekillendirilmeye çalışmalı; bu ve benzer soruları sormadan, değerler konusunda bilinç kazanmanın zor olacağı görülmeli, insanların davranışlarını değerleriyle ortaya koyacağı gerçeği görülmelidir.
Topluma yararlı, başarılı, nitelikli ve iyi bireyler yetiştirmenin temelinde sanıldığı gibi sadece motivasyon değil disiplin de yatar. Toplumsal değerleri bu şekilde içselleştiren bireyler, bu değerlere içtenlikle sahip çıkarlar.
Bu manada;
Topluma yararlı, nitelikli, sağlam karakterli, ahlâklı, özverili, bilinçli bireyler yetiştirme çabasının temelinde ruhen, bedenen, zihinsel ve duygusal olarak sağlıklı;
aile, iş, sosyal hayatın içerisinde aktif, mutlu, başarılı, birey olan; kendisi ve çevresiyle barışık;
kendi kararlarını kendisi verebilen, kendine güvenen, sorumluluk bilinci gelişmiş;
kendisi, ailesi, yakınları, çevresi ve toplumla iletişimi güçlü;
doğru ve objektif gözlemleyip gerektiğinde analitik çözümler üretebilen, soyut düşünme becerileri gelişmiş;
toplumsal ve evrensel ahlâk kurallarını benimsemiş, bu kurallara uyan, sevgiyle dolu, saygılı, güvenli, huzur bulunan, hoşgörülü;
insanî ve ahlâkî değerlerle donanımlı;
edebiyat, sanat, spor, kültür, estetik alanlarından biri ya da birkaçıyla ilgili;
vefa duygusu olan, her zaman ve her ortamda öfkesini yenebilen;
sevgi dolu, sevgisini ifade edebilen, inanç ve değer yargıları oluşmuş;
okuyan, dinleyen, araştıran, soran, sorgulayan, öğrenen, anlayan ve anladığını en iyi şekilde ifade edebilen;
hemen hemen her alanda donanımlı olmaya çaba gösteren, doğru gözlem yapabilen, aşırı ön yargılı olmayan, doğru yerde doğru tepkiler verebilen;
Zamanı boşa harcanmayan, boş ve yararsız işlerden uzak duran, hata ve yanlışlardan dönmeyi bilen;
Teknolojiye hâkim olmakla, teknolojiye mahkûm olmak arasındaki dengeyi iyi ayarlayabilen bir çaba, çalışma içinde olan bireylerin yetişmesi hedeflenmelidir.
"'Beşikten mezara kadar ilim tahsil ediniz.' diyen bir Peygamberin ümmeti olarak her yaş grubundaki insan okul hayatının bitmesiyle öğretim ve eğitim hayatı da bitmemeli öğrenmeye, yeni bilgiler edinmeye devam etmelidir.
Gençlere karşı ebeveynler ve toplumun içindeki diğer yetişkinler gerçekçi olmayan tehditler, şiddet ve hakaret içeren tepkiler yerine net kurallar belirlemeli, soğukkanlı ve akıllıca adımlar atmalıdırlar.
Unutmamalıdır ki, çocuğun-gencin sosyal modeli annesi, babası ve çevresindeki yetişkinlerdir. Çocukları gençleri asıl şekillendiren, annenin, babanın, büyüklerin hâl, hareket, davranış ve onlarla kurduğu iletişim biçimleridir.
Aile ve okulda verilecek sağlıklı bir eğitim sistemi, beraberinde güçlü ve nitelikli bir nesli ve tabii ki güçlü bir toplumu da meydana getirecek; sosyal, ekonomik ve kültürel anlamda gelişmeye katkı sağlayacak, demokratik değerlerin benimsenmesini hızlandırılacak ve toplumsal hoşgörü ve dayanışmayı artıracaktır.
Hazreti Ali’nin çok şey ifade eden sözüyle noktayı koyalım. “Çocuklarınızı sizin yaşadığınız çağa göre değil, onların yaşayacağı çağa göre yetiştirin.”