Bekleyenin değeri bekletenin değeri dir…
Bu hayatta kutsal bekleyisler vardır; masum bekleyişler vardır. Hüzünlü bekleyişler vardır. En zor bekleyiş ise beklediğinin gelemeyeceğini ya da gelmeyeceğini bile bile beklemektir. Dokuz onbeş treni de zaten böyle bir konuyu ele alır değil mi...Çocuklara gelelim; onlarin bekleyişi en sabirsiz bekleyişdir. bisikletinin tekeri inen bir çocuğun tamirci deki sabırsızliği ya da telaşı her halde iyi bir örnek değil mi? Trenler, beklenir sevgililer beklenir, çocuklar beklenir. Beklemek güzeldir işte lakin beklediğiniz uğurladiğınizdan farklı bir hal almışsa o da ayrı bir acı tabi ki...Kediler kitabıni okuyup evine bir kedi alan,Bir okuyucuya rastladım geçenlerde. Dedesinin tren bekleyişleriyle konuya giriş yaptı. Üç gün tren garında bekledigini ve kendisinin de benzer bir umutsuzluğa nasıl düştüğüne geldi konu. Kediler kitabindan sonra yazarına kitap imzalatma için kedisini kucağına alıp Tüyap in yolunu tutmuşKediler dediğimiz kitap öteki canlar kitabı yazarimizda Beşir Ayvazoğlu imiş. Sayın Ayvazoğlu trenleri ve sabırlı bekleyiş konularının dışında ciddi biyografiler üretmiş bir yazar bizde şaşırdık. Ayvazoğlu için imza bekleyen okurlarini bekletmek önemli olmayabilirdi. En büyük arzusu Paris li yazarlar ve sessiz okuyuculari da olabilir. Lakin bizde yazarlar okurlarla büyür. İşte gün boyu okurlarını imza için bekleten Ayvazoglu nun niye gelemediği hala sırrını koruyor.Bir tahminde bulunalım mi, Bursa İstanbul arasina hızlı tren gelememesi yazarımızın canını sıkıyor muş, son not öteki canlar kitabını alıp kedileri sever ve yazarınizj imza için beklerseniz şimdiden söyleyelim Ayvazoğlu nu gelmesini umut etmeyin hayal kırıklığı yaşarsınız birde kibir kalbi çürütür derler di değil mi. En değerli yazarlar zihinlerde kalanlar değil kalbe dokunanlardir.