(DİMYAT'A PİRİNCE GİTMEK!... )
Babaannem derdi ki:
"Fasulyenin BOŞU da KURTLUsu da,
suya girince kendini gösteriverir ...
Onlar da yettiğinde fasulye idi ama
KURTlansa da, DOLmasa da,
yine de kendini NİMETten sayıverir...
Hele bir suya giriversin!
Kurtlular, boşlar “Ben burdayım!” deyiverir…
Eeeee, sonra AŞ için, iş KEVGİRE kalıverir...
Yanına da pilav lazım!
Kendi bulgurunu görmeyip de DİMYAT'a pirince giden
evindeki bulgurdan da oluverir!
Bulgur bu; o da nemlenmez mi?
O da kurtlanmaz mı?!
Bulgurun ceremesini,
(akılsız kasabın, gerisine kaçar da masadı),
GÖZÜ DIŞARIDA OLAN, açlıkla ödeyiverir!
Akıllıyı arkada tutma, akılsızı kılavuz etme kızım !...
Yoksa o başın cezasını en çok sen çekersin !...
Akılsız it yolda eninde sonunda kocar da;
sonra sen akılsız kafanı “hangi taşlara vurayım?” dersin!...
Tatsız aşa tuz neylesin?
Akılsız başa söz neylesin?
Ölü, aştan, türbe taştan medet umar mı?
Aklını yolda mı buldun sen?
E ben sana, daha ne diyim?...”
MERAL DEMİR
S/ÖĞÜT-Babaannem Derdi ki 6 isimli kitabından
Foto:
....
DİMYAT:
Mısır’da, Süveyş Kanalı ağzında ve Portsait yakınlarında bir iskeledir. Eskiden Mısır'ın meşhur pirinçleri, ince hasırdan örülmüş torbalar içinde buradan Türkiye'ye gelirdi.
Vaktiyle Anadolu’da pirinç yetiştirilmezken, en iyi pirinç Mısır’ın bir liman kasabası olan Dimyat’tan gelirmiş. Kârı da buğdaya göre oldukça yüksekmiş. O yüzden birçok çiftçi buğday yetiştirmektense pirinç getirip satmayı tercih etmeye başlamış.
Bu çiftçilerden biri, kendi buğday tarlasını satmış. Aldığı parayı yol parası yapıp Dimyat’a pirinç almak için yollara düşmüş. Daha o Dimyat’a varamadan bindiği gemiyi, Akdeniz’de Arap korsanlar yakalamış. Diğer yolcularla birlikte adamcağızı soyup soğana çevirmişler. Tabii pirinç almak için sattığı koca tarlanın parası da böylelikle uçmuş gitmiş.
Çiftçi bin bir zorluk içinde kös kös memleketine dönmüş. Geldiğini duyan arkadaşları ziyaretine koşmuş.
“Ee hayırlı olsun, sen de pirinç tüccarlığına başladın demek. Yakında köşeyi de dönersin artık” demişler.
“Ne köşeyi dönmesi!” çiftçi omuzları düşerek, “Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan da oldum” demiş.