Tarih: 01.12.2025 21:13

Çanakkale’de Zamanın İzleri

Facebook Twitter Linked-in

Çanakkale…
İçinde hem hüzün hem gurur duyduğumuz, her adımda tarihin nefesini hissettiğimiz o eşsiz şehir.
"Çanakkale geçilmez!" sözü, sadece bir cümle değil; bir milletin var oluş hikâyesidir. Yedi düvele karşı şehitlerimizin verdiği destansı mücadele, döktükleri kan, bugün hâlâ gelinciklerin kırmızısında yaşamaya devam ediyor.

Bu topraklarda dolaşırken, Mehmet Âkif Ersoy'un o unutulmaz dizeleri ister istemez kulaklarınızda çınlıyor:

"Şu Boğaz harbi nedir? Var mı ki dünyada eşi?
En kesif orduların yükleniyor dördü beşi…"

Ve sonra düşünüyorsunuz…
On beşlileri, kınalı kuzuları, bir daha geri dönemeyeceğini bile bile cepheye koşan yiğitleri…
İşte bu yüzden Çanakkale, gezdiğimiz hiçbir yer gibi değildir. Anlatılması zor duygular.

Ben de daha önce şehitlikleri ve anıtları ziyaret etmiş, bunu bir vatan borcu olarak görmüştüm.
Bu kez ise başka bir pencere açmak istedim ve günümü müzelere ayırdım. Çünkü bu şehrin ruhu sadece savaş meydanlarında değil, müzelerinde de saklı.

Çanakkale Kent Müzesi

46 yıl boyunca "Emek Otel" olarak hizmet veren bina, 2004'te belediye tarafından satın alınmış ve uzun bir restorasyon sürecinin ardından 6 Mart 2009'da Kent Müzesi ve Arşivi olarak kapılarını açmış.

Müze üç kattan oluşuyor ve her kat, kentin başka bir yüzünü ziyaretçilerle buluşturuyor:
• Süreli Sergiler – Zemin Kat
• Kalıcı Sergiler – 2. Kat
İki ayrı salonda "Tarih Kitabı" ve "Anılar ile Kent" temaları işleniyor.
Efsanelerden antik dönem yaşamına, Osmanlı'dan 1915 Savaşları'na kadar uzanan bilgi panoları oldukça etkileyici.
Ayrıca seyyahların kentle ilgili notları, bağışlanan objeler ve onların hikâyeleri, geçmişten bugüne uzanan bir yolculuk sunuyor.
• Toplantı ve Etkinlik Alanları – 3. Kat

Kent Müzesi ücretsiz. Herkes için ulaşılabilir bir kültür ve tarih alanı yaratılmış.

Çimenlik Parkı ve Askerî Müze

1915 Çanakkale Deniz ve Kara Savaşları'nı derinlemesine öğrenmek isteyenler için adeta açık hava ve kapalı alanın birleştiği bir tarih sahnesi burası.

Çimenlik Kalesi (Kale-i Sultaniye), Çanakkale Boğazı'nın en dar olduğu yerde Anadolu kıyısında inşa edilmiş.
Kale, 1461-1462 yılları arasında Fatih Sultan Mehmet tarafından boğazın güvenliğini sağlamak amacıyla yapılmış.
Surların içerisinde, "baruthane" olan mekân bugün "Piri Reis Galerisi" olarak kullanılmakta olup bunun dışında iki adet cami bulunmakta.
Bunlardan Fatih Camii kalenin yapılışı sırasında inşa edilmiş. Abdulaziz Camii ise 1861-1876 yılları arasında Sultan Abdulaziz tarafından yaptırılmış.

Parkın içinde şunları görmek mümkün:
• Çimenlik Kalesi
• Çanakkale Savaşı'nda kullanılan toplar ve silahlar
• Mayına çarparak parçalanan Alman denizaltısı kalıntıları
• Atatürk'ün kullandığı Acar Müze Gemisi
• Savaşlara dair kapsamlı bir kütüphane

Ve tabii ki Nusret Mayın Gemisi'nin birebir görünümde hazırlanmış replikası.
Burada küçük bir not ekleyeyim: Orijinal Nusret Mayın Gemisi, restore edilerek Mersin'in Tarsus ilçesinde müze gemisi olarak ziyarete açık. Dolayısıyla Çanakkale'de gördüğünüz gemi, tarihî geminin aslına sadık bir replikası.

Gemiyi gezmek oldukça etkileyiciydi. Nazlı nazlı dalgalanan bayrağımızın gölgesinde bir Türk askerinin tanıtım için verdiği emek ise gurur veriyor. Ziyaretçiler gruplar hâlinde içeri alınıyor ve detaylı bilgilendirme yapılıyor.
Giriş ücretli ama bana göre her adımına değer.

Çanakkale sadece bir şehir değil, bir duygu.
Müzeleri, anıtları, şehitlikleri ve hikâyeleriyle insanı hem derin bir hüznün hem de tarifsiz bir gururun içine çekiyor.

Eğer yolunuz Çanakkale'ye düşerse, mutlaka bir gününüzü bu müzelere ayırın.
Ayrıca deniz kenarında çok güzel bir Atatürk heykeli var. İki öğrenciye boğazı işaret ediyor Atam.
"Çanakkale'de yazılan destanı unutmayın" dercesine.

Meraklısı için ünlü peynir helvasını da tatmak gerekir. Tertemiz boğaz havası eşliğinde balık-ekmek ve zamanınız kalırsa Aynalı Çarşı da görülebilir; türkü olarak dinlemek daha güzel bence, pek ilgimi çekmedi orası.

"Çanakkale içinde aynalı çarşı
Ana ben gidiyom düşmana karşı"

Not: Çanakkale Türküsü, Çanakkale Savaşı'nı anlatan bir türküdür. Ait olduğu yöre Kastamonu'dur. Notaya Muzaffer Sarısözen'in aldığı türkünün kaynağı Kastamonulu İhsan Ozanoğlu'dur.
(Bu kısmı yazarken merak edip araştırdım; geç kalmışım, öğrenmiş oldum böylece…)

 




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —