Sezai Kara


YÜKSEL...ÖNYARGI ÜZERİNE.


Ankara Mamak Lisesi.
Rehberlik Servisinde,odamdayım.
Kapı çalındı,içeriye bir öğrenciyle bir öğretmen arkadaşım girdi.
Felsefe Öğretmeni arkadaşım,yanındaki öğrenciyi ;"Sınıfın huzurunu bozuyor" diye bana şikayette bulunup tekrar sınıfına döndü.
Öğrenciyle baş başa kaldık.
Karşımda oturan öğrenci;kılığı kıyafeti,kravatı,takım elbisesi,düzgün saç traşıyla,yakışıklı ve atletik yapısıyla hoş bir gençti.Hiç de haylaz öğrenci dağınıklığında,görünümünde değildi.Son sınıf öğrencisi ve adı Yüksel'di.
Yüksel'e,bulunduğumuz semtin,ekonomik durumları zayıf ve bir çok yönden zor koşullarda bulunan insanların yaşadığı bir semt olduğunu,ailelerin çocuklarını daha iyi yetiştirmek,okutmak için çok çileler çektiğini,Anadolu insanının tabiriyle sizlerin daha iyi şartlarda yaşamanız için annelerin saçlarını süpürge  ettiklerini,babalarının zor koşullarda para kazanıp evlerine ekmek götürdüklerini,bunları siz çocuklarının gelecekleri için,kendilerinden daha iyi koşullarda yaşamanız için,yemeyip yedirdikleri,giymeyip giydirdikleri için,onlara karşı büyük sorumluluklarının oldukları yönünde bir konuşma yaptım.
"Bak dedim,Seni ne güzel giydirip kuşatmışlar,elin ayağın düzgün bir gençsin.Niye derslerine yoğunlaşıp,kendini Okuluna verip çalışkan,başarılı bir öğrenci olmuyorsun da,sınıflardaki bütün tembellik yapan öğrencilerin yaptığı gibi,dersi kaynatıp,hem sınıfın huzurunu bozuyorsun,hem de kendine zarar veriyorsun ve ailenin sana verdikleri emeklere yazık ediyorsun!.."
Yüksel ne dese;
"Öğretmenim ben Okulumuzun birincisiyim,bütün derslerimden tam puan alıyorum...yalnız bugün içimden bir gülme bir muziplikler yapmak geldi,kendimi tutamadım..."
Oturduğum yerden kalktığım gibi,masamın önünde oturan Yüksel'e sarılmam bir oldu.
O kadar duygulandım ki,lafla sözle anlatamam.Gözlerim nemlendi.Ben de bu Okuldaki sıralarda,bir zamanlar hem Ortaokul hem de Lise bir arada iken okumuş bir çocuktum.Karşımda pırıl pırıl bir genç öğrenci duruyordu...Evet bu pırlanta Yüksel'in,ayın yılın bir başı şımarma hakkı vardı.Öğretmeni ile de tatlı bir dille konuştum,güzelce ikna ettim.Ama iyi ki böyle bir şey olmuş,yoksa ben nereden bilip tanıyacaktım böyle örnek bir öğrenciyi.Benim için de çok kıymetli bir ders oldu önyargıya dair.
Yüksel her haliyle,tutum ve davranışlarıyla,terbiyesiyle,alçakgönüllü yapısıyla,Okulun koridorlarında,bahçesinde bir yıldız gibi ortalığı aydınlatırdı.
Yüksel'le mezun olana kadar hemen her gün görüşürdük.Ankara'da yapılan;Liseler Arası Bilgi Yarışmaları'nda Mamak Lisesi'ni Yüksel temsil ederdi.
Rehberlik Servisine-Odama sık sık gelirdi.Elimin altında her zaman kitap olurdu.Bir gün geldiğinde elimde Tolstoy'un Diriliş adlı romanı vardı.Dünya klasiklerini okuyan bir kitap kurduydu.Onu okumuş.Öyle bir yorum yapıp değerlendirmişti ki,aklım şaşmıştı.
Mezuniyetinden sonra üniversite giriş sınavlarını kazanarak okumak istediği ODTÜ'ye girmişti.
En iyi öğretmenler,ömür boyu öğrenci kalabilen ve ön yargılarından arınan öğretmenlerdir.

YAZARLAR