Ahmet Selçuk Öztürk


TÜRKÇE´nin Sırları


Onlar sanıyorlar ki,

Biz sussak mesele kalmayacak,

Halbuki biz sussak,tarih susmayacak

Tarih sussa, hakikat susmayacak.

                              Sezai KARAKOÇ 

      Ülkemizin en büyük meselelerinden biride dil davasıdır. Bu sorunu  çözüme ulaştırmadan diğer sorunları çözmek mümkün değildir. Diller, milletlerin en aziz, en tılsımlı, en kıymetli hazineleridir.

      Yeryüzünde diller kadar milletleri birbirine bağlayan, sevgilerini dile getiren başka kuvvet mevcut değildir. Tarih boyunca ordularını gazi ve şehit olmaya koşturan cihangirlerin başarısında  da  dili kullanmadaki maharetleri inkâr edilemez vakadır.

       ? Bu denizler, bu ırmaklar bize yetmez! Daha çok deniz, ırmak istiyoruz! Yurdumuzu öyle büyütelim ki gökkubbe ona çadır, güneş de ona bayrak olsun!? Diyen Oğuz Han hitabetiyle askerlerini inandırmış büyük zaferler kazanmıştır. Sultan Alpaslan, Yavuz Sultan Selim ve diğer komutanların kendilerinden sayıca güçlü olan orduları yenmesinde Türk dilini  büyüleyici biçimde kullanmasının da etkisi vardır.

      Türk dili, herhangi küçük ve başkalarına mahkûm bir milletin dili değil, tarihin ilk zamanlarından başlayan imparatorluk dilidir. Nihat Sami Banarlı´nın ifadesiyle ?Her dil imparatorluk dili olamaz çünkü her millet imparatorluk kuramaz.? Büyük millet olabilmenin temel şartı büyük vatanda işlenmiş, herkes tarafından kabul edilmiş büyük dil ile olur.

      Türk çocukları köprücük kemiği yerine azm-ı terkova, kalça kemiği yerine azm-ı harkafa diyorlardı. Dil inkılâbına kadar, Türkçede Arapça terimler sistemi hâkimdi. Kelimelere gelince? bu konu bambaşka bir meseledir. Kelimeler üzerinde hiç kimsenin tasarruf hakkı yoktur. Çünkü  kelimeler millete aittir.

     Geçmişte Türkçe değildir diye birçok kelime dilimizden atılmaya çalışıldı. Milletlerin tarihi olduğu gibi kelimelerinde tarihi vardır.

       Akıl almak, akıl almamak, akıl dağıtmak, akıl defteri, akıl dışı, akıl erdirmemek, akıl hocası, akıl işletmek, akıl kârı, akıl kesmek, akıl kumbarası, akıl öğretmek, akıl sır ermez, akıl vermek, akılda bulunanlar, akıldan çıkmamak, akıllara durgunluk vermek, akılla ölçmek, akıllı düşman gibi onlarca deyim ve atasözü akılla ilgilidir.  Akıl kelimesi Arapçadan Türkçeye geçmiştir ve yediden yetmiş yediye herkes bu kelimenin anlamını bilir. ?Akıl´ kelimesi Arapçadır diye onu dilden çıkarmak onun yerine ?Türkçedir´ diye ölü ?us´ kelimesini diriltmeye çalışmak ?akıl kârı mı´dır.

      Şüphe yerine ?ikircil´, sakin yerine ?dural´, ruhi yerine ?tinsel´, heykel yerine ?yontu´ vb. kelimeler halkımız tarafından yadırganmış, benimsenmemiş olmasının sebebi; bu kelimelerin Türk Dilinin yapı, işleyiş, anlam ve zevk ölçülerine ters düşmesidir. Arapça ve  Farsça diyerek yeni kelimeler türetmek bu kelimelerin kullanılmasını yaygınlaştırmak Türk dünyası ile bağlarımızın kopmasına sebep olmaz mı?

     Yol işaretlerini değiştirdiğimizde, trafik ne hale gelir? Trafik kazası olur,arabalar birbirine girer, binlerce insan ölür.Kelimelerin yerlerini değiştirdiğimizde kavram kargaşası meydana gelir.

     Mesela, en eski Türkçeye töre kelimesi, İbrani´den, ev kelimesi Rami dillerinden, şehir kelimesi yerine kullanılan kend, kand, kelimeleri Soğdca´dan, Oğuz Kağan destanında rastladığımız sıra kelimesi Yunancadan, sema manasındaki gök kelimesi, hatta kahraman manasındaki Alp kelimesi Moğolcadan Türkçemize girmiş kelimelerdir. Yine eski Türkler, inanışa ait  çok sayıda dini kelimeleri Hint ve Çin´den almıştır. Oğuz Kağan destanında rastladığımız dost kelimesi, Türk diline Farisi´den geçmiştir.

    Gül kelimesinin aslıda Farsçadır ve İran´da ?gul´ diye telaffuz edilir. Ona gül inceliğini Türkler vermiştir.Dünya dilleri arasında özdil yoktur.Meselâ  yakın zamana kadar Latinceyi özdil sananlar vardı.Latincenin %50si Yunanca kelimeler oluşmuştur.

     İngilizlerin kullandığı 120.000 kelimenin %75´i Latin asıllı kelimelerdir. İngilizler bu kelimeleri dillerinden atsalar  90 000 kelimeyi atacaklardı. İngilizler, eski kültür ve edebiyat milli değildir diye fedâ etmeyi akıllarının ucundan dahi geçirmediler. Kelimeleri özdilleştirelim diyerek fakirleşme yolunu tercih etmediler.

     Türkçemizi asıl tehdit eden unsur günümüzde kullandığımız İngilizce kelimelerdir. Haber sunucuları  ?First Lady´ kelimesini ağızlarına dolamışlar. Meclis yerine ?Parlamento´, milletvekili yerine ?Parlamenter´, Bakanlar Kurulu yerine´Kabine´,güle güle yerine ?bay bay´, teşekkür ederim yerine ?mersi´ gibi kelimeler maalesef milletvekillerinden tutun da öğretmenine kadar birçok kesimin kullandığı kelimelerdir.

       Bugün düşmanların bizden çalıp koparmaya çalıştığı üç büyük tılsım var.

 Milletimizi birbirine bağlayan tek ve güzel Türkçemiz.

  1. Türk milletinin 1000 yıl dünyanın en ahlaklı, en medeni,en büyük kuvveti haline getiren dinimiz.
  2. Türk çocukları için daima büyük şeref ve  güven kaynağımız  millet tarihi ve ecdat sevgisi.

       Türk milleti tarafından fethedilmiş topraklar nasıl Türk vatanı olmuşsa aynı millet tarafından fethedilmiş kelimelerde Türk kelimesi olmuştur.

       Türk şairinin söylediği gibi:

Verilmeyecek şeyler vardır,

Şeref gibi şan gibi?

Kars gibi Ardahan gibi?

       Asırlarca Türk´ün malı olmuş,Türk sesiyle  yoğrulmuş, Türkün  zevkiyle  ilmek ilmek işlenmiş;ev,aile,köy Türkçesine,Türk´ün heyecanına mazhar olmuş, vicdanına yerleşmiş ve Türk olmuş kelimeler  verilemez.

Kaynakça: 1.Türkçenin Sırları  Nihad Sami Banarlı 

2.Kültür ve Dil Mehmet Kaplan 

                                                                     Ahmet Selçuk ÖZTÜRK

YAZARLAR