Şakir Kale


TEDBİRSİZ TEVEKKÜL


Yaşanan depremin yasını günlerce tuttuktan sonra acısını kelimelere dökmek gerekir. Hafızalarınıza kazınan kareleri tekrar anımsatmaya niyet duymadan bir çok kez işittiğiniz 2 mısra dile getirmek isterim. 

"Sakın kader deme kaderin üstünde bir kader vardır.

Ne yapsalar boş göklerden gelen bir karar vardır."

Bu mısraları edebi açıdan okuduğunuzu pek sanmam. Bir çok şeyin bulaştığı gibi edebiyatında siyasete pekişip yapıştığı kanaatindeyim. Bu mısraları işitip tevekkülden uzaklaşan bir toplum görmekteyiz. Benim misyonum ise şu cümle üzerinedir.

"Ey iman edenler, tedbirinizi alın." (Nisa 71). Tedbiri kendimde taktiri ise Allah'ta ararım. Tevekkülümü tedbirimi aldıktan sonra ederim. 

Şöyle düşünelim; 1939 Erzincan depremi 7.9 şiddetinde 33 bin can kaybı tedbir yok.1943 Samsun depremi 4000 ölü tedbir yok. 1944 Bolu depremi 4000'e yakın ölü tedbir yok. Ve niceleri... Bir diğer deprem ise 1999 tarihli Kocaeli depremi 17 bin can kaybı, yıkılan yüzlerce ve hasarlı on binlerce bina. 

Kocaeli depremi en yakın ve en çok etkilendiğimiz afet konumunda. Sayısızca yaşanmışlık ve ders alınması gereken tarih neticesinde acısını yıllarca hissedeceğimiz, günümüz Maraş depremi.

Tarihine aşık olan bir toplumken neden tarihimizden ders çıkarmadık. Depremler; aile yıktı, ev yıktı, bina yıktı, yetmedi hükümet yıktı ama bizler bunlardan ders çıkaramadık. Çalan müteahhitler, yiyen komisyoncular, ve kaymağını sıyıran hükümetler. 

Aklı başımıza toplamak yerine her seferinde özensizce gelişen şehirler, bolca fırsat tanınan imar afları. İşte bunlar hazırladı sonumuzu. Neden peki? Bugün kesemiz doldurup cukkacılık ile elde edilen gelirleri depremzede ve afetzede kardeşlerimize bağışlamak için mi? Yoksa yetersiz ve dengesiz politika sebebiyle mi? 

Bu soruların cevapları eminim hepimizin boğazını düğümler niteliktedir. Hepimizin acısı bir yere kadar evet ama mesuliyet duygusu, sorumluluk duygusu? Bunlar bizleri değil sorumsuzca kaçan müteahhitler, komisyoncular, fırsatçılar, katilesiz mal üreten işletmeler ve bunlara rağmen kayırmanın önüne geçemeyen hükümetlerin düşünmesi gereken konudur. 

Tekrardan hatırlatmak isterim, göklerden gelen bir karar vardır lakin bizlere yüklenen cüzi irade hiçe sayılamayacak kadar muazzam bir beyin ile komuta edilmektedir. Unutmamanız dileğiyle. 

YAZARLAR