Şentürk İyidoğan


TABİİ Kİ VATAN SAĞ OLSUN


Tabii ki vatan sağ olsun da... Niye hiç fakirler zengin birinin başsağlığına gidip de çocuğunuz vatan uğruna can verdi başınız sağ olsun, şehitlik en yüksek mertebe demiyor? Çünkü zengin çocuğu vatanı savunmuyor ki! Ya kendine çürük raporu alıp askere gitmiyor ya da bedelini ödeyip jipiyle geziyor. Bu sırada fakir çocukları da ya vatanı korurken şehit oluyorlar ya kömür ocaklarında kalıp boğuluyorlar ya da İliç altın madeni gibi toprak altında cesetleri bile bulunamıyor. Tuzu kuru yöneticiler de fakir ailelere gidip merak etmeyin çocuğunuz cennete gitti, başınız sağ olsun deyip geçiyorlar. Ünlü filozof demiş ya: "Fakirler öteki dünyada cennet cehennem olmadığını anladıklarında  bu dünya biz zenginlere cehennem olur." Onun içindir ki zenginler biz fakirleri cennet cehennemle kandırmazlarsa böyle bir saltanat da süremezler.

Kendimi keriz sanıyorum vallahi. Neden mi? Fakir çocuğu vatanı savunurken şehit olduğunda bir bakarsın bizi yönetenler cenazelerde şov için toplanırlar. Onlar için ses sistemleri kurulur ki bağırmak zorunda kalmasınlar da boğazları tahriş olmasın. Beyler hemen alıp mikrofonu derler ki şehitlik en yüce mertebedir. İşte o anda ben neden demiyorum ki: "Yahu en yüce mertebeyse siz neden çocuklarınıza çürük raporu alıp onları en yüce mertebeden mahrum bırakıyorsunuz?" Halbu ki düşmanım da olsa Cenab-ı Allah kimseye evlat acısı vermesin. Sadece anne-babalar değil bütün hane halkı ömrü boyunca yaşayan bir ölü olup çıkıyor. Biliyorum ki ölenin ailesi acısıyla kalırken çocuklarına çürük raporu ya da paralı askerlik yaptıran yönetenler keyiflerine devam edebiliyorlar. İşte başımızda halen olan İliç altın madeni olayı. Madenden kim faydalanıyor? Bizim yeraltı zenginliklerimizden elin Kanadalısı neden zenginleşiyor? Kanada bizim ne kadar dostumuz? Merak ediyorum. Biliyorum ki Kanadalılara peşkeş çekiyoruz ama yüzde yirmisi de bize kalıyor. Bu projenin yüzde yirmisine ortak olan ben değilim ya, yine ortak olanlar hükümete yakın şirketlerden biridir. Sahte Çed raporları düzenlenirken  çevre ve şehircilik bakanının olanlara göz yumması yeni bir olay değil. Tabii göz yumuyor derken babasının hayrına da göz yummuyor elbette.

Bir bağlama imalat ustası olarak tüm hayatım vergi vermekle geçmekteyken Kanada firmasının vergileri defalarca kez affa uğradı. Bunun sebebi nedir biliyor musunuz? Devlet adına vergi affına gidenler o affolan vergiden payını alıyorlardır da ondan. Yoksa benim vergimi neden affa uğratmazlar değil mi yani?

Verimli topraklarımızın maden sahası haline getirilerek doğanın kontrolsüz bir sömürüsünde payı olan bir kesim de  yoksul köylülerdir. Yani yaşam koşullarının belki biraz düzeleceği ve yeni iş sahalarının açılacağı umuduyla topraklarını satan ve ertesinde o toprağın altında çocuklarının cenazelerini bulamayan köylüler...Filistinlilerin sattıkları toprakların bedelini çocukları bugün halâ ödüyor. Irak toprağını bir kurşun bile sıkmadan Amerikalılara bırakmanın bedelini ödüyor. Mesela Afganistan, mesela Libya ve daha birçok ülke topraklarını sattığında neler yaşandığını teker teker deneyimlediler. Gerçi biz de o yola girdik. Güzel ülkemizin en güzel yerlerini ya Katarlılara ya da diğer Arap ülkelerine satmaya başladık. Bu gidişle Irak, Suriye, Afganistan ve Libya dan da bir farkımız kalmayacak bilesiniz...

YAZARLAR