Yusuf Agâh


Seçime Doğru...


HAKİKATLARIN VEFASINDA SEÇİME DOĞRU

"Dedem Osman Gazi´nin rüyası hakikat oldu. Göğsündeki çınar, devleti ebed müddet oldu. Devletimiz adalet sevdası ile büyüdü, Bursa ve Edirne´de zamana kök saldı. İstanbul´da yeni bir çağın kapısını açan müjdelenmiş ordu, bizim ordumuzdu. Sultan Fatih bizim ceddimizdi. Süleymaniye´nin kubbelerinde bizim tekbirlerimiz yankılandı. Sina Çölü´nde Resul-ü Ekrem´in ardına düşen, Haremeyn´e hizmetkar olan Yavuz bizdik. Kudüs´ü alan Selahattin Eyyübi bizdik. ´Kanla alınan toprak, parayla satılmaz´ diyen Abdülhamit bizdik. Çanakkale´de yedi düvele meydan okuyan, canını veren ama düşmana geçit vermeyen bizdik. Sırtladığı top mermisiyle kahramanlık destanı yazan Seyit Onbaşı bizdik. Gazi Mustafa Kemal Atatürk ´Size ölmeyi emrediyorum´ dediğinde bir ok gibi siperlerinden fırlayan aslanlar bizdik.

Kut´ül Amare´de ümmetin zafere inanmış iradesi bizdik. Milli Mücadele´de varıyla yoğuyla cepheye koşan, destan yazan bizdik. Maraş´ta Sütçü İmam, İzmir´de Hasan Tahsin, Erzurum´da Nene Hatun, Antep´te Şahin Bey bizdik. Bu yurdun namusunu işgalcilere çiğnetmeyen bizdik. Toprağı sıksan şühedamızın fışkırdığı, destanımızın yazıldığı, türkümüzün okunduğu Türkiyemizi aziz bildik. 1920´de Meclisimizi açarken dua dua yakaran bizim ellerimiz, bizim kalbimizdi. 1923´te Mustafa Kemal Atatürk´ün öncülüğünde devletimizin yönetim şeklini Cumhuriyet olarak ilan eden bizim irademizdi."*
Sayın Cumhurbaşkanımızın açıklamış olduğu bildiride Millet´in de vakıf olduğu bir çok konuyu dile getirmesi olumlu bulunmakta şahsına duyulan güven ve sevgi devam etmekle birlikte bir çok önemli meselelerde ve yerelde Ak Parti Milletvekillerinin il ve ilçe yönetimleri, gençlik kolları ,kadın kollarının ciddi bir çalışma ,proje ortaya koyamaması halktan uzak davranmaları eleştirilerin başında yer almaktadır.Uluslar arası ve iç siyasete yönelik birçok açıklama yapan Sayın Cumhurbaşkanımızın hızına ve felsefesine yerel siyasiler katkı sağlayamamıştır.Bu davranış biçimi tek adam izlenimi yaratırken olumsuzlukların sebebi tamamen kendisi algısı oluşturulmaya çalışılmıştır.Yerelde siyaset yapan il yönetimi ve seçilmiş milletvekilleri ülkenin içerisinde bulunduğu sorunların ve çözümleri noktasında söylemler geliştirememiş ,çalışmalar yapmamış halkla diyalog kurmamış yalnızca seyretmişlerdir.


Sayın Cumhurbaşkanımız yine "Takvimlerin 15 Temmuz´u gösterdiği gece, bu sefer tanklarla, toplarla, helikopterlerle, savaş uçaklarıyla üzerimize geldiler. Devletimizin silahlarıyla milletimizin canına kast ettiler. Türk milleti, tek vücut olup kendilerine karşı geldiğinde de 251 kardeşimizi şehit ettiler, 2 bin 193 kardeşimizi yaraladılar. Bu ülkenin gördüğü en büyük ihaneti, yakın tarihin kaydettiği en cesur, en kahraman direnişle, milletimizle birlikte başarısızlığa uğrattık. Biz, 15 Temmuz gecesi çıplak elleriyle tankları durduranlarız, Sizleri kutluyorum, sizleri tebrik ediyorum. Siz o gece ölümü öldürdünüz. Biz, 15 asırdır Okçular Tepesi´ni bekleyenleriz. Biz, gölgesini üzerimizde hiç eksik etmeyecek o al sancağın bekçileriyiz. Biz, bu toprakları kanlarıyla yoğurarak vatan kılanlarız, şehitler tepesini boş bırakmadık, boş bırakmayacağız. Biz, Çanakkale ruhunu yeniden canlandırıp vatanı işgalden kurtaranlarız´´ifadelerini kullanmıştır.

15 temmuz sonrasından bu güne kadar gelinen süreçte hep bu paralel hain fetö yapılanmasının siyasi ayağının hesap vermesi ve tasfiye edilmesi konusunda siyasi liderlerin yaptırımları dikkatle izlenilmiştir.Tasfiyelerin bu seçimlerde gerçekleşmesi çok titiz davranılarak belirlenmesi gerekliliğini sabırla beklenmiştir.

Millet ,partilerinden gösterilen adayların bu terör yapılanmasıyla alakalı en ufak bir bağının olmadığını görmek istemektedir.Aynı zamanda şaibeli ve denenmiş kişilerin ,ticari istikballeri için siyasette yer kapma mücadeleleri olanların,derdi Devlet ve Millet olmayanların tekrar milletin karşısına milletvekili olarak konulmasının da kabul görmeyeceği aşikardır.Örneğin kavakçı ailesinin durumu babalarının fetö konusundaki açıklamaları ,veya nagehan alçı´nın davranışları hakkında toplumda konuşulanlar ile söylemleri ,rektörlerin tartışmalardaki söylemleri, kendilerine vazife çıkarmaları televizyonlardaki tartışmalarda devamlı vatandaşın karşısına çıkmaları hangi partili olurlarsa olsun samimi bulunmamaktadırlar. Bunlar sadece birkaç örnektir.

Çünkü Sayın Cumhurbaşkanımızın söylediği gibi "AK Parti´nin hamurunu milletimiz yoğurdu, siz yoğurdunuz, rotasını milletimiz çizdi" diyen bir millet Ak Partiyi ve diğer partileri yeterince tanımaktadır .Kimlerin ne yaptığını çok iyi analiz etmektedir.Siyasi partilerinin felsefesinden tamamen uzak kişisel hırs ve menfaatlerinin derdinde olan partiliymiş gibi görünen ve yer edindiğini zanneden kişilerin kendi üzerlerine vazife olmamasına, sempati duyulmamalarına rağmen, söylemleri antipati yaratmakta , siyasi partileri savunmak bunlaramı kaldı dedirtmektedir.

Bu yaşananlarla birlikte Sayın Cumhurbaşkanımızın ve Sayın MHP lideri Devlet Bahçeli´nin yürütmüş olduğu haklı mücadeleyi destekleyecek kabul görecek milletin sinesidir millette zaten onaylamaktadır.

 Çok önemli meselelerin olduğu bu dönemde seçim milad olmalıdır.Milletvekili adayı olarak gösterilen şahıslar tekrarlıyorum çok titiz bir şekilde incelenmelidir.Bu seçimlerde, yaşanan olayların neticesinde siyasi lidere duyulan güvenle, milletvekillerine duyulan güven ve desteğin,oyların yönünü belirleyeceği , eşit oranda olduğu ifadeleri toplumda konuşulmaktadır.Yani belirlenen milletvekillerinin halk tarafından kabul görmesi çok önemlidir.Seçim öncesi herkesle tokalaşan pozlar veren milletvekillerinin seçildikten sonra halktan tamamen uzaklaşmaları sadece kendi siyasi parti yönetimiyle iletişimleri şehire ve millete özelliklede kendi siyasi partilerine zarar vermekte, gülünç bulunmaktadır .

  Sayın Cumhurbaşkanımızın bildirisinde belirttiği diğer bir husus "Küresel şer odaklarının sömürge politikaları, bölgemizi terörizmin, fanatizmin, radikalizmin kuşatması altına soktu. Halkından kopuk yönetimler, geri kalmışlık, kardeş kavgası, etnik ayrılıkçılık ve mezhep taassubu, bölgemizi kaosa sürükledi. Bu kadim coğrafya, ne acıdır ki vekalet savaşlarının arenası haline geldi.´´

  Bizler ya bu zulmü kabul edecek görmemezlikten gelecektik yada milli çıkarlarımız ve tarihin bize yüklemiş olduğu misyonu olan zalimlerle mücadele etmemiz gerçeği idi.Bizler tabiki herzaman olduğu gibi yine zulme karşı dik durmayı seçtik.Tabiki planlarını bozduk. Onlarda bizim planlarımızı bozmaya çalışmaktadırlar.Bunuda diğer yollarla başarı elde edemeyen şer odakları ekonomi ile denemeye kalkışmakta bundada muvaffak olamayacaklardır.

  Sayın Cumhurbaşkanımızın en yüksek perdeden Ahdim olsun diyerek bitirdiği manifestosundaki değindiği konuları yerine getireceğine , şahsının ahdine bağlı kalacağına inanıyoruz.

  Yaşadığım bir anımla yazıma son vermek istiyorum.Kurban bayramı dolayısı ile ihtiyaçlı kardeşlerimize kendi kestiğimiz kurbandan ikram edelim istedim.Esentepe mah.bir eve gittim kendisi şizofreni rahatsızlığı, ihtiyaçlı ,çocukları olan bir vatandaşın evine misafir oldum.Payı vermeye evine girdiğimde çok teşekkür etti ve ağlamaya başladı .Neden ağladığını sordum sevinçten duygulandım dedi.O dönemde Başbakan olan Sayın Cumhurbaşkanımızın bayramını kutlayan kendi gerçek imzasıyla bayram tebriği mesajı gönderdiğini söyleyerek mektubu bana gösterdi ve devletin kendisini bu kadar  önemsemesi ve haberdar olmasından dolayı çok mutlu olduğunu söyledi.Onun için ağladığını ifade etti.Şimdi soruyorum yerelde siyaset yapan tüm milletvekilleri ve yöneticileri nin böyle vatandaşları tanımak dursun mahalle muhtarlarını bile tanıyıp tanımadıklarıdır.

 

YAZARLAR