Mehmet BAŞKAN


Ruz-i Mahşer Meselesi


RUZ-İ MAHŞER MESELESİ

Sayın eski bakan ve milletvekili İsmet Yılmaz, belediye başkan adayı Hilmi Bilgin ile birlikte Ak Parti teşkilatının düzenlediği ?Gençler Soruyor? programına konuk oldular. Sayın Yılmaz programın sonuna doğru yaptığı konuşmada sarf ettiği bir cümle ile kafaları çok ama çok karıştırdı.

Sayın Yılmaz konuşmasında , ??İnanıyorum ki Hilmi beye vereceğiniz destek, yarın ruz-i mahşerde yine sizin berat belgelerinizden biri olacaktır diye düşünüyorum.? Dedi.

Ben bu cümleyi ilk duyduğumda, aslında ani bir tepki veremedim. Çünkü bu terminolojiye o kadar alıştırıldık ki, normal bir cümle gibi geldi. Biliyorsunuz, Sayın bakan zaten hızlı konuşan ve siyasi terminoloji ile dini terminolojiyi birlikte kullanabilen bir siyasetçi. Konuşmaları, çoğu zaman ?Allah iki cihanda yüz aklığı versin? diye biter. Ak kelimesini, iki anlamda yani partisinin adı ve temizlik, paklık anlamında kullanır. Ancak bu kez final cümlesini değiştirdi ve maalesef çok yanlış oldu.

 Bu konu ile ilgili olarak ulusal medya ve sosyal medyada çok ağır yorumlar yapıldı ve hala yapılıyor.

 Prof. Dr. Ümit Özdağ ? Ayıp, günah, utanmazlık, siyasi ahlaksızlık. Allah seni bildiği gibi yapsın.? Dedi

 Dücane Cündioğlu, Kur´an da mahşer günüyle ilgili çok ciddi uyarılar olduğunu Cenabı Hakk´ın o gün (ruz-i mahşerde) onlara şöyle sesleneceğini ?Benim ortaklarım olduğunu iddia ettiğiniz o adamlar şimdi nerede? ? diyeceğini ve bunu hatırlamanın tam zamanı olduğunu ifade etti.

Yani özetle, Allah´a şirk koşanları ve başlarına gelebilecek şeyleri, söyledi.

 Bu konu ulusal Medya da daha çok konuşulur, bence gerisi arkadan gelecektir. Bu saçma cümle sırta saplanmış bir hançer gibi yıllarca orada duracaktır. Çünkü söyleyen kişi herhangi birisi değil, yıllarca bu iktidarın bakanlığını yapmış bir siyasetçi. Kendi siyasi hayatı da, süresi dolduğunda böylece sona ermiş görünüyor.

 Sayın Yılmaz, kendi twitter hesabından yaptığı açıklamada, ?bu ifadenin, aralarında beraber çalıştığım arkadaşlarımın da olduğu kimseleri üzmüş olduğunu görmekten, büyük üzüntü duydum.

Ben, bu söylenenlerden beriyim.

Ben gelmedim dava için. Benim işim sevi için.? Diyor.
?Bir hastaya vardın ise, Bir içim su verdin ise,
Yarın anda karşı gele, Hak şarabın içmiş gibi.
Bir miskini gördün ise, Bir eskice verdin ise,
Yarın anda sana gele, Hak libasın biçmiş gibi? Diyor.

Duruma bakılırsa, Sayın Yılmaz, oldukça yorgun ve karışık bir ruh hali içinde. Özür dilemesi gerekirken, Yunus Emre beyitleri ile manevi durumunun farklığını ifade etmeye çalışan bir derviş gibi davranıyor.

 Madem paradoksal yolu seçti, bir katkıda ben yapayım. Aynı Yunus Emre diyor ki;

 Cennet, cennet dedikleri birkaç köşkle birkaç huri
İsteyene ver onları, bana seni gerek seni?

İlahi aşkı (ALLAH) için cenneti dahi önemsemeyen Yunus Emre felsefesini referans alıyorsanız, bir oy verilerek karşılığında kıyamet gününe kurtuluş belgesi almak da ne oluyor?

 Elbette partisi adına konuşmak isteyen konuşabilir ama ALLAH adına ASLA?.

 

 Mehmet BAŞKAN

YAZARLAR