Yusuf Agâh


Makyajlı Sadakat Hakikate Çare Değil


Çalışmadan, yorulmadan ve üretmeden, rahat yaşamak isteyen toplumlar evvela haysiyetlerini, sonra hürriyetlerini daha sonra da istiklal ve istikballerini kaybetmeye mahkumdurlar.´´

                                                            Gazi Mustafa Kemal Atatürk.

 Yurtdışında Almanya´da yaşayan bir yakınım Alman komşusuyla arasında geçen bir konuşmayı anlattı. Komşum doksanlı yaşlarda ihtiyar ve zengin bir hanımefendidir.

Kendisine ?´İhtiyarladınız artık zenginsinizde ölünce size çok güzel cenaze merasimi düzenlerler ?´diye şaka yaptım ve bu ifadeyi kullandım.

Kendisi cenaze merasimi istemediğini o törenin israf olduğunu ölünce yakılmak istediğini o törenin masrafsız olduğunu vasiyet ettiğini söyledi. Ben buna güldüm ve öldükten sonra parayı ne yapacaksın hala bu kadar hesap yapıyorsunuz dedim şaşırmıştım fakat kendisinin ciddi bir şekilde verdiği cevap beni çok etkilemişti. Kardeşim neden bir cenaze merasimi için çok para harcanıp israf edilsinki ben öldükten sonra param devletime kalacak bu daha güzel değilmi dedi.Bu cevap karşısında hayranlığı,hayreti ve utanmayı hepsini bir arada hissettim diyordu.

Devletimiz bu günlerde büyük bir siyasi ve ekonomik mücadele vermekte.Bu mücadelede vatandaş olarak devletimiz lehine nasıl katkı sağlayabiliriz onun mücadelesini vermeliyiz. Neden kazandığımız halde asli görevimiz olmasına rağmen ve ?´Vergilendirilmiş kazanç kutsaldır´´söylemlerimiz olduğu halde vergi vermekten kaçınıyoruz?

Neden devlet kaynaklarını boş işlerle heba ve israf ediyoruz?

Neden hep devletten almayı düşünüyoruzda vermeyi düşünmüyoruz?

Neden artık üretme eksenli düşünmüyoruz da hazırcılığı seviyoruz kolay kazanmanın yollarını arıyoruz?

Neden zenginliğimizi hoyratça tüketiyoruz?

 Neden devleti var eden bizler olmamıza rağmen her şeyi devletten bekliyoruz?

Neden herzaman tasarruflu davranmamız gerekirken zor durumda olduğumuz zamanlar tasarruf tedbirlerine baş vuruyoruz?

Neden bizler gittikçe duyarsız nemelazım bir toplum haline gelmeye başladık.Şahsi üç kuruşluk istek ve arzularımızı nasıl kolay bir şekilde elde edebiliriz onun derdine düştük? Neden bu cennet vatanda yaşamak çok güzelken zorlaştırmaya çalışıyoruz?

Neden birbirimizi anlamaya çalışmıyoruz?

Neden duygu ve düşünceler hiç bir şey ifade etmiyorda yalnızca maddi konularda yoğunlaşıyoruz.?

Neden İdealistlik ve memleketimizi uygar toplumlar seviyesine çıkarma ,bilime insanlığa hizmet etmek daha ileriye taşımak yerine sadece herhangi bir devlet işine girebilmek için gayret ederek enerjimizi yok ediyoruz?

 Neden yanlışa yanlış doğruya doğru demiyoruz ciddi eleştiriler ortaya koyarak memleketimizin geleceğini aydınlatmak üzere bir felsefe ortaya koymuyoruz her şeyi siyasallaştırıyoruz ?

 Neden ehliyet ve liyakati önesemiyoruzda toplumun dengesini sarsıyoruz? Bunların hepsini ve daha fazlasını kendimiz yapıyoruz ALLAH aşkına biz ne idik?

Ne olduk ?

Ne oluyoruz böyle?

YAZARLAR