Yusuf Agâh


İşçi


Bir ülkenin düzeninin sağlam olabilmesi ,çalışanlarının hak ettikleri, emeklerinin karşılığı olan ücretlerini alabilmeleri aynı zamanda sosyal devlet anlayışının toplumda güzel bir şekilde hissedilmesini sağlar.

Dünyada bir çok ülke ,toplumsal sıkıntıların kaynağı , tetikleyicisi olan, işsizlik sorununa çareler aramaya çalışmaktadır.İstihdam yaratmak zorlaşmaya başlamıştır.Bir insan yaşam standartlarını yakalayabilmek ve ailesinin ihtiyaçlarını giderebilmek için ücret karşılığı bir işe girmek zorundadır.

Tabiî ki bir işe girebilmek o işi yürütebilmek üretmek adına ,bilgi ve becerinin olması zorunludur.Son zamanlarda Sivas´ta işe girebilmenin şartlarında farklı meziyetlerinin daha da itibarlandırıldığı görülmektedir.

Önemli meziyetlerin başında insani ve ahlaki değerlere zıt birilerinin adamı olma, riyakarlık,yalakalık gelmektedir. Eğer bu meziyetleri taşımıyorsanız ister işin ehli olun ister liyakat sahibi olun o işyerinde ömrünüz fazla olmaz ve psikolojik sıkıntı yaşarsınız .

Sistem bu karakter tipindeki insanları korumak ve kollamaktadır. Bu şahsiyetlerin, patronlarına hizmet edebilme adına ağır görevleri vardır.

Çünkü patronu iş vermektedir o ne derse ve yaparsa hakkıdır,haklıdır.İkincisi patronu ne söylerse doğrudur.İşyerinde olup biten ne varsa yanına yalanlarını da katarak habercisi olan makbuldür.

Eğer bunları yaparsanız maaşınızda farklı olur,mesaide aldırılırsınız performans adı altında yine güzel tamamen DUYGUSAL şeylerle karşılaşırsınız.İşvereninde aynı zamanda önemli meziyetler taşıması şarttır. işveren dediğimiz zaman sadece ticaretle uğraşan yanında işçi çalıştıran değil kamu şirketleri, devlet dairelerinde yetkili olan kişilerde dahildir onlarda işveren statüsüne sahiptirler.Özel işveren statüsünde olan neyse artık vicdanına kalmaktadır çoğu şey fakat yinede bağlayıcı kanunları gözetmek zorundadırlar kanunlara uymalıdırlar.

Fakat kamuda ve kamu şirketlerinde biraz farklı bir konumunda işveren konumunda olan kişilerin karakter durumu daha da sıkıntılıdır.

Devletin Valisinin herkesimin karşısında önünü iliklediği devlet adabına yakışır bir hareket ettiği milletin sevgi ve saygısını kazandığı yerde bu karakterlere yeter ki bir yetki verilsin zannedersiniz Sivas´ın sahibi birileriyle konuşurken elleri ceplerinde acayip tavırlar ne kadar küçüldüklerinin zerre kadar değerlerinin olmadığının farkındalardır herhalde.

Devlet daireleri ve kamu şirketlerini zikretmemdeki sebep daha da önemlidir.Çünki onlar diledikleri işi, babalarından kalan işyeriymiş gibi davranarak hiçbir şey den çekinmeden yapmalarıdır. Tabiki onlarda kendilerince bir sistem yaratırlar. Onlarda yerlerini sağlama almak için siyasetçilerin,Yönetim kurulu başkanı yani amirlerinin isteklerini yerine getirmekle birlikte, bir çok insanımız iş, aş kaygısı yaşarken daha ihtiyaçlı olmasına rağmen , kendi yandaşlarını, tanıdıklarını farklı maaş ve konumla işe almaları ve kesinlikle maaşını kimseye söyleme tembihlerini de duyarsınız.

Amirleri ve siyasilerin söylemlerini çok dikkate alıyormuş gibi davranarak ,kendisinin her an bir şey yaşayabileceği (görevden Alınma vb.)korkusuyla acele etmelidir. Çünki daha yapacağı çok iş vardır ve elini de çabuk tutmalı minareyi kılıfına uydurmalıdır.

Çabuk davranması gerekmekte, sebebi ise , kendisi zaten liyakat esas alınmayarak farklı ilişkilerle o konuma getirildiğini bilmektedir.Her işi ,işçiye yaptırırlar üzerinden de siyaset yaparlar.İşsizliğin bu kadar yoğun yaşandığı ilimizde işçinin bir kıymeti yokturdur. İşveren daima?´ o olmazsa öbürü olur ?´mantığı ile hareket etmektedir.

Kısa çöpün uzun çöpten hakkını alacağı günün geleceğini bilmezler. Sana işçisi gibi değil kölesi gibi davranır. İşçisini haftada bir gün tatil vererek başına kalkar, mesai kavramından bi haber davranarak ne yapalım bak herkes iş arıyor, neyinize yetmiyor zaten kanunda da yeri yok size fazla mesai veremeyiz derler . Yıllık izinleri kullanırken zorluk çıkartırlar. Hafta sonlarını yıllık izne sayarlar. Hiçbir zaman istediğin tarihe izin vermez İşverenin kendi verdiği tarih geçerlidir , sen plan yapamazsın.İşten çıkarmak tazminat ödememek için akıla gelmedik şeyleri uygulayarak ,işçiye sürekli psikolojik baskı uygularlar. İşçinin kendini işyerinde hep sıkıntılı hissetmesi için ellerinden geleni yaparlar yine bunu da işçiye mal ederler.Devletten istihdam için bir çok destek almalarına rağmen Zam vermemek için her türlü bahane hazırdır ta işi Amerika başkanının seçilmesine kadar götürürler .

Asgari ücreti bankaya işçinin hesabına yatırırlar, aslında o işçisiyle daha düşük fiata anlaşmıştır.İşçi aldığı maaşın fazlasını tekrar muhasebeye iade eder, her şey kendileri için mübah işçi için haram dır bir talepte bulunamazsın , devletin verdiği zammı bile vermemek için elinden geleni (araştırıldın mı ellerinden nelerin geldiğini görürsünüz) yapar tabi ki adamına göre.

Eğer ki sosyal çevreniz güçlüyse sıkıntı yok her şey dilediğiniz gibi gelişir.İşçisinin alın terine saygı göstermeyen işveren birde bakmışınız ki , bir siyasi partinin içerisinde ve ya bir televizyon kanalında programa katılmış konu ise kul hakkıdır.

Bilmezler ki çalışanının bir günlük alın terine tenezzül edip etmemek işverenin ŞEREFİNE kalmıştır.Yalnız kafama şu takılmakta cenaze namazından önce hoca efendinin ?´haklarınızı helal ediyor musunuz´´ derken cemaatin ister istemez´´ helal ediyoruz´´söylemine mi güveniyorlar diye düşünüyorum.Eğer ona güveniyorlarsa vay geldi onların haline.Cenabı ALLAH Kuranı Kerim´in KAF SURESİ:16.Ayetinde´´Andolsun, insanı biz yarattık ve nefsinin ona verdiği vesveseyi de biz biliriz.Çünkü biz ona şah damarından daha yakınız´´buyurmuştur.

YAZARLAR