Kirkor Değirmenciyan


Gül Hacı Güççük Bacı


?Melüllenme Deli Gönül
Gez Bir Zaman Gör Nic´olur
İndir Tahtını Yücelerden
Yık Bir Zaman Gör Nic´olur

Bir İş Gelirse Başına
Bahane Bulma Komşuna
Sefil Hırka Çek Başına
Yat Bir Zaman Gör Nic´olur?
                          Sivas Türküsü

(Güzel HEMŞEHRİLERİM Plakta bu SİVASIMIN türküsü söyleniyor. El ayak çekildi. Gözlerimi yumdum. Bezirci Mahallesini, Tecer Dağını,KIZILIRMAK´ta boğulan abim ŞAHİN´i düşündüm. Garip anamı, garip babamı düşündüm. Türkü çaldı Kocamış KİRKOR ağladı? Türkü çaldı Kocamış KİRKOR ağladı. Sonra yazıyı tamamlayıp size havale eyledim?)

***

SİVAS?

Bezirci Mahallesi?

Kocamış aklım bana 1947 yılı olduğunu söyler.

Cılız bir insana Kudretli TANRIM tarafından bahşedilen bir hafıza ile yazmaya çalışmaktayım.

Bilesiniz ki hemşehrilerim bende bir hüner yok.

TANRIM kullarını hesap eylediğinde zannederim ki şu iki insana CENNETİME buyur sana sual yok deyiverir.

Kim mi onlar hemşehrilerim?

Sene 1947

Bezirci Mahallesine kara kış yaklaşmakta. Söğüt ağaçları gazelleri yele vermişler idi çoktan.

Anam MANUŞAK Hatun beni ?caalıkta çimdirmekte? idi.

Ben çimerken, kapıdan ağabeyim ŞAHİN´in sesi geldi.

?GÜL HACI Dayı geliyor, Gül Hacı dayı? geliyor diye.

Çimdikten sonra ben de şeremet bir durumda vardım.

GÜL HACI Dayı gelmişti.

Kim mi bunlar deyivereyim.

GÜL HACI Dayı ve Karısı, güz gelince, SOĞUK ÇERMİK taraflarından topladıkları ?ALIÇ ve Armutları? iki eşeklerine yükleyerek satarlardı.

İKİ eşekleri vardı. Heybelerine doldururlar ve bir tas ile satarlardı.

Onlar Bezirci Mahallesi´ne geldiklerinde düğün gibi olurdu her yer.

BEZİRCİ´nin ?mazarat uşakları? etraflarını çevirir şamata ederlerdi.

Hep bir ağızdan da KORO halinde

?GÜL HACI GÜÇÇÜK BACI/ GÜL HACI GÜÇÇÜK BACI? diye tempo tutarlar idi.

GÜL HACI DAYI´da değneğini havaya kaldırır oynardı biz gülerdik.

Karısı da ağzını ?yaşmaklar? onu seyrederdi.

İkisi de kısa boylu idiler. TANRIM günah yazmasın ama ?çok da saftılar?.

GÜL HACI DAYI´nın kulakları kocamandı. Kafasından önce görülürdü.

Hesap da pek bilmez idi.

Mazarat uşaklar onu kandırırlardı.

KARISI da çok saftı.

Bir birlerine aşıktılar ki bakışlarını şimdi yorumlamaktayım.

Olgun alıçları GÜL HACI dayı karısı KÜÇÇÜK BACIYA yani HURİ teyzeye verirdi.

Avuçlarına koyardı ki onun da hemen yüzü kızarır mutlu olurdu.

Onlar satış yaparken bir gün mahalleye ?PIRTICI? gelmişti.

Gitti GÜL HACI dayı ?enterelik? aldı haremine.

Gördüm ki dünyalar HURİ teyzenin oldu. Kokladı durdu bezi.

Tabiki de kumaşı anam Kemahlı MANUŞAK GELİN´e getirdiler.

Anam iki güne varmadı ki dikip HURİ teyzeye giydirdi.

Sultanlar gibi güzel yakıştı.

HURİ teyze elbiseyi giyince çok utandı ki görmeyin. Yüzü kızardı.

(Yüzü kızarmayı, mahcup olmayı şimdi kimse anlar mı.)

GÜL HACI dayı nerdeyse kar düşene kadar ?ALIÇ? satardı.

Bir düzüne mazarat uşakta onun etrafında tempo tutmaya devam ederdik.

?GÜL HACI GÜÇÇÜK BACI/GÜL HACI GÜÇÇÜK BACI? diye?

Bazen de tekmil verirdi asker gibi hazır ola geçerek?

?Sülümandan olma

Şerife´den doğma

Suvaslı Hacı

Emret kumandanııımmm?

Tiyatro gibi izler çok gülerdik.

Paramızda yok olsa da illa alıç verirdi.

GÜL HACI dayı anama ?KARA BACI? derdi?

Anama alıçların iyisinden armağan ederdi.Çünkü anam da ikisine hürmet ederdi.

Eşeğin birine biri, diğerine biri binerdi.Sabah getirdikleri alıçları akşama değin bitirirlerdi.

Çoluk çocukları yok idi. Olmamış derdi anam.Kale tarafında iki göz oda da otururlardı.

Yine bir gün SOĞUK ÇERMİK tarafında alıç toplar iken, yığılmış yere GÜL HACI dayı?

Nefes nefese HURİ teyze yakındaki insanlara ulaşmış.

İnsanlar varmış ki ruhunu TANRIYA vermiş.

Kalp krizi mi, YILAN mı, ÇIYAN mı soktu bilinmedi. TANRIYA yol aldı.

Anam, babam, mahalle de her kes çok yandı.

Anam yine bildiğiniz gibi DİZLERİNİ DÖVE DÖVE AĞLADI.

Haber aldık ki KÜÇÇÜK BACI yanı HURİ teyze, onun ardından çok ağlamış evinden çıkmamış.

TANRIMIN gücüne gitmesin ama delirmiş dediler.KÜÇÇÜK HACI Dayının ölümüne alışamamış.

Ben bilirim ki ona aşıktı. Bakışlarından anlardık hepimiz.Avuçlarına GÜL HACI dayı alıç koyunca, güzel bakardı ona.

KALE ardı da ev yapmaya gitmişti bir gün babam Bedros Usta. Akşam eve gelince dedi ki, GÜÇÇÜK BACI iyice kendinden geçmiş. Kimseyi hatırlamıyor. ?Kuzu gibi mer mer meliyor? dedi?Anam yandı biz yandık, duyanlar yandı?

Devlisi sene gene güz geldi.

Alıçlar oldu, armutlar oldu amma GÜL HACI dayı ve GÜÇÇÜK BACI´nın gelişleri olmadı.

Avuçlarına alıç konunca mahcup bakan kimse de yok?

YAZARLAR