Metin Çağan


EVLİLİK...


Evlilik; aşk ve mantık üzerine kurulmuş,  insanların anlaşılmak ve önemsenmek için bir araya geldiği, birbirlerine değer verdikleri, önemsedikleri sürece de sevgi, saygı, mutluluk, huzur içinde yaşadıkları keyifli, mutlu olarak sürdürdükleri toplumun temel direği olan ailenin başlangıç birimi, toplumda sağlıklı ailelerin oluşması için gerekli olan en temel birliktelik biçimi, bir aile kurumudur.

İnsan, mutlu bir yuva kurmak, ömür boyu sürecek mutlu bir birliktelik yaşamak ve vatana, millete hayırlı nesiller yetiştirmek için evlenir ve elbette her insan mutlaka yaptığı evliliğin hayatının sonuna kadar da mutlu bir şekilde devam etmesini de arzu eder. Ancak evlenmek ne kadar mutluluk verici bir birliktelik olsa da bazen bir o kadar da zor ve sancılı bir beraberlik de olabilmektedir. Çünkü hayatlarını sonuna kadar birbirine adayacağını söyleyen ve sadakat sözü veren, ebedî mutluluğu dileyen ve hayal eden iki farklı birey, insanı insan yapan değerleri, gelenekleri, örf ve adetleri kaybetmekte, maddî ihtirasları öne plana çıkarmakta, bilerek veya bilmeyerek hata yapmaya, incitici, kırıcı olmaya başlamaktadır.

Aslında hiçbir evlilik kusursuz, dört dörtlük değildir. Her zaman uyumlu, tartışmasız, huzurlu ve mutlu ilerleyemeyebilir. Her evli çiftin uyuşamadığı, anlaşamadığı noktalar mutlaka olabilir. Bu durum da oldukça normal bir durumdur. İşte bu aşamada önemli olan bu durumları büyütmeden birlikte aşabilmek, üstesinden gelebilmektir. Evlilikte çatışmaların yaşanmaması için hayatın daima müşterek olduğu asla unutmamalıdır.

Hiç şüphesiz, her evlilik birbirinden çok çok farklıdır. Her evlilik farklı olsa dâhi mutlu evliliğin de elbette bazı sırları vardır. Öncelikle eşlerin birbirlerine karşı her zaman aşkla bağlı kalması, sevgi, saygı ve güven duyması, ilgilenmesi, şefkat ve yakınlık göstermesi, dürüst, sabırlı ve hoşgörülü olması ve daha birçoğu mutlu evliliğin sırlarının başında gelir. Sağlıklı ve mutlu beraberliklerin her zaman için sağlıklı ve mutlu toplumu oluşturduğu unutulmamalıdır.

Birbirlerine güven duyan, birbirlerine ön yargılı olmayan, yargılanmaktan korkmayan çiftler sağlıklı bir iletişime sahip olduklarından fikirlerini açıkça ifade eder, sorunları açıkça paylaşır, konuşur böylece mevcut sorunları çabucak aşabilir, sıkıntıları birlikte çözebilirler.

Dolayısıyla kültürel değerler, gelenekler ve dini inançlar evlilikleri etkileyen önemli faktörlerdendir.  Öncelikli olarak evliliğin güçlü olması için en önemli şey güven duygusudur. Mutlu bir evliliğin en önemli aşamalarından birisi de anlayıştır. Ne kadar anlayışlı olunursa, o kadar mutlu bir ilişki olur. Aile yuvası sağlam ve sarsılmaz değerler üzerine kurulmazsa yuva kısa sürede dağılır.

Mutlu bir evlilik hiçbir zaman bir şans değildir; çaba, emek, sabır, özveri, uzlaşma, anlaşma ve önemsemenin yanı sıra sevgi, saygı ve güvenin bir ürünüdür. Ayrıca eşlerin biraz olsun vermesi gereken tavizler ve yapması gereken fedakârlıklar, biraz duygusal istikrar ve destek, biraz karşılıklı verme ve alma ihtiyacını tanıma, biraz ekonomik güvenlik mutlu evliliklerin ilacıdır.

Unutmamalıdır ki, mutlu bir evlilik, ancak iki mutlu insanın bir arada yaşamasıyla mümkün olabilir. Evliliklerde mutluluğun kolay ve kestirme bir yolu yoktur ama ona doğru giden yollar mutlaka vardır. Şayet mutlu bir evlilik olsun istiyorsak; hiçbir şeyin, bizi birbirimize saygı duymaktan alıkoymasına izin vermemeliyiz. Çünkü beraber yaşlanmak, her zaman ve her şartta birbirini kabul etmek, birbirine saygı duymak demektir. Evliliğin temelinde anlaşılmak, yanlış anlaşılmamak, saygı ve kabul görme, sevilme, hoşgörü, önemsenme gibi ihtiyaçların karşılanması da vardır.

Sağlıklı ve uzun süreli bir evlilik, doğru insanla evlenmiş olmaktan çok daha fazlasını da gerektirir. Evlilik mutluğu üzerinde etkili olan faktörlerden biri, çiftlerin birbirlerine sevgilerini ifade edebilmeleridir. Evliliklerde çiftlerin birbirlerine sevgilerini ifade ediş yolları kelimeler ve davranışlardır. Evliliğin başlangıç aşamalarında çiftler birbirlerine daha fazla sevgi dolu ifadeler kullanmakta, daha anlayışlı ve özenli davranmaktadırlar. Önemli olan çiftlerin ilerleyen yıllarda da sevgilerini sürekli kılmak için çaba göstermeleridir.

Uzun süreli birlikteliklerin daha az sürdüğü günümüzde boşanmaların sayısı da giderek artmakta; birbirlerine akla hayale gelmeyecek vaatlerde bulunan ve gözlerinin ondan başkasını görmediğini söyleyen eşlerin yuvaları kısa sürede çatırdamaya başlamaktadır. Oysa evlilik boşanmak için gerçekleştirilmez ki!.. Bir aile yuvasının çabuk dağılmasının en büyük nedenlerinden birisi, manevî açlığın artmasına paralel olarak insanların maddî beklentilerinin ve kanmak bilmez iştahlarının çoğalmasıdır. Toplumda birçok insan artık elde ettiğiyle doymamakta, her zaman daha fazlasını istemektedir. Kanaat duygusu kaybolduğu için çoğu zaman kazanılan maaş böylesi ihtiyaçları karşılamaya yetmemektedir.

Ayrıca kimi erkeklerin hanımlarını elleri altındaki bir eşya gibi görmesi, şiddet uygulaması, acı çektirmesi de boşanma noktasına gelinmesinin nedenidir. Kadına eziyet etmeyi din sanan anlayış boşanmaların ana sebeplerinden biri olmaktadır. Elbette bu da dinî bilgilerin zayıf olmasından kaynaklanmaktadır.

Evlilik sorumluluk, samimiyet ve verilen sözleri tutmaktır. Dolayısıyla evliliğin iyi ya da kötü gitmesi tamamen çiftin elinde ve sorumluluğundadır.
Mutlu bir evliliği sürdürebilmek birbirine değer vermek, dinlemek, anlamaya çalışmak, konuşmak, sabretmek ve asla değiştirmeye çalışmamak gibi değerleri önemsemekle mümkündür.
*
Mutlu bir evliliğin nasıl olacağını çok güzel ifade eden bir kıssa ile noktayı koyalım. 
*
“Devrin birinde bir genç, köydeki yaşlı bilgenin kapısını çalmış. “Dede” demiş, “Beni aşağı köydeki çobanın kızıyla evlendirmek istiyorlar. Ama ben onu hiç görmedim. Tanımam etmem. Huyunu suyunu da bilmem. Sence bu evlilik hayırlı olur mu?”

Yaşlı bilge bir süre düşünmüş ve ardından şöyle demiş: “Evlat! Çorbayı baharatsız da pişirsen yenir. Ama tadı yavan olur. İçine tuz biber katman lâzım.”

Genç düşünmüş taşınmış, cümledeki inceliği fark etmiş. “Dede, anladım ama bu çorbanın tuzu biberi ne ola ki? Onu anlamadım.” demiş.

Dede de ona “Evlilik çorbasının tuzu sevgi, biberi saygıdır. Sevgiyi katarsan lezzeti bol olur. Saygıyı katarsan tadından yenmez.” diye cevap vermiş.
*
Paylaştıkça çoğalan tek şey sevgidir… Evlilik gibi bir noktayla ebedileştirilen sevginin hep çoğalmasını dileğimle yuvalardan sevgi, huzur ve mutluluk eksik olmasın.

YAZARLAR