Mehmet BAŞKAN


EFENDİ...


EFENDİ?

 Diyorsun ki; ?Arlı susarsa arından, arsız bağırırsa hırından.? Aynen katılıyorum, hala konuşuyorsun (pardon bağırıyorsun) efendi?

Altın semer vurulsa da mahlûkata, mahlûkatın hakikati baki kalır bu dünya da. Hakikatleri değiştiremezsin.

Söz ağızdan çıktı mı, artık onun esirisin. Ne çırpınıp duruyorsun, erdemlice özür dilersin, efendi?

 Ben seni görmem dersin, göreyim ki adam mısın, bileyim dersin. Suretimi ne yapacaksın? Görmesen daha iyi olur efendi?

 Anlıyorum alışkın değilsin eleştirilmeye zoruna gider ama bilesin ki, herkes ektiğini biçer efendi?

 Yirmi senedir Sabah, Akşam ve bilumum yerel gazetelerde yazdım, kalem ehli oldum dersin de, çapın nedir hala belli değil, efendi?

 Ben seni tanımam, sen beni tanımazsın. Ben senin yazdığın iddialı manifestona cevap verdim. Sen kalktın, vay sen kimsin? Dedin, efendi?

 Affedersin! Demek ki, çöplük seninmiş. Bilemedim, efendi?

 Kimse bu kör döğüşün içinde kalmasın. Şu, manifestona bir daha bakalım da, konunun nereden, nereye geldiği iyice anlaşılsın, efendi.

 Diyorsun ki ; ?Dar, vizyonsuz ve dedikodudan başka bir meziyeti olmayan bu kirli şehri, kaç Sami Aydın temizleyebilir.?

Bende diyorum ki; Eleştirebilirsin ama aşağılayamazsın. Ne demek kirli şehir? Biride kalkar, asıl kirli olan sensin der. Toplumsal yapımızda iyi olmayan, hoş olmayan alışkanlıklar ve olumsuzluklar var, desen anlarım. İyi de bunu, belediye başkanına bağlamanın ne anlamı var. Demek bu kirlilik (sana göre) hoşuna gitmiş ki, adam tekrar tekrar, o koltukta oturmak istiyor. Sana ne oluyor? Sen niye hopluyorsun? Bu ne? Perhiz. Bu ne? Lahana turşusu, efendi.

 Diyorsun ki ; ?Bu şehrin, bu ülkenin Sami Aydın´a vefa borcu var. Ben demiyorum ki, ilahi adalet böyle emrediyor.?

Bende diyorum ki; Bir şey bilmiyorsun ama celladına âşık olan idamlık gibi koca şehri hatta koskoca ülkeyi Sami Aydın´a manen borçlu ilan ediyorsun. O da yetmiyor, hayalinde kurduğun ilahi mahkeme ile adalet tesis ediyorsun. Sen demiyorsun (!) ama ilahi emri iletiyorsun, öyle mi? Uçuştasın yani, vah ki, vah sana, efendi?

 Diyorsun ki; ?Yahu adam daha ne yapsın, Sivas´ı adam gibi bir şehre benzetti de, adamımızı benzetemedi işte.?

Bende diyorum ki; Terbiyesizlik yapma. Adam neticede bir siyasetçi, bir tüccar, ortalama bir âdemoğlu. Bu aşağılama, senin ne haddine. Bu millet, senden veya ondan adamlık mı öğrenecek. Hangi dağları yarattınız da bizim haberimiz olmadı. Bu sözleri eleştiri deyip yutmamızı mı bekliyorsun? Kastını aşan bu sözler için aslında özür dilemen gerekmiyor mu? Efendi.

 Diyorsun ki; ?Sami Aydın ismi bu şehre iki değil dört beden fazla geldi. Şehrin ufku, onun çok mu çok gerisinde kaldı, kalmaya da mahkûm.?

 Bende diyorum ki; Yani şimdi sen kendini Bill Gates, Sami Aydın´ını da Steve Jobs mu zannediyorsun? Narsizmin uçlarında ve kibir dünyasında yaşamak bu olsa gerek. Bu da yetmiyor, Sami Aydın aday olamadı diye koca şehri, aklınca karanlıklara mahkûm ediyor ve kinini mi kusuyorsun? Efendi.

 Askerliğini yapmışsındır herhalde. Acemi birliğinde ki eğitim çavuşları teskereleri yaklaşınca, senin gibi çok üzülürlermiş. Biz gidersek bu ordunun hali ne olur? Diye?

 

Hadi, sende kal sağlıcakla. Efendi?

Mehmet BAŞKAN

YAZARLAR