Sezai Kara


DOÇENTLER MEZARLIĞI


Öğretmenim.
Mamak Lisesindeyim.
Okuldan çıktıktan sonra,daha önce yarım bırakmak zorunda kaldığım;Gazi Üniversitesi Gazi Eğitim Fakültesi Resim-İş Eğitimi Bölümü’ne,öğrenci affından yararlanarak devam etmekteyim.
Sevdiğim resim sanatının-sanat eğitiminin verildiği,Adını GAZİ’den alan bir Üniversitenin tekrar içerisinde bulunuyordum ve bu beni çok mutlu ediyordu.
Atölyesi olan,kişisel resim sergileri açan,karma sergilerde yer alan,yani sanat dünyasında varolan bir kişi olarak Gazililer tarafından bilinen bir ressamdım.O nedenle birçok öğretim üyesi-akademisyen arkadaşlarımla yan yanaydım.Bazı arkadaşlarımın da derslerine-atölyelerine devam ediyordum.
Gazi’nin sanatsal katkılarının yanında,uzaktan tanıdığım sanatçılar-akademisyenler arasında,derin dostluklar kurduğum çok kıymetli kişiler benim en büyük zenginliğim oldu.
Üniversiteler;kendi alanlarında bilgili,donanımlı,mesleklerinde başarılı bireyler yetiştirmek ister doğal olarak.Ama aynı zamanda toplum içinde davranışlarıyla,tutumlarıyla da örnek bireyler yetiştirmektir amaçları...
Adının önünde Güzel Sanatları içeren Fakültelerse bu Kurumlar;hele de eğitim-öğretmenlik gibi meslekleri içeriyorsa,insan davranışları konusunda daha hassas ve özenli eğitim verilmelidir.
İnsanları mesleklerine,kariyerlerine göre ayrım gözetmeksizin,eşit insan ilişkileri içinde davranış sergilemeleri öğretilmelidir gençlere...
Fakülteye devam ederken tatsız bir olay yaşadım.Kendisi o sıralar doçent olan ve sanat eğitimi vermenin yanında,sanat uğraşısı da olan bir öğretim üyesi,Fakültenin kurul toplantısında benden şikayetçi olmuş;neymiş efendim,ben öğrenci miymişim-öğretmen mi belli değilmiş?!..çünkü beni zaman zaman öğretim üyelerinin yemekhanesinde ya da tuvaletine girerken görmüşmüş...o zamanlar çok canım sıkılmış ve üzülmüştüm.Onun psikolojisini tahlil etmeye çalışmıştım ve şöyle komik bir şey gelmişti aklıma;doçentler mezarlığı yapılsa da,bu tipler ayrıcalıklı bir mekanda mı yatsalar acaba!..

YAZARLAR