Kemal Dalgın


Din-İlim-Siyaset


DİN-İLİM ?SİYASET

         Son yazımızda islam coğrafyasında geri kalmışlığın sebeplerini ,8-12 yüzyıl dada zirveye çıkışını ve zirveden düşüşünün nedenlerini Din-İlim-Siyaset alanlarındaki bozulmalardan meydana geldiğini izah etmiştik. Bu Din-İlim-Siyaset alanlarındaki bozulmaların ilki siyaset alanında olmuş daha sonra din ,ilim alanına sirayet etmiştir. Bu bozulmalar sorgulanıp düzeltilecekleri yerde ,kutsanıp mukaddes cehaletle karşı karşıya kalınmış ve sorunlar gittikçe kökleşmiştir. Mekke´deyken, Peygamber efendimize dahi cazip siyasi tekliflerde bulunmuşlar fakat peygamberimiz kabul etmemişti. Çağrısı siyasi değildi ama çağrının siyasi sonuçlar doğuracağını anladılar.

      Medine döneminde ilk olarak sosyal, siyasal bölünmüşlüğü ortadan kaldırmak için harekete geçti. Medine´de yaşayanları bir anayasa etrafında topladı. Hepsi özne olacak şekilde yaklaşık onsekiz kabile anayasayı kabul ettiler. Böylece Peygamberimiz dinsel misyonu yanında ,siyasi misyonunu da ekledi.

                Egemenliğin Vekaleten  Kullanılması ?Siyası Alan

        Siyaset kelimesi Arapça Seyis (At Bakıcısı) kelimesinden türemiştir. Siyaset terim olarak insan ,devlet, ülke yönetim sanatı demektir. Siyaset toplumu arzu edilen hedefe götürme sanatıdır. Siyaset bir ameldir. Amellerin faydalı ,güzel  olmasında Allahın rızasını gözetmek esastır.Siyaset demek ki hem faydalı ,güzel olmalı hem de topluma ,fertlere  onur ,şahsiyet, erdem kazandırmalı. Siyasette ,dinde egemenliği esas alır. Dinde egemenlik birey olarak kullanılır. Siyasette egemenlik bireysel değil vekalet yoluyla kullanılır. Siyaset güç kullanır. Yaptırımlara başvurur. Hak dinde bu yoktur. Din siyasete uyarsa din ,din olmaktan çıkar. Siyasette dine uyarsa siyaset olmaktan çıkar.

        Peygamberimiz 632 yılında vefat edince Müslümanlar hem peygamberlerini hem de devlet başkanlarını kaybetmiş oldular.Bu kırılma noktasıdır. Aksiyonerlikte ,aklı-vahyi kullanarak dışa açılımı ,hareketi önemserken, Reaksiyonerlikte ,mevcudu korumayı ,muhafazakarlığı ,önemsediler. Dinin bireyi esas alan prensibi yerine toplumu,kavmi,esas alan prensip ortaya çıkartıldı. Cemel ve Sıffin savaşlarında hakem olayları, siyaseti derinleştirdi ve ümmetin istikameti sarsıldı. Beni saide de kurulan en hayırlı sistemdi. Bu olaylardan sonra ilk defa islamda fırkalaşmalar görüldü. Hakem olayından sonra harciler-şia-cebriye-murciye-vs. fırkalar oluştu.Sonra bunların alt grupları meydana geldi.

         661 yılında Şam valisi yönetimi ele geçirdi. Bu devlet, siyasi meşrutiyetini dinde aradı. Kaza ,kader konusu sorumluluk yüklenmeyen siyasilerin sığınağı oldu. Dinsel yorumlar siyasilerin denetimine geçti. Biat ?İtaat-Şura-Ulul emir ?Kader gibi kavramları birer siyasi kavrama dönüştü.

      Muaviye´ye karşı Hz. Ali saflarından ayrılanlar Hariciler adını aldı. Bunlar kendilerinden olmayanlara kafir dediler. İnsan egemen olmaz dediler. Halbuki egemenlik sorumluluk getirir. Sonra akla ,alime ilime tahammül edilmeyen dönemler oldu. Hükümete karşı fikir beyan edenler ya öldürüldü ya da hapse atıldılar ,işkence gördüler. Bunun sonucu tasavvufi batini hareketler doğdu ve bilimsel çalışma geriledi. Daha sonraları düşünce ekolleri denen mezhepler meydana geldi. Mezhepler arası itilaflar arttı. Hatta birbirleri ile savaştılar. Dört hak mezhebin imamları işkencelerle öldürüldü. İlme ?Akla ?Vahye değer verilmeyince duraklama başladı. Her fırkanın kendi insan tipi oluştu ve bu insan tipleri arasında kavgalar meydana geldi. Bu karışık ortamda bolca uydurma hadisler  türedi. İşte bu islam dışı düşünce fikir okullarının, protiplerinin kavgası hala devam ediyor. Birde bunların üzerine din-ilim düşmanı Moğol saldırıları haçlı saldırıları islam dünyasının ruhunu ,coğrafyasını parçaladı, yordu, bitirdi. Bu durum günümüzde de devam ediyor. Mevzu çok uzun .Bu kısmı burada sonlandırıp asıl sorumuzu cevaplandıralım.

   Ne yapmalı?

         Siyaset bir ameldir demiştik. Amelin makbul olması için şu unsurları taşıması gerekir.

  1-)Hakkaniyet     2-)Adalet    3-)İstişare   4-)Ehliyet-Liyakat      5-)Merhamet

        Emeviler- Abbasiler- Fatımiler- Memluklar-Selçuklular-Osmanlılar vb. bu özelliklere uymadılar .Hakkaniyet yerine mezhepçilik ,kavmiyetçilik, fırka, tarikat, cemaatlerin hakkını savundular.Bu da yıkılış nedeni oldu. Toplumun imanı adalettir. Adalet bir şeyi yerli yerine koymaktır. Hakkını vermektir.Bu olmazsa zulümdür. Zulüm yıkılış sebebidir.?Onların işi istişare iledir. Prensiplerine uymadılar. Bilenlerle konular enine boyuna tartışılmadı..Doğru aranmadı.İşi ehline vermek ,siyasi çabanın unsurlarındandır. Kendi fırkasından ,kendi mezhebinden ,Kendi kavminden değilse görev verilmedi. Ehliyetsiz ve liyakatsizler yönetimde söz sahibi oldular. Son olarak merhamet duygusu köreldi. Allah Rum süresi 32. Ayette ?Dinlerini parça parça edenlerden olmayın! Her grup, kendilerine güvenmekte (kibirlenmekte)?.Bu ayet açık olarak gruplaşmanın kibirlenmenin sancısını o zaman yıkılışla sonuçlanan neticeler başlarına geldi.Günümüzde islam dünyası aynı sıkıntıyı yaşıyor.Tarikatler ?Cemaatler batini hareketler mesih-mehdi anlayışlar islam dünyasını ilimde siyasette dinde sıkıntılar yaşatıyor.Bunlar olmasaydı islam dünyası bir başka olurdu.

Hatalara düşmemek için siyasal düşüncenin kaynakları şunlardır;

1-)İlim        2-) Milli dünya görüşü (Tarihe, tabiata ,kainata, insana ,topluma bakış tarzı)           3-)Ahlak

          İlim sebepleri bilmeyi, şeyler arasında bağ kurmayı sağlar. İmanda yanılma olur ,ilimde olmaz ,ilim problemlerin  tesbitinde ,çözümünde yardımcı olur. Milli dünya görüşünde hayatı-kainatı?insanı ?toplumu tanımayı aralarındaki ilişkileri belirler.Ya tevhide dayanır,ya da zanna, vehme dayanır.İslam dünyası zanla hareket ettiğinden problemlerin altından kalkamamış hata yapmıştır.İlim milli dünya görüşünü özümlersek hata yapma oranı düşer.Basiret feraset gelişir. Siyasi çabanın diğer bir unsuru da Ahlaktır. Ahlak imanın idealin ,inancın muhafaza zarfıdır. Ahlak hem değerleri korur. Hem de değerlerden oluşur. Ağaç kabuğu gibidir. Kabuk ağacı korur hem de ağacın özünden oluşur. Siyasetin hem amacı hemde vasıtasıdır. Bütün bu unsurlar şahsiyetçi erdemli barışçı bir toplum oluşturur. Bunları yapabilecek olanlarda ehliyetli insanlardır. Siyasi gelişmenin primer unsuru insandır. Ayrıca metod, strateji, taktik vb. gereklidir .Günümüzde islam dünyası bunlardan mahrum. ABD, Rusya, Fransa, İngiltere vs. inisiyatifine kalmışlar. Günümüzdeki diğer yanlışlar ,çözümler ;

1-)Din ticaretine ,siyasetin  dini  kullanmasına sınırlama getirmeliyiz.

2-)Dini her işe koşuyoruz dini duyguları her yerde geçerli ölçü yapıyoruz. Sonuç olarak ta din yoruluyor, dini duygular tahrip oluyor, Din siyaset ayrılmalı .

3-)Dini halka ,öz kaynaklarından sunmalıyız.

4-)Dinin kaynağı kurandır. Dinimiz islam kitabımız Kuran´dır. Şifreler  ebcetler, kerametler, afralı, tafralı ,nutuklar şifalı otlar, okunmuş sular yanmayan kefenler ,Cebrail´i kovan şeyhler ,din ticaretleri sona erdirilmelidir.

5-)Dinle çok korkutuluyoruz. O zaman insanlar insanları kurtarıcı arıyor. Tek kurtarıcı Allah´tır.O Rahmandır. Rahim´dir. Hesap gününün sahibi, ilahi, malikidir. Dini alanımızda serbest Pazar mantığı var. Bu yanlıştır; İslam dini istismara açık değildir. İslam coğrafyası istismara açıktır.

6-)İsyan edende din adına ediyor .Köşeye çekilende din adına köşeye çekiliyor.

 

YAZARLAR