Yusuf Agâh


Defosuz İdeal Defosuz Yürüyüş


Sayın CUMHURBAŞKANI´mızın bu teşhisini ne için kullandığını ,tam manasıyla bildiği ,analizinin yerinde olduğu da halk tarafından desteklenmektedir.

Çünkü artık var olan bu siyasi kazanımı bir takım çevreler kişisel menfaat ve çıkar istikballeri için korkusuzca kullandıkları aşikardır.Artık bu davranış ve eylemler kendi var oluş felsefelerine zarar vermekte halk tarafından bezginlik yaratmaktadır.Bu parti üç beş zenginin veya şehirlerde birkaç kişinin partisi değildir.Yerelde siyaset yapanların sahiplenme kelimesini iyi analiz ederek bu siyasi parti sadece kendilerinin olmadığını halkın partisi olduğunu idrak etmeleri seçildikten sonra buna göre hareket etmeleri gerekirken özellikle son dönemlerde bu düşünceden uzak bir eylem içerisinde olmuşlardır.Bu nedenle milletten kopuk ve defolu söylemi ciddi bir analizin beyanıdır.

Sayın CUMHURBAŞKANIMIZ´ın ifadeleri şöyledir.´´Koltuklara getireceğimiz arkadaşların isimleri değil, o isimlerin acaba, halkla iletişimi nasıl. Aslolan bu. Devleti biz yönetiyoruz, hükümetimiz ben de CUMHURBAŞKANI olarak bir gayretin içindeyiz ancak, istediğimiz kadar yollar yapalım, havalimanları yapalım, enerjide rekorlar kıralım, bütün bunlar eğitimde, sağlıkta bu yatırımları Cumhuriyet tarihinde hiçbir iktidar yapmadı, peki yeterli mi? Bunların hepsi gerekli ama yeterli olan gönülleri kazanmak. Ben teşkilatımın, siz değerli elemanlarını gönül erleri olarak, akıncılar olarak görüyorum. Sizleri selamlıyorum. Siz elektrik vereceksiniz, elektrik alacaksınız. Gerek bakanlarımız, belediye başkanlarımız, belediye meclis üyelerimiz, yanından havasından geçilmiyorsa yandık. Ben bakanım, yanından geçilmiyorsa yandık. Ya mütevazi ol, mütevazi. Tevazu ehli olacağız. "MİLLETİ YANIMIZA ALACAĞIZ" Türkiye´nin adeta yeni bir kurtuluş savaşı verdiği dönemdeyiz. Hiçbir gaflete, ihanete tahammül edemeyiz. İhanet edenleri görüyoruz. Tabanı ibadet, ortası ticaret, tavanı ihanet olanları gördük, değil mi? Pensilvanya´da. Gerisinden gelenler de kaçıp gidiyorlar. Bir kısmı cezaevlerinde, bir kısmı kaçmış vaziyette. Bunlar, FETÖ terör örgütü, bir diğeri de PKK terör örgütü. Bir diğeri de DEAŞ. İşimiz öyle kolay değil. Biz bu güzel milletimizi yanımıza alacağız. Biz gücümüzü önce Hakk´tan sonra halktan alacağız. "DEFOLU OLANLARLA YÜRÜYEMEYİZ" Hizmet edecek motivasyonu kalmamış, bencillik batağında çırpınan defolu kişilerle zorlu mücadeleyi yürütemeyiz.

Hiçbir kardeşimize de "sen kenarda dur" diyemeyiz. Bu kapı şu anda görev mahallinde olanlara ait bir kapı değildir. Kapımız hep açık olacak, çünkü bu kapı gönül kapısıdır. Gönül kapısı gönül koymaya gelmez. Burada çok hassas olacağız. Teşkilatlarımızda başlatacağımız değişimi sıkı tutmak zorundayız. Şu bakanın, bu milletvekilinin, filanca yapının, falanca grubun değil. Davanın adamı olması şart.´´´´Defolu olanlarla yürüyemeyiz ?´söylemi yerinde bir söylem olmakla birlikte eyleme dönüştürülmesini acil olarak görmek istemektedir.

Peki halk ana muhalefet partisi genel başkanı Sayın Kemal Kılçdaroğlu´ndan beklentisinin karşılığını neden hiç bulmamaktadır. Sayın Kılıçdaroğlu neden halk tarafından karşılığı olmayan söylem ve eylemlerin içerisinde bulunmaktadır? Neden altı okun felsefesinden bu derece uzaklaşılmıştır? Neden partisini geniş halk kitlesinin umudu haline getirememiştir? Sayın Kılıçdaroğlu neden Sayın Cumhurbaşkanı´mızın öz eleştirilerini kendi partisi içerisinde yapamamaktadır?

Neden devlet´in ve millet´in en ihtiyaç duyduğu Yeni Kapı birlik ve beraberlik mitinginden uzaklaşılmıştır? Neden şu dönemde ciddi sıkıntılar yaşadığımız Almanya medyasına böyle üzücü bir röportaj verilmiştir? İşin enterasan tarafı bu röportajda, yanlış giyilen tişörtten veya fıkradan bahsedilmekte, üzerindeki tişört ün ne manaya geldiğini bilerek kasden algı oluşturmak ve mesaj içerikli bu tişörtlerdeki yazıları fetö terör yapısının kullandığı bilindiği halde bu işi masumlaştırmanın özelliklede Sayın Kılıçdaroğlu tarafından beyan edilmesi endişe ve hayretle takip edilmektedir. Ana muhalefet partisi olarak ülke menfaatleri için neden önemli söylemler ,projeler ortaya koyarak katkı sağlamak istememektedir? Bu derece geçmişinden uzaklaşmış bir siyasal Parti iktidardan hiç bahsedebilirmi? Neden her zaman her yerde istediği beyanatı verebilmesine rağmen MHP genel başkanı Sayın Devlet Bahçeli´nin yaptığı gibi milli menfaatler ve hassas konularda birlikte haraket ederek yanlış konularda ciddi eleştiriler ortaya koyamamıştır? ALMAN MEDYASINA VERDİĞİ RÖPORTAJ... Alman medyasına verdiği bir röportajda Kılıçdaroğlu´nun söyledikleri, bir siyaset adamı açısından çok hoş değil. Alman gazetecinin, ?Bir araştırmaya göre Almanların yüzde 90´ı Türkiye´de tatil yapmak istemiyor; çünkü yanlış bir tişört veya yanlış bir fıkra yüzünden tutuklanmaktan korkuyorlar. Bu korku yerinde bir korku mu?? sorusuna garip bir yanıt veriyor. Kılıçdaroğlu, ?Maalesef böyle bir havanın gerçekten olduğunu tespit ediyorum. Ben uzun zamandır Türkiye´de şu an hiç kimse için güvenlik garantisi olmadığını, ne can ne de mal güvenliği olduğunu söylüyorum? diyor. Sayın Kılıçdaroğlu halk arasında bir tabir vardır.´´Bu ayıpta sana yeter.´´

Bu arada ulusal basında Ak Partinin sözcüsüymüş gibi hareket edenlerin aslında ne kadar zarar verdikleride ortadır.Neden bu kadar bu insanlara pirim verildiği kanal kanal gezdikleri ise merak edilmekte neden müsaade edildiği ise anlaşılamamaktadır.Saygılarımla

YAZARLAR